XBOXCAFE OYUNCU TOPLULUĞU PLATFORMU( www.xboxcafe.com.tr ) 2008 - 2022
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

XBOXCAFE OYUNCU TOPLULUĞU PLATFORMU( www.xboxcafe.com.tr ) 2008 - 2022

Hoşgeldiniz!, Misafir
6125 Gündür yayındayız Toplam Mesajınız: 16777215
 
AnasayfaXboxcafeAramaLatest imagesHtml Deneme AlanıKayıt OlGiriş yap
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
En son konular
» gamestockcity (instagram)
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ders notları... Icon_minitimetarafından Blackdream Ptsi Kas. 28, 2022 9:01 pm

» İngilizce Öğreniyorum Ders 5 (Bahar Şahin)
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ders notları... Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:22 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 4 (Bahar Şahin)
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ders notları... Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:20 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 3 (Bahar Şahin)
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ders notları... Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:17 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 2 (Bahar Şahin)
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ders notları... Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:14 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 1 (Bahar Şahin)
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ders notları... Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:12 am

» P1-P2 Kardeşlik Hesabi Anlatim
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ders notları... Icon_minitimetarafından Blackdream Paz Kas. 20, 2022 12:28 pm

» Oyuncu isimleri paylaşım alani
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ders notları... Icon_minitimetarafından Blackdream Paz Kas. 20, 2022 11:58 am

» PES 2015 SATİLİK VEYA TAKASLİK (100 TL)
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ders notları... Icon_minitimetarafından Blackdream Paz Kas. 20, 2022 11:47 am

» GAMEPASS 3 YILLIK ALMA TAKTİĞİ
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ders notları... Icon_minitimetarafından Blackdream C.tesi Kas. 12, 2022 11:01 pm

Kimler hatta?
Toplam 191 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 191 Misafir :: 1 Arama motorları

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 262 kişi Perş. Mart 29, 2018 2:45 pm tarihinde online oldu.
Veterans FC
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ders notları... Img-2010

 

 İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ders notları...

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Blackdream
Yönetici
Yönetici
Blackdream


Erkek
Zodyak : Akrep
Mesaj Sayısı : 56296
Yaş : 36
Nereden : Bursa
İş : Makine Teknikeri
Kayıt tarihi : 24/01/08
Rep Puanı : 28
Rep Puanı : 232054

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ders notları... Empty
MesajKonu: İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ders notları...   İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ders notları... Icon_minitimeSalı Nis. 07, 2009 5:46 pm

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğinin Gelişimi
Çalışma yaşamı içinde çeşitli hastalıklar, kazalar, işsizlik vb. pek
çok risk vardır. Bunlar arasında iş kazaları ve meslek hastalıklarının
ayrı ve önemli bir yeri vardır. Teknik gelişmelerin hızı, makineleşme,
sanayileşme ve kimyasal madde kullanımı bir takım rahatsızlıkları da
beraberinde getirmiş ve madenlerde, sanayide, yapı işlerinde ve hemen
hemen çalışılan her yerde meydana gelen kazaların yarattığı
tehlikelerin insanlığı ne ölçüde tehdit eder hale geldiği herkes
tarafından anlaşılmaya başlanmıştır.Bu ortamda, bu tehlikelerle
bilinçli olarak mücadele edilmesi gereği ortaya çıkmış ve "iş
güvenliği" kavramı doğmuştur.Çalışanların sağlığı ile yapılan iş
arasındaki ilişki aslında çok eski çağlara dayanmaktadır. Yunanlı
düşünür Heredot, yine aynı çağlarda Eflatun ve Aristotales gibi
düşünürler işçilerin sağlığı ve iş kazaları üzerinde durmuşlardır.
Ancak bilimsel esaslara dayalı olarak bu konunun ele alınması 17.
yüzyılda İtalya'da Bernandino Ramazzini tarafından
gerçekleştirilmiştir.Daha sonraları İngiltere'de ortaya çıkan Sanayi
Devriminin ortaya çıkardığı sağlık ve iş güvenliği sorunları da
devletin bu alana müdahale

etmesi ve yasal düzenlemeler yapması gereğini ortaya çıkarmıştır.İşçi
sağlığı ve iş güvenliğinin ortaya çıkması sanayileşme olgusu ile
yakından ilgilidir. Bu nedenle, Türkiye'de işçi sağlığı ve iş
güvenliğini incelerken sanayileşme olgusunu öncelikle ele almalıyız.
Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk sanayileşme çabaları 19. yüzyılda
Avrupa'nın etkisiyle başlamış ve bu yüzyılın ikinci yarısında da işçi
sayısının artmasına bağlı olarak işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunları
ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu dönemde işçilerin daha yoğun olarak yer
aldıkları sektör madencilik olduğu için bu alanda çıkarılan ilk yasalar
da, Dilaver Paşa Nizamnamesi, Maadin Nizamnamesi gibi, kömür
madenlerinde çalışan işçilerle ilgili olmuştur.Cumhuriyet döneminde de
işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili bir çok yasal düzenleme
yapılmıştır. Bunlar arasında şüphesiz en önemlisi 1937 yılında
yürürlüğe giren 3008 sayılı İş Kanunu'dur. Böylece ilk kez işçi sağlığı
ve iş güvenliği konusu ayrıntılı ve sistemli olarak düzenlenmiştir.
Daha sonra bu kanuna dayanılarak çok sayıda tüzük çıkartılmıştır. Yine
1946 yılında Çalışma Bakanlığı'nın kurulması, 1945 yılında İşçi
Sigortaları Kurumu'nun kurulması, 1950 yılında Sanayi ve Ticarette İş
Teftişi Hakkındaki 81 numaralı uluslararası sözleşmenin onaylanması,
1971 tarihli 1475 sayılı İş Kanunu'nun yürürlüğe girmesi bu dönemin
önemli düzenlemeleri arasında sayılabilir.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğinin Gelişimi

Günümüzde sanayileşmiş ve sanayileşmekte olan ülkelerde sanayide
çalışanların sayısındaki hızlı artış beraberinde çalışanların bir takım
sağlık ve iş güvenliği sorununu getirmiştir. Sanayileşmiş ülkeler
içinde bulunduğumuz yüzyılda işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda
ciddi çabalar harcamak zorunda kalmışlardır. Bu ülkelerin hemen hemen
hepsi iş kazalarını ve meslek hastalıklarını en düşük düzeyde tutmak
için çabalamakta ve bu konuda eğitim ve kontrole önem vermekte, ayrıca
bu konuyla ilgili olarak işyerlerinde gerekli önlemlerin alınmasını
sağlamak amacıyla işyerlerini yoğun denetim altında tutmaktadırlar.İşçi
sağlığı ve iş güvenliği konusunun gittikçe önem kazanmasının genel
sebeplerini üç başlık altında toplayabiliriz. Bunlar; Teknik
zorunluluklar, ekonomik zorunluluklar ve sosyal
zorunluluklardır.Konunun karşılaşılan maliyetler açısından önemini
açıklayabilmek için işçi sağlığı-meslek hastalıkları ve iş güvenliği-iş
kazaları ilişkisini açıklığa kavuşturmak gerekmektedir. İşçi sağlığına
gereken önem verilmediği zaman karşımıza meslek hastalıkları, iş
güvenliğine önem verilmediği zaman da iş kazaları çok boyutlu
maliyetler olarak çıkmaktadır. Yani, işçi sağlığına önem vermemenin
maliyeti meslek hastalıkları, iş güvenliğine önem vermemenin maliyeti
de iş kazaları olarak belirmektedir.Tabi ki, iş kazaları ve meslek
hastalıklarının hem işçi ve işverene ve hem de daha makro düzeyde ülke
ekonomisine yüklediği bir takım maliyetler de vardır. İşçi yönünden
konunun önemi şu şekilde özetlenebilir;a) İşçinin gelir düzeyinde
azalma olur, b) çalışma ve meslekte kazanma gücünde yine azalmalar
meydana gelir, c) ayrıca, işçi de psikolojik ve ruhsal bir takım
sorunların ortaya çıkmasına neden olur. İşveren yönünden de iş kazaları
ve meslek hastalıklarının doğrudan ve dolaylı maliyetlerinden söz
edilebilir. Doğrudan maliyetler, kaza sonucu doğan zararların
ödenmesiyle ortaya çıkan maliyetlerdir. Sigortalıya ödenen
tazminatlar,mahkeme masrafları, sürekli iş göremezlik ödenekleri gibi.
Dolaylı maliyetler ise, doğrudan maliyetlerden farklı olarak kapsam ve
miktar bakımından tam tespit edilemeyen ve sınırlandırılamayan
maliyetlerdir.Kaza nedeniyle ortaya çıkan hasarın maliyeti, kaza
nedeniyle yapılması gereken harcamaların maliyeti, üretim ve
verimlilikte ortaya çıkan azalmalar ve ürün teslimindeki gecikmelerden
dolayı pazar kaybından doğan maliyetler işveren açısından karşılaşılan
dolaylı maliyetlerdendir.İş kazası ve meslek hastalıkları ülke
ekonomisi açısından da son derece önemlidir. İş kazaları ve meslek
hastalıkları nedeniyle ülke ekonomisi de birçok kayıplara uğramaktadır.
Bir kere yetişmiş insan gücü kaybı ve bunların iş göremez duruma
gelmeleri ülke ekonomisini zarara uğratmaktadır.Sosyal ve kültürel bir
varlık olan insan gücünün kaybı toplumun bir kaybıdır. Bu kaybın
ölçülmesi son derece güçtür. Tek bir işçi ve işletme açısından
düşünüldüğünde kazaların ve hastalıkların maliyeti rakam olarak belki
çok büyük görülmeyebilir. Ancak ülke ekonomisi açısından durum hiç de
öyle değildir. Kazaya ya da hastalığa maruz kalan işçi üretimden
düştüğü gibi ülke ekonomisine de tüketici olarak bir yük olacaktır. Bu
nedenle, "çalışanları korumak ve kazaları önlemek, kaza sonucu ortaya
çıkan zararları tazmin etmekten daha kolay ve ucuzdur".

İş Kazalarının ve Meslek Hastalıklarının Nedenleri

İş kazalarının nedenlerini "insanlara bağlı nedenler" ve "fizik ve
mekanik çevre koşullarına bağlı nedenler" olmak üzere iki ana grupta
ele alabiliriz.Bu iki grup içersinde insanlara bağlı nedenlerin iş
kazalarının %80- 90 oranında nedenini teşkil ettiği de kabul
edilmektedir. İnsan davranışlarından kaynaklanan kaza nedenleri
arasında; tehlikeli davranışlara yol açan kişisel özellikler, yaş,
kıdem, mevki, aile durumu gibi; tehlikeli davranışlara yol açan
fizyolojik faktörler, uykusuzluk, yorgunluk gibi; ve yine tehlikeli
davranışlara yol açan psikolojik faktörler, duygusal koşullar gibi,
sayılabilir.Fizik ve mekanik çevre koşullarından kaynaklanan kaza
nedenleri ise şunlardır; makinelerin yol açtığı kazalar, üretim
organizasyonlarının yol açtığı kazalar ve çalışılan işyerindeki ısı,
ışık, gürültü gibi çevresel faktörlerin yol açtığı kazalardır.Meslek
hastalıkları, iş kazalarına oranla üretim süreci içinde çok daha geniş
bir işçi topluluğunun sağlığını tehdit ettiği için işçi sağlığı ve iş
güvenliği sorununun bir bakıma en önemli boyutunu oluşturmaktadır.
Sorumluluk ve sosyal güvenlik hukuku bakımından bir hastalığın meslek
hastalığı olarak kabul edilebilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır.
Öncelikle bir rahatsızlık ortaya çıkmış olmalıdır. Yine bu hastalık
dıştan gelen bir sebeple olmalıdır. Tekrar eden nedenlerden ötürü
meydana gelmiş olmalıdır. Hastalığın ortaya çıkışı birden bire değil,
tedricen olmalıdır.Hastalık vücut bütünlüğünün ihlali veya ölüm gibi
bir sonuca yol açmış olmalıdır. Ortaya çıkan hastalıkla görülen iş
arasında illiyet bağı, yani sebep-sonuç ilişkisi bulunmalıdır.Meslek
hastalıklarının nedenleri de beş grupta gözden geçirilebilir.Bunlar;
kimyasal maddelerden ileri gelen meslek hastalıkları, mesleki deri
hastalıkları, toz hastalıkları ve diğer mesleki solunum sistemi
hastalıkları, mesleki bulaşıcı hastalıklar ve fizik etkenlerle meydana
gelen meslek hastalıklarıdır

İş Kazalarına ve İşçi Sağlığı Sorunlarına Karşı Alınabilecek Önlemler

İş kazaları ve meslek hastalıkları ekonomik ve sosyal bir sorun olması
sebebiyle toplumun büyük bir kesimi bu konuda doğrudan ya da dolaylı
olarak sorumluluk üstlenmektedir. Ancak sorunun çözümünde devlet,
işveren, işçiler ve sendikalar en etkili gruplar olarak karşımıza
çıkmaktadır.İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda devletin rolü daha
çok gözlemci,aydınlatıcı ve teşvik edici niteliktedir. Devletin bu
konulara katkısı zaman içinde değişik aşamalardan geçmiştir.
Başlangıçta zorlayıcı nitelik taşıyan devlet müdahalesi, sonraları yol
gösterici, teşvik edici, dayanışma rolü ağırlık kazanarak ön plana
çıkmıştır. Devletin işçi sağlığı ve iş güvenliği konusundaki en önemli
etkinliği bu alandaki mevzuatı hazırlamak ve denetim yapmaktır. Bunun
dışında bu konu bir devlet politikası olarak benimsenir ve bu konuda
bağımsız uzman kuruluşlar oluşturulabilir.İş kazalarının önlenmesinde
işletmelerin konuya yaklaşımları da son derece önemlidir. İşletmelerin
ister insancıl nedenlerle, isterse ekonomik nedenlerle olsun işçi
sağlığı ve iş güvenliği konusunda harcama yapmaları bir tür yatırımdır.
İşletmeler açısından iş kazaları ve meslek hastalıklarından korunmanın
en etkin yolu işyerinde, iş güvenliği ilkelerine uygun bir çalışma
düzeni oluşturmaktır. Buna göre birbirini izleyerek uygulanması gereken
dört ayrı yöntem vardır. Bunlar; mühendislik revizyon, inandırma ve
özendirme, işe uygun işçi seçme ve iş güvenliği disiplininin
sağlanmasıdır.İşçi sendikalarının da işçi sağlığı ve iş güvenliği
konusunda yapabilecekleri pek çok olumlu katkı vardır. Sendikaların bu
konudaki şikayetleri toplu olarak gündeme getirmeleri ve ısrarla takip
etmeleri çok yararlı olabilir.Ayrıca toplu iş sözleşmelerine bu konuya
ilişkin hükümler konulabilir.Sendikalar işyerlerindeki işçi sağlığı ve
iş güvenliği kurullarına sendika temsilcisi olarak aktif bir biçimde
katılabilirler. Bu konuda üyelerini eğitebilir ve inceleme-araştırma
faaliyetlerine katkıda bulunabilirler.İşçi sağlığı ve iş güvenliği
konusunda en istekli ve etkin olması gereken grup, bu tehlikelerle
karşı karşıya bulunan işçilerdir. İşçiler konulan kurallara ve
tavsiyelere uymalı, kullandıkları alet ve makineler hakkında yeterli
bilgiye sahip olmaya çalışmalı ve bu konuda yapılan eğitim
çalışmalarından olabildiğince yararlanmaya çalışmalıdırlar. Kısacası bu
konuda bilinçli davranmalıdırlar.İşçilerin sağlığını korumaya yönelik
önlemler de, hastalıkları baştan önlemeye yönelik koruyucu sağlık
hizmetleri, tedavi edici sağlık hizmetleri ve meslek hastalıklarına
karşı alınması gereken önlemler şeklinde sınıflandırılabilir.

Ülkemizde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliğinin Genel Görünümü

İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusu, Osmanlı İmparatorluğu döneminden
günümüze kadar her dönemde Türk Çalışma Hayatında önemli yer tutmuştur.
Başlangıcından günümüze kadar yapılan çalışmalar çözümün hep hukuki
yollarda arandığını göstermektedir. Oysa günümüzde artık işçi sağlığı
ve iş güvenliğine ilişkin düşünce, değerlendirme ve yöntemler
değişmektedir. Bu gelişmelerin temel düşüncesi, en iyi çözüm şeklinin
"daha başlangıçta kaza olasılıklarını ve sağlık sorunlarını gidermek"
olduğudur.Ülkemizde İşçi sağlığı ve iş güvenliğinden sorumlu olan kurum
ve kuruluşların başında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
gelmektedir.Bakanlığın içinde dört ayrı birim konuyla ilgilidir.
Bunlar; İşçi Sağlığı Daire Başkanlığı, İş Teftiş Kurulu Başkanlığı,
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Enstitüsü Müdürlüğü ve Yakın ve Ortadoğu
Çalışma Enstitüsü Müdürlüğü'dür. Daha sonra Sağlık ve Milli Savunma
Bakanlıkları gelmektedir. Bakanlıklardan sonra SSK, Belediyeler, MPM,
TSE ve Üniversiteler de değişik amaçlarla konuyla
ilgilidirler.Ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili
uygulamalarda karşılaşılan bir çok sorun vardır. Bu sorunlar şu şekilde
sıralanabilir:

● İşyerlerinin yapısından kaynaklanan sorunlar

● Yasal düzenlemelerden kaynaklanan sorunlar

● İstatistiksel verilerden ve araştırma sonuçlarından kaynaklanan sorunlar

● Örgütlenme ve koordinasyon yetersizliğinden kaynaklanan sorunlar

● Eğitimle ilgili sorunlar

● Kazalardan sonra ortaya çıkan sorunlar.


İş Güvenliği Hakkının Ortaya ÇıkışıSanayi devriminin yarattığı olumsuz
çalışma koşullarını düzeltmek amacıyla başlayan devlet müdahalesi,
teknolojik gelişmelere ve günün ihtiyaçlarına uygun olarak değişen ve
sürekli gelişen bir iş güvenliği mevzuatını ortaya çıkarmıştır. Bunun
karşılığında işçiler açısından da bu mevzuattan kaynaklanan ve devlet
tarafından ayrıca idari ve cezai yaptırımlarla korunan bir iş güvenliği
hakkı doğmuştur. İş güvenliği hakkı, önemi nedeniyle çalışma hayatına
ilişkin yasalar dışında bir çok ülkede anayasalarda da yer almak
suretiyle anayasal güvenceye kavuşturulmuştur.Nitekim iş güvenliği
hakkı Anayasamızın çeşitli maddelerinde de güvence altına
alınmıştır.Ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin gerekli
yasal mevzuatın,bulunmakla birlikte son derece dağınık olduğunu daha
önce belirtmiştik.Bu konuda bir çok kanun ve denetim görevini yerine
getirecek yine bir çok kurumun ve kuruluşun bulunması, ülkemizde işçi
sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili uygulamalarda sorunlara neden
olmaktadır.İş güvenliği mevzuatımızın önemli bir bölümü de işverenin
işçiyi gözetme borcuna ilişkin düzenlemeler oluşturmaktadır. Bu
düzenlemeler, işverenler tarafından alınması gereken teknik tedbirler,
işin düzenlenmesiyle ilgili sağlık kuralları, işyerinin iş güvenliği
konusunda örgütlendirilmesi konusundaki kurallar ve işçiyi gözetme
borcunu yerine getirmeyen işverenlere uygulanacak yaptırımlar olarak
gruplandırılabilir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.xboxcafe.com.tr
Blackdream
Yönetici
Yönetici
Blackdream


Erkek
Zodyak : Akrep
Mesaj Sayısı : 56296
Yaş : 36
Nereden : Bursa
İş : Makine Teknikeri
Kayıt tarihi : 24/01/08
Rep Puanı : 28
Rep Puanı : 232054

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ders notları... Empty
MesajKonu: Geri: İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ders notları...   İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ders notları... Icon_minitimeSalı Nis. 07, 2009 5:46 pm

İşverenin İşçiyi Gözetme Borcunun Hukuki Dayanağı

Hizmet akdinin işverene yüklediği gözetme borcu, işçinin iyiliği ve
çıkarları doğrultusunda davranma, işçiye zarar verebilecek
davranışlardan kaçınmak, tehlikeleri önlemek borçlarını yükler.
Bunların başında işçinin hayatını ve sağlığını koruma borcu
gelir.Bundan başka işçiyi bilgilendirmek, yol göstermek, gerekli
bilgileri yetkili makam ve mercilere zamanında bildirmek, işçinin
işyerine getirdiği eşyaların korunması, işçiye çalışma belgesi
verilmesi ve işçiye yeni iş arama izni verilmesi de işverenin gözetme
borcu içinde düşünülebilir.İşyerinde iş güvenliği önlemlerinin
alınması, işverenin gözetme borcu kapsamında yer alan yükümlülüklerinin
sadece bir bölümünü ifade etmektedir.Ancak iş güvenliği hukuku
bakımından, işverenin işçiyi gözetme borcu, "iş güvenliği önlemlerini
alma borcu" anlamında kullanılmaktadır.Özel hukuk açısından işverenin
işçiyi gözetme, yani iş güvenliği tedbirleri alma borcunu düzenleyen
temel hüküm Borçlar Kanununumuzun 332. maddesidir. Bu madde
incelendiğinde işverenin önlem alma yükümlülüğünün üç ana gruba
ayrıldığı görülmektedir. Birincisi, işletme tehlikelerine karşı işçinin
korunması, ikincisi münasip ve sağlığa uygun çalışma yeri sağlanması,
üçüncüsü ise işverenle beraber ikamet eden işçi için sağlığa uygun
yatacak yer sağlanmasıdır.Konuya kamu hukuku açısından bakıldığında ise
Anayasada yer almış bulunan iş güvenliği hakkı çerçevesinde çeşitli
kanunlarımızda genç ve koruyucu bir mevzuat oluşturulmuş olduğunu ve bu
yolla da işverenin işçiyi gözetme borcunun düzenlendiği görülmektedir.
İşverenin kamu hukukuna dayanan işçiyi gözetme borcunu düzenleyen temel
kural,1475 sayılı kanundaki 73. maddede ifade edilmiştir. Bu maddeye
göre; "Her işveren işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini
sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları, araçları
noksansız bulundurmakla yükümlüdür". 1475 sayılı kanun dışında, 506
sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu,Umumi Hıfzısıhha Kanunu ve Belediyeler
Kanununda da bu konu ile ilgili çeşitli düzenlemeler
bulunmaktadır.İşverenlerin kamu hukuku açısından işçiyi gözetme
borçlarının kapsamının, özel hukuka göre çok daha geniş düzenlendiği
söylenebilir. Kamu hukuku düzenlemelerine göre, herhangi bir
sınırlandırma ya da ön koşul yoktur. Hangi iş güvenliği önlemlerinin
alınması objektif olarak gerekiyorsa,işveren onları almak zorundadır.
Özel hukukta olduğu gibi hakkaniyet ölçüsü veya işverenin durumu
dikkate alınmayacaktır.İşverenlerin işyerinde işletme tehlikelerine
karşı işçileri koruyucu tedbirler alma yükümlülüğü hem özel hukuk
açısından Borçlar Kanununun 332. maddesinde hem de kamu hukuku
açısından özellikle 1475 sayılı İş Kanununda düzenlenmiştir. Genel
hukuk kuralları gereğince özel hukuk ve kamu hukuku kurallarının
müeyyideleri de birbirinden farklı olacaktır.Özel hukuk müeyyideleri
tazminat ödenmesini öngörürken kamu hukuku müeyyideleri idari ve cezai
yaptırımlar olarak karşımıza çıkar.

İşverenin Sorumluluğunun Kaynakları ve Sorumluluk Türleri
Hukuk dilinde "sorumluluk" kavramı iki değişik anlamda
kullanılmaktadır. Bunlardan ilki, bir borç ilişkisinde ortaya çıkar.
Bir borç ilişkisinde taraflardan birisi borcunu yerine getirmez ve
karşı taraf zarara uğrarsa, borcunu yerine getirmeyen, bu zararı tazmin
etmek zorundadır. Bu zorunluluk,sorumluluk olarak ifade edilir. Bu
anlamda sorumluluk, ortaya çıkan zararı tazmin yükümlülüğüdür. İkinci
anlamı ise, borçlunun tazmin yükümlülüğünü değil ama alacaklının
hakkını, gücünü ve hukukun kendine sağladığı imkanları ifade eder.
Konumuz açısından, sorumluluğun hukuk dilindeki birinci anlamı, yani
borçlunun tazmin yükümlülüğü bizi asıl ilgilendiren yönüdür.Kusur,
sorumluluk kaynaklarının başında gelmektedir. Haksız fiil sorumluluğu
tamamen kusura dayanmaktadır. Bu nedenle haksız fiil sorumluluğu kusur
sorumluluğu olarak da ifade edilmektedir. Sorumluluğun ikinci bir
kaynağı sözleşmedir. Sözleşmeden kaynaklanan sorumluluk Borçlar
Kanununun 51. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, sorumluluk taraflar
arasındaki bir sözleşmeden doğabilir. Ayrıca, bunun dışında bir kimse
bağımsız bir sözleşme ile başkasının uğrayacağı zararı tazmin
yükümlülüğünü de üstlenebilir. Sigorta sözleşmesinde olduğu
gibi.Sorumluluğun bir diğer kaynağı da Borçlar Kanununun 51. maddesine
göre kanun hükümleridir. Böyle bir durum varsa, zararın başkasına
tazmin ettirilebilmesi için, zararı tazmin edecek kişinin kusurlu
olması veya sorumluluğun sözleşmeden kaynaklanması gerekmez. Ortaya
çıkan zarar kanun hükmü gereği olarak başka bir kişiye tazmin
ettirilir.Sorumluluk türlerini ise şu şekilde sıralayabiliriz; Akdi
sorumluluk, Kusur sorumluluğu, Sebep sorumluğu ve hukuka uygun
müdahaleden doğan

sorumluluk.Akdi sorumluluğun söz konusu olması için alacaklı ile borçlu
arasındaki borç ilişkisini düzenleyen bir sözleşmenin var olması
gereklidir. Akdi sorumlulukta borcun yerine getirilmemesi durumunda
borçlu sorumluluktan ve tazminat ödemekten kurtulabilmek için kendi
kusursuzluğunu ispat etmek zorundadır. Zarar gören borçlunun kusurlu
olduğunu ispat etmek zorunda değildir.Kusur, sorumluluk hukukumuzda
temel bir ilkedir. Sorumluluğun esas unsurudur. Kusur sorumluluğu
esasına göre, tazminat yükümlülüğünün yani, sorumluluğun varlığı için
zararı meydana getiren fiilde failin kusurlu bulunması en önemli
koşuldur. Kısaca, kusur sorumluluğunda kusur yoksa sorumluluk da
olmayacaktır.Sebep sorumluluğu zarara yol açma, neden olma, sebebiyet
verme düşüncesine dayanmaktadır. Sebep sorumluluğunda zarara yol açanın
kusurlu olup olmaması önem taşımaz. Zarar ortaya çıkmışsa, bu zarara
neden olan zararı tazmin etmelidir. Sebep sorumluluğu kendi içinde
olağan sebep sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu olarak ikiye
ayrılmaktadır.Hukuka uygun müdahaleden doğan sorumlulukta ise, esas
olan hukuka uygun müdahale sonucu ortaya çıkan zararın, bozulan menfaat
dengesini korumak amacıyla tazmin yükümlülüğünün kabul edilmesidir.
Hukuk kuralları, hukuka uygun müdahaleye izin vermekte, ancak bunun
sonucunda kişinin şahıs ve mal varlığına verilen zararın da tazmin
edilmesini öngörmektedir. Örnek vermek gerekirse, zorunlu geçit hakkı,
zorunlu su hakkı bu konudaki önemli uygulama alanlarıdır.

İşverenin Sorumluluğunun Hukuki Niteliği

İşverenin sorumluluğunun hukuki niteliği konusundaki görüşler genel
olarak ikiye ayrılmaktadır. Bazı yazarlar, işverenin sorumluluğunun
"kusur sorumluluğu" olduğunu savunmakta, bazıları ise, "kusursuz
sorumluluk" görüşünü ileri sürmektedirler.İşverenin sorumluluğunu bir
kusur sorumluluğu olduğunu savunanlara göre, bir çok yabancı ülkenin
mevzuatından farklı olarak mevzuatımızda işverenin işçiyi gözetme
borcunu sınırlayan herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.Bu durumda,
zararın sigortaca karşılanmayan kısmı, genel hükümlere göre işverenden
istenebilecektir. Ayrıca, iş kazalarının önlenebilmesi açısından kusur
sorumluluğu ilkesinin uygulanması, kusursuz sorumluluk ilkesinden çok
daha yararlı ve etkili olacaktır.İşverenin iş kazası ve meslek
hastalığından doğan sorumluluğunun kusursuz sorumluluk esasına
dayandırılması gereğini savunan yazarların bir bölümü bu konuda yasa
boşluğu bulunduğu görüşünden hareket ederken bir bölümü görüşlerini
"hakkaniyet" esasına, bir bölümü de "tehlike yaratma ilkesine"
dayandırmaktadırlar. Yargıtay önceki yıllardaki kararlarında işveren iş
güvenliği önlemlerini alma konusunda kusurlu ise olaylara kusur
prensibini uygulamakta ve işvereni kusuru oranında sorumlu tutmaktaydı.
Buna karşılık, işverenin iş güvenliği önlemlerini alma konusunda
herhangi bir kusurunun bulunmadığı tespit edildiğinde ise bu kez olaya
kusursuz sorumluluk prensibini uygulamaktaydı.Daha yakın zamanlardaki
yeni kararlarında ise bu sorumluluk genel olarak tehlike esasına
dayanan "kusursuz sorumluluk' olarak kabul edilmiş, "işveren her türlü
özen borcunu yerine getirmiş olsa dahi,meydana gelen kazadan dolayı
sorumluluktan kurtulma olanağı yoktur "denilmiştir.Pozitif hukukumuz
açısından bakıldığında, işverenin kusursuz sorumluluğu konusunda yasal
bir dayanağın bulunmadığı görülmektedir. Buna karşılık işverenin
sorumluluğu kusur sorumluluğu kapsamında Borçlar Kanununun 96. ve 332.
maddelerinde düzenlenmiştir. Ayrıca 1475 sayılı Kanunun 73. ve sonraki
maddelerinde bu konuda geniş bir koruyucu mevzuat oluşturulmuştur.Kusur
sorumluluğunun mu, yoksa kusursuz sorumluluğun mu zararların önlenmesi
açısından daha etkili olacağı konusunda genellikle, kusur
sorumluluğunun kazaların önlenmesi açısından daha etkili olduğu kabul
edilmektedir. Bunun dayanağı ise, sorumluluğun kusur ilkesine
dayandırılmasının kişileri daha dikkatli davranmaya sevkedeceği
düşüncesidir.

İşverenin Sorumluluğunun Koşulları ve Bunun Diğer Sorumluluk Halleriyle Karşılaştırılması
İşverenlerin gerekli iş güvenliği tedbirlerini almamaları sonucunda
zarara uğrayan işçiler, Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından
karşılanmayan zararlarını, Borçlar Kanunu 96. ve 332. maddeleri
uyarınca işverenden akdi sorumluluk esaslarına göre
isteyebiliyorlardı.Akdi sorumlulukta kazaya uğrayan kişinin ya da ölümü
halinde geride kalanların zararlarını işverenden talep edebilmeleri
için işverenin işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerini gereği gibi
yerine getirmediğini ve bu yüzden iş kazası veya meslek hastalığı veya
ölüm olayının meydana geldiğini ve iş kazası veya meslek hastalığı
sonucunda ortaya çıkan zarar ile işverenin borca aykırı davranışı
sonucu ortaya çıkan olay arasında uygun illiyet bağı bulunduğunu
ispatlaması gereği vardır.Borçlar Kanununun 332. maddesine göre
işverenin sorumluluğuna yol açan olayda işveren Borçlar Kanununun
çeşitli maddelerine göre de sorumlu olabilir. Örneğin, Borçlar
Kanununun 332. ve 96. maddeleri uyarınca işverenin kusurlu olması
halinde, akdi sorumluluk ile Borçlar Kanunu 41. madde de düzenlenen
haksız fiil sorumluluğu aynı anda karşımıza çıkabilir.Yine Borçlar
Kanunu 55. maddedeki işverenin istihdam edenin kapsamındaki
sorumluluğu, Borçlar Kanununun 100. maddesindeki işverenin muavin
şahsın verdiği zarardan sorumluluğu, Borçlar Kanunu 58. maddeye
dayanılarak işverenin bina ve diğer yapı eseri sahibinin sorumluluğu
kapsamındaki sorumluluğu ve Borçlar Kanununun 56. maddesinde düzenlenen
işverenin hayvan tutucusunun sorumluluğu kapsamındaki sorumluluğu aynı
olayda karşımıza çıkabilir. Böyle bir durum varsa, zarara uğrayan işçi,
işvereni hangi esaslara göre sorumlu tutulacağı konusunda tercih
hakkında sahiptir. Bu tercih hakkını kullanırken sorumluluğunun
ispatlanmasıyla ilgili güçlük ve kolaylıklarla zamanaşımı süreleri
tercihi yönlendiren faktörler olacaktır. İşçi zararının tazmin edilmesi
için açacağı davada, dava sebebinin yerinde görülmemesi ve
reddedilmemesi halinde talebini diğer sorumluluk hallerine
dayandırabilir.

İş Kazası ve Meslek Hastalığından Doğan Maddi Tazminat Davaları

İşverenin iş güvenliği tedbirlerini alma borcunu gereği gibi yerine
getirmezse ve bu nedenle işçi cismani bir zarara uğrarsa, işveren
Borçlar Kanunu 46. madde uyarınca bu zararı tazmin etmek zorundadır. Bu
zararlar genel olarak, tedavi masrafları, çalışma gücünün kaybından
doğan zararlar ve iktisadi geleceğin sarsılmasından doğan zararlar
olarak üçe ayrılır.Kaza sonucu bir ölüm olayı meydana gelmişse, ölümün
hemen kaza sonucu ortaya çıkması halinde cenaze masrafları da bu masraf
kalemleri arasında değerlendirilecektir.Cismani zarar yani bedensel
yaralanma söz konusu olduğunda, işçi maddi açıdan bir zarara uğradığını
ve bu zararın miktarını ispat etmek zorundadır. Ancak çalışma gücünün
bir miktar kaybı söz konusuysa ve iktisadi gelecek sarsılmışsa,
uğranılan zararın tespiti çok güçtür.Maddi tazminat denilince, zarar
görenin iktisadi durumunun kazanın meydana gelmesinden önceki eski
haline getirilebilmesi için zarar verenin aynı ya da nakdi olarak
yaptığı ödemeler anlaşılmalıdır. Ancak vücut bütünlüğünün ihlalinde
ihlal edilen hukuki değerin tazmini mümkün değildir.Bu nedenle maktu
tazmin yoluna gidilmektedir. Nakdi tazmin yoluna gidilmişse bu ya bir
defada yapılan ödeme ile yani sermaye ile veya sürekli bir gelir
bağlanması şeklinde gerçekleşebilir. Bu konu hakimin takdirine
bırakılmıştır. Aynen tazminde zarara yol açan haksız fiilin meydana
gelmesinden itibaren faiz de yürütülmelidir. Çünkü tazmin borcu esasen
haksız fiilin meydana geldiği andan itibaren doğmuştur. Zarar miktarına
faiz eklenmesi için bunun dava dilekçesinde istenmesi
gereklidir.Zararın tespit edilmesiyle birlikte, zarar verenin ödemesi
gereken azami tazminat miktarı ortaya çıkar. Ancak uygulamada, zararın
meydana gelmesindeki pek çok faktör dikkate alınacağından, zarar
verenin her zaman zararın tamamını tazmin etmesi gerekmez. Zararın
ortaya çıkmasında rol oynamış olan faktörler araştırılır ve hepsi
değerlendirildikten sonra tazminat miktarı belirlenir. İndirim
nedenleri zarar verenin ya da zarar görenin durumundan
kaynaklanabileceği gibi bazen de hal ve şartların icabından
kaynaklanabilir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.xboxcafe.com.tr
 
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ders notları...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» solidworks ders notlary

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
XBOXCAFE OYUNCU TOPLULUĞU PLATFORMU( www.xboxcafe.com.tr ) 2008 - 2022 :: www.webyardim.org Forumu :: WEBYARDİM FORUMU İCİN TİKLAYİN :: AÇIK ÖĞRETİM FAKULTESİ (Anadolu Üniversitesi) :: Ders Notları & İpuçları :: 4. Sınıf Ders Notları-
Buraya geçin: