XBOXCAFE OYUNCU TOPLULUĞU PLATFORMU( www.xboxcafe.com.tr ) 2008 - 2022
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

XBOXCAFE OYUNCU TOPLULUĞU PLATFORMU( www.xboxcafe.com.tr ) 2008 - 2022

Hoşgeldiniz!, Misafir
6126 Gündür yayındayız Toplam Mesajınız: 16777215
 
AnasayfaXboxcafeAramaLatest imagesHtml Deneme AlanıKayıt OlGiriş yap
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
En son konular
» gamestockcity (instagram)
31 Mart İsyanı Icon_minitimetarafından Blackdream Ptsi Kas. 28, 2022 9:01 pm

» İngilizce Öğreniyorum Ders 5 (Bahar Şahin)
31 Mart İsyanı Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:22 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 4 (Bahar Şahin)
31 Mart İsyanı Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:20 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 3 (Bahar Şahin)
31 Mart İsyanı Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:17 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 2 (Bahar Şahin)
31 Mart İsyanı Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:14 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 1 (Bahar Şahin)
31 Mart İsyanı Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:12 am

» P1-P2 Kardeşlik Hesabi Anlatim
31 Mart İsyanı Icon_minitimetarafından Blackdream Paz Kas. 20, 2022 12:28 pm

» Oyuncu isimleri paylaşım alani
31 Mart İsyanı Icon_minitimetarafından Blackdream Paz Kas. 20, 2022 11:58 am

» PES 2015 SATİLİK VEYA TAKASLİK (100 TL)
31 Mart İsyanı Icon_minitimetarafından Blackdream Paz Kas. 20, 2022 11:47 am

» GAMEPASS 3 YILLIK ALMA TAKTİĞİ
31 Mart İsyanı Icon_minitimetarafından Blackdream C.tesi Kas. 12, 2022 11:01 pm

Kimler hatta?
Toplam 217 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 217 Misafir :: 1 Arama motorları

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 262 kişi Perş. Mart 29, 2018 2:45 pm tarihinde online oldu.
Veterans FC
31 Mart İsyanı Img-2010

 

 31 Mart İsyanı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Blackdream
Yönetici
Yönetici
Blackdream


Erkek
Zodyak : Akrep
Mesaj Sayısı : 56296
Yaş : 36
Nereden : Bursa
İş : Makine Teknikeri
Kayıt tarihi : 24/01/08
Rep Puanı : 28
Rep Puanı : 232054

31 Mart İsyanı Empty
MesajKonu: 31 Mart İsyanı   31 Mart İsyanı Icon_minitimeSalı Ağus. 05, 2008 8:57 am

31
Mart İsyanı (-Vakası, -Ayaklanması) II. Meşrutiyet'in ilanından sonra
İstanbul'da yönetime karşı girişilen büyük bir ayaklanma. Rumi takvimle
31 Mart 1325'te (13 Nisan 1909) çıktığı için bu adla anılmıştır.




“31 Mart Vakası”nın
nedenleri hakkında çeşitli yorumlar ileri sürülmüştür. Olayın oluşumuna
geçmeden önce bu konuda ayaklanma nedenlerini irdelemiş olan çeşitli ve
dağınık kaynakların özetlerini madde madde sıralayalım.




1 — Meclisi dağıtmak ve meşrutiyet yerine istibdadı getirmek; sonuç
olarak Türkiye’yi bir bağnaz yönetimin güdümünde yüz yıllarca geriye
götürmek. Kaynaklar, hemen hemen ağız birliği ile isyan körükçüsü
olarak Abdülhamit II’nin olayla bir ilgisi olmadığı üzerinde
birleşiyor.



2 — İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin el altından yaptığı terör
hareketi ve sık sık birbirini izleyen siyasi cemiyetler. Katillerin
İttihat Terakki’ce himaye görmesi. Bütün bunların halkta hükümete karşı
güven duygusunu yitirmesi;



3 — Devlet dairelerinden açığa çıkarılan memurların muhalefete katılması ve bu cepheyi kuvvetlendirmesi;



4 — Bazı kimselerin askerliği hakkında verilmiş olan kanun teklifinin medrese öğrencileri arasında hoşnutsuzluk yaratması;



5 — Subayların erler üzerinde yaptığı din konusundaki telkinler,
onları hocalarla temastan men’e kalkmaları, İttihat ve Terakki Cemiyeti
üzerinde kuvvet bulunmadığı kanaatini aşılamaları;



6 — Ordudan çıkarılan alaylı subayların, menfaatleri haleldar
olduğu için hiddete kapılmaları, İttihat ve Terakkiye düşman
kesilmeleri, kendilerine tercih edilen “mektepli” subayların “kâfir”
olduğu hakkında halk ve asker arasında yaygın bir propaganda yapmaları;



7 — İttihatçılar, İstanbul’daki Hassa askerlerine güvenmedikleri
için kendilerine bağlı “Kahraman-ı Hürriyet” (Avcı) taburlarından üçünü
İstanbul’a getirmeleri, bunlar arasında isyan kışkırtmacılığı yapılmış
olması. Bu taburlar Taşkışla’ya yerleştirildikten sonra subaylar erleri
çavuşların yönetimine terk etmiş, kendilerinin de siyasetle meşgul
olmaya ve bu arada İstanbul’un zevk ve safa yerlerinde vakit geçirmeye
başlamış olmaları;



8 — 1908 İhtilâlinin başarıya ulaşmasında kendilerini birinci
derecede âmil sayan askerlerin böylesine kendi hallerine terk
edilişleri; başlarında bulunan çavuşların ise muvaffak bir ihtilâlin
nimetlerinden uzak tutuluşu;



9 — Bir iddiaya göre de, İttihat ve Terakki yöneticileri, halk
üzerinde büyük etkisi olan ikinci Abdülhamid’i düşürebilmek için
kuvvetli bir sebebe dayanmak gereğini duymuş ve 31 Mart olayını
kendileri tertip etmişlerdir;



10 — Derviş Vahdeti’nin Volkan gazetesiyle yaptığı yayınları ve
kışkırtmaları, bu ayaklanmanın baş sebebi sayanlar çoğunluktadır.
Vahdeti, orduda ve idarede yeniliğe taraftar değildir; padişahtan gayri
bütün idarecilere cephe almıştır. Yani 1908 olayının ve bu olayı
hazırlayanların aleyhindedir. Her fırsattan faydalanarak ağır ve
kışkırtıcı neşriyat yapmış, bu suretle toplumun hassas noktalarını
tahrike muvaffak olmuştur.



İhtilâli besleyen ve hazırlayan sebepleri 10 madde içinde
özetledik. Bu faktörlerin hepsi, ihtilâlin patlak vermesinde derece,
derece etken olmuşlardır.



Muhafeletin, yapıcı olmak şöyle dursun, âdeta bir kan davası
güdücüsü, kin ve ihtirasıyla saldırıları, İttihat ve Terakki’nin de
siyasi cinayetlere kadar varan çok sert mukabelesi de havayı büsbütün
germiş ve elektriklemiştir. Bilhassa Volkan Gazetesinin kışkırtıcı
neşriyatı da gayri memnunlar üzerinde, hususiyle Avcı Taburlarının
çavuşa kadar olan küçük rütbeli üstleri üzerinde etki yapmıştır.



İHTİLALİN SAKLADIĞI SIR!...



İhtilal hazırlığı 13 Nisan (30 Mart) Pazartesi günü başlamıştır. O
gün ve gece Taşkışla’daki subaylar bağlanmış ve hapsedilmiştir. Ertesi
sabah başlayacak harekât esnasında kimlerin katledileceği de o günden
tespit olunmuştur. Deniz erlerinin muhtemel müdahalesini de aynı gün
önlemişler ve halletmişlerdir. Bütün sorun, askerlerin başındaki birkaç
çavuş kendi insiyatifleriyle mi hareket etmişler, yoksa harekât planını
bunlar mı hazırlamıştır? Ya da Derviş Vahdeti’nin —yahut da bir başka
kodaman muhalifin— direktifiyle mi eyleme geçmişlerdir? İşte, İhtilalin
bugüne kadar çözümlenememiş sırrı budur.



Buraya bir nokta koyarak ekleyelim ki,
ihtilali yöneten asıl “baş”ın kim olduğu çeşitli sorgulama
yöntemleriyle niçin saptanmamıştır, ya da saptanamamıştır? Bu, doğrudan
doğruya Mustafa Kemal’in sağladığı zaferin şerefine zahmetsiz konmak
isteyen Mahmut Şevket Paşa’nın gafletidir, beceriksizliğidir. Yoksa,
baştaki âsilerin nereden, ya da kimden emir aldıklarını, perde
arkasında kimler olduğunu gerekli yöntemlerle saptamak pekâlâ mümkündü.
Son anda yönetim Mustafa Kemal’in elinden alınmasaydı 80 yıldır
ihtilalin perde arkasındakilerin kimler olduğunun saptanması için çile
çekmeye gerek kalmazdı.






HAREKÂT NASIL OLDU?



31 Mart sabahı kışlalarından fırlayan ihtilalciler, ellerinde yeşil
bayraklar dillerinde “Şeriat isteriz” teraneleriyle Sultanahmet’e doğru
ilerlerken ilk karşılaştıkları genç subay İlyas Bey’i, mektepli olduğu
için Köprü üzerinde katletmişlerdir.



Meclis-i Mebusan’a doğru yürüyen ihtilalcileri Şeyhülislam
Ziyaettin Efendi karşılamış, ne istediklerini, dertlerinin ne olduğunu
sormuştur. Âsilerin verdiği cevap şudur:



— “Hüseyin Hilmi Paşa ile Bahriye Nazırı Rıza Paşa çekilmelidir.
Ahmet Rıza, Hüseyin Cahit, Talat ve Bahaettin Şakir beyler mebusluktan
kovulmalıdır. Başımızdaki mektepli zabitler atılmalıdır. Bizler de
affedilmeliyiz.”



Ziyaettin Efendi’nin ilettiği bu istekler üzerine Hükümet istifa
etmiş, Abdülhamit II tarafından Tevfık Paşa, Kabineyi kurmaya memur
edilmiştir. Harbiye Nezareti’ne de Dömeke kahramanı Ethem Paşa
getirilmiştir.



Kabine değişikliğine karşın ayaklanma bastırılamamıştır. Çünkü,
kana susamış âsiler, kendilerine verilen isimleri ortadan kaldırmak
için her tarafa saldırmaya başlamış, bu arada Lazkıye Milletvekili
Aslan Bey’i - Hüseyin Cahit (Yalçın) Bey’e benzeterek — ve Nazım
Paşa’yı katletmişlerdir. Bu arada süvari teğmeni Sabahattin ve Asar-ı
tevfik süvarisi Ali Kabuli Bey de şehit edilenler arasındadır.



GÖRÜLMEMİŞ BİR GAFLET!



Üç-beş bin kişilik âsi çapulcuya karşılık Mahmut Muhtar Paşa
kumandasındaki 30.000 kişilik Muhafız Alayları harekete geçirilememiş,
hatta bu kuvvetlerin de âsilere katılmasına sebebiyet verilmiştir. Bu
durum karşısında büsbütün şımaran ve cesaret bulan âsiler, zaptedilemez
bir çılgınlık içinde birçok gazete idaresini tahrip etmişler,
ellerindeki listeye göre kelle aramaya çıkmışlardır. Derviş Vahdeti de
bu arada gazetesiyle durmadan ihtilali körüklemiştir.





HAREKET ORDUSU VE ATATÜRK



31 Mart faciasını yaşamış ve o olaylar içinde görev de almış
bulunan ******’ün silah arkadaşı ve yaşıtı Orgeneral İzzettin
Çalışlar, 1940 yılında Ulus gazetesinde yayımladığı uzun bir makalede
bu olayın birçok bilinmeyen yönlerini açıklamış ve yorumlamıştır. Bu
makalenin bir ayrıcalığı da, adını ******’ün verdiği Hareket
Ordusu’ndaki önemli ve etkin rolüne geniş biçimde yer vermiş olmasıdır.



Bu değerli gözlemlerle de Mustafa Kemal’in Hareket Ordusu içindeki
gerçek etkinliği en yakın bir tanığı tarafından yazılmış olmasıdır. Adı
geçen kaynaktan aşağıya aldığımız pasajlarla incelememizi sürdürüyoruz:



AVCI TABURLARI VE GERİCİLER



“... Son devirlerde zapt ü raptları bozulan Yeniçeri Ordusuna sırf
şahsi ve hasis menfaatler gayesiyle yaptığı isyanlarda bile yeniçeri
zabitleri ve askerleri birlikte harekete gelirlerdi. 31 Mart Vakası’nda
Avcı taburlarında yalnız eratın kanlı bir surette isyan hareketine
geçmeleri gene kendi komutanlarının ve subaylarının ihmal ve gafletleri
yüzünden vuku bulmuştur.



Avcı taburları subayları İstanbul’un zevk ve sefa âlemlerine o
kadar dalmışlardı ki yüksek vazifelerini bile ihmal etmişlerdi. Zaman
geçtikçe gericiler askerlerle istedikleri gibi temas ediyor, onlara
istedikleri şekilde telkinatta bulunuyorlar. Hatta bu Avcı askerlerinin
aracılığı ile İstanbul garnizonunda ve yakınlarında bulunan diğer
kıtaları da zehirlemek ve irticai kolayca hazırlamak imkânı buluyorlar.
Kıta subayları ise olup bitenlerden habersiz, erlerin her gün
kalplerini yoklamak hususundaki mürebbilik vazifelerini yapmak şöyle
dursun basiretleri bağlanacak kadar ihmal ve gaflette berdevam. Daha
büyük komutanları ise cemiyet ve parti işlerine kapılmışlar, ordunun
temeli olan eğitim ve disiplini altüst eden politika ile meşguller.
Yoksa, bir kıtanın isyan etmesine imkân tasavvur edilemez.”



MUSTAFA KEMAL’İN HAREKÂT PLANI:



Mustafa Kemal’in harekât planında, “1 — Kıtaatı şimendiferle
Hadımköyü’ne naklederek, Hadımköy Halkalı mıntıkasında toplamak 2 —
Vaziyete göre İstanbul’a işgal etmek üzere ileri harekâta başlamak 3 —
Nakliyatın temini için Şark Şimendifer Kumpanyası’nın yardımını temin
etmek 4 — Silahlı, silahsız her türlü mukavemeti şiddetle yok etmek; 5
— Âsi kıtaları silahtan tecrit etmek; 6 — Bütün elebaşı mürtecileri
tevkif etmek; 7 — Sefarethanelerin, ecnebilerle bankaların ve
azınlıkların hiçbir zarara uğramaması için en lüzumlu tedbirleri almak
dahil bulunuyordu.



Rumeli’den trenlerle naklolunarak Hadımköy doğusunda toplanacak
olan Hareket Ordusu ile vaziyet ve hale göre ileri harekât ve
İstanbul’un işgal planı tanzim edilmişti. Yıldırım muhasarası ve bir
taraftan tecridi ile Abdülhamit’in nezaret altına alınması işgal
planının başında geliyordu.!”



Mustafa Kemal civar ordu ve tümen komutanlarıyla de temasa geçerek
onların da harekâta katılma derecesini saptamış ve orduyu İstanbul
üzerine yürüyüşe geçmeye hazır bir hale getirmiştir. Mustafa Kemal’in
bütün bu hummalı faaliyetleri sürerken Üçüncü Ordu Kumandanı Mahmut
Şevket Paşa, olup bitenlere karşı sadece seyircidir. İstanbul’daki asi
kuvvetlerin miktarı hakkında abartmalı haberler geldiği için Mahmut
Şevket Paşa, ne olur ne olmaz, ihtiyatı elden bırakmamakta ve harekete
geçmek için en uygun ânı beklemektedir.



Orgeneral İzzettin Çalışlar’ın anısına bıraktığımız yerden devam edelim:



“ikinci Ordu Komutanı Salih (Paşa) ve Dördüncü Ordu Komutanı



İbrahim (Paşa) Ordunun karar ve icraatına ... İkinci Ordu bir
mürettep Fırka ile İstanbul üzerine yapılacak harekâta iştirak
edeceğini bildiriyordu. Dördüncü Ordu’nun uzaklığı hasebiyle fı’len
iştirakinden —vaki olacak gecikmeler yüzünden— onun yalnız manevi
yardımı kâfi görülmüştü.”



İzzettin Çalışlar daha sonra ‘İrticai bastırmak harekâtına katılmak
için Meşrutiyetin ilanından memnun olan Rumeli’deki azınlıkların da,
yani Bulgar, Rum, Sırp ve Arnavutlar’ın da Hareket Ordusu’na
katıldıklarını, mürettep alaylar ve livalar, komutanlarının ismiyle
yani ‘Miralay Hasan İzzet Bey Livası, Binbaşı Muhtar Bey, Binbaşı Ali
Hikmet Bey Alayı’ gibi... gibi anıldıklarını belirten bilgiler
verdikten sonra anılarını şöyle sürdürmektedir:



“Mustafa Kemal’in bu teşkilatta en çok dikkat ettiği nokta,
Kumandan meselesi idi. Hareket Ordusu’nun basma kim getirilecekti? Bir
defa, kendisi, teşekkül edecek ordunun kurmaylığını almayı teklif ve bu
teklifini kabul ettirmişti.” (III. Ordu Kumandanı, Mustafa Kemal’in
teklif ettiği Tümgeneral Suphi Paşa yerine Hüseyin Hüsnü Paşa’yı uygun
görüyor).



ORGENERAL İZZETTİN ÇALIŞLAR, ATATÜRK’Ü ANLATIYOR:



“Suphi Paşa, Mustafa Kemal’i çok severdi. O’nunla rütbe farkı
gözetmeksizin pek sıkı arkadaşlık yapardı. Zaten, büyük küçük herkes
Mustafa Kemal’in muhabbetine ve arkadaşlığına meftun bulunuyordu.
Çünkü, O’nun arkadaşlığı çok samimi idi. Kalayani (manasız ve faydasız
sözler) lakırdılar söylemez, memleket ve millet için faydalı fikirler
ortaya atardı. Cevval (hareket ve davranışlarını çabuk ve akıcı olan)
bir zekânın, selim (sağlam) bir aklın, mantıkî, pürüzsüz bir natıkanın
(söz söyleme yeteneğinin) mahsulü sözlerle konuşurdu, günlük
çalışmalarının sonunda Selanik’in lüks ve temiz yerlerinde O’nu çok
seven arkadaşlarıyla kurduğu samimiyet toplantıları, ******’ün Çankaya
sofrasındaki fikir ve hayatiyet meclislerini andırırdı. Her defasında
etrafında başka başka arkadaşlar yer alırdı. Arkadaşlarına karşı
mükrim, cömert ve civanmert idi.



“Bu hayat, her ayın ancak iki haftasında devam edebiliyordu. Ondan
sonra Mustafa Kemal görünmez olurdu. O, bir hafta içinde sevdiği
arkadaşlarıyla memleketin terakki ve itilasına (yükselmesine) dair
yaptığı temaslarda, muhabbet ve münakaşalarda zaten az olan kolağalık
muhassasatını (ödeneğini) bitirmiş olurdu. Paraya hiç ehemmiyet
vermezdi. Ayın ilk haftasından sonra evine gider, mütalaa ile, kitap
yazmakla meşgul olur ve çalışırdı. Kolağası Mustafa Kemal’in birçok
kitapları ve askerî yazıları vardır. Onların hepsini vazife haricinde,
evinde geçirdiği zamanlarda yazmıştır. İşte böyle, samimi ahlakı ve
kuvvetli zekâsıyla büyüklerine de yüksekliğini tasdik ettirdiği için
Mustafa Kemal, Suphi Paşa ile birlikte en doğru kararlar almak ve en
seri ve canlı icraatta bulunmak mümkün olacağına kani bulunuyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.xboxcafe.com.tr
 
31 Mart İsyanı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Smackdown 19 Mart 2010

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
XBOXCAFE OYUNCU TOPLULUĞU PLATFORMU( www.xboxcafe.com.tr ) 2008 - 2022 :: www.webyardim.org Forumu :: WEBYARDİM FORUMU İCİN TİKLAYİN :: Kültür & Medya :: TaRiH-
Buraya geçin: