Genç kadın, bebeğin güzelliği karşısında büyülenmiş gibiydi. Kıvırcık sarı saçları, iri mavi gözleri,
kalkık bir burun ve küçücük kıpkırmızı dudaklarıyla bir kartpostalı andıran bebek, kadının şimdiye kadar
gördüğü en cana yakın bebekti... Bir kız çocuğuydu... Onun ipek yanaklarını doya doya öpmek ve
cennet kokusunu içine çekmek için beşiğine doğru eğildiğinde "Dokunma bana..." diye bir ses duydu...
Kadın korkuyla irkilip etrafına bakındı. Bebekle kendisinden başka içerde kimse yoktu. Aynı sesi tekrar
duyduğunda bebeğe doğru baktı... "Aman Allahım...!" dedi... Yeni doğmuş olmasına rağmen konuşan
bebekti... "Bana yaklaşmanı istemiyorum" dedi... "Hemen uzaklaş benden..." Kadın biraz kendini
toparlayarak: "Çocuklarımız hep erkek oluyor" dedi... "Onlar da güzel ama kız çocukları başka...
Bu yüzden seni öpmeyi çok istedim..." "Beni öpemezsin..." diyerek ağlamaya başladı bebek...
"Benim de seni öpemeyeceğim gibi..." "Neden?" diye sordu kadın... "Neden öpemezsin ki?"
Bebek, hıçkırıklara boğulurken: "Bunun sebebini bilmen gerekir." dedi. "Düşünürsen bulacaksın..."
Kadın, neler olup bittiğini hatırlamak üzereyken kendisine geldi... Özel bir hastanenin en lüks odasında
yatıyor ve narkozun tesirinde midesi bulanıyordu. Aile dostları olan tanınmış doktor, odayı dolduran
çiçeklerden bir tanesini vazodan çıkarıp kadına uzatırken: "Geçmiş olsun hanımefendi..." dedi...
"Başarılı bir kürtaj oldu... Ha..! Sahi unutmadan, "kız"mış aldırdığınız bebek..."