Alparslan Türkeş (1917 - 1997)
Alparslan Türkeş 1917 Lefkoşe'de doğdu, 4 Nisan 1997'de Ankara'da vefat etti. Türk asker ve siyaset adamı.
Ülkücülerin başbuğu olarak adlandırılan Türkeş, aynı dönem Türk siyaset
yaşamını etkileyen liderlerden biriydi. Türkeş Kuleli Askeri Lisesi ve
Harp Okulu'nu bitirdikten sonra 1944'te yüzbaşı rütbesindeyken
"Turancılık" davasından yargılandı. Dava sonunda aldığı ceza 1 yıldan
az olduğu için orduya tekrar dönebildi. 1948'de Harp Akademisi'ni
bitirdi. 1959'da albaylığa yükseldi. 27 Mayıs 1960 harekatının
bildirisini radyodan okuduktan sonra adı sıkça duyulmaya başlandı. Bu
dönemde Milli Birlik Komitesi içindeki görüş ayrılığı sonucu 14 üye ile
birlikte emekliye ayrıldı. Bir süre sonra Hindistan'a büyükelçi
müşaviri olarak gönderilen Türkeş, 1963'te yurda dönerek Cumhuriyetçi
Köylü Millet Partisi'ne (CKMP) girdi.
1965'te bu partinin başkanı oldu ve aynı yıl milletvekili seçildi. CKMP
programını ünlü kitabı 9 Işık'taki görüşler doğrultusunda değiştirdi ve
1969'da partinin adını Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) yaptı. 1975'ten
sonra koalisyon hükümetlerinde başbakan yardımcılığı görevinde bulunan
Türkeş 12 Eylül darbesi'nden sonra 4,5 yıl tutuklu kaldı. 1987'de
siyaset yasağının kalkmasıyla birlikte Milliyetçi Çalışma Partisi'ne
(MÇP) girdi ve aynı yıl yapılan olağanüstü kongrede genel başkanlığa
seçildi. 1991 genel seçimlerinde RP ile seçim ittifakı yapan MÇP lideri
Türkeş yeniden parlamentoya girdi. Ancak, daha sonra MHP adını alan
partisi 1995 genel seçimlerinde Türkiye barajını aşamadığı için Türkeş
de parlamento dışında kaldı.
Alparslan Türkeş 4 Nisan 1997'de geçirdiği kalp krizi sonucu Ankara'da vefat etti.
Eserleri
Milli Doktirin 9 Işık; Alparslan TürkeşKamer Yayınları; İstanbul , 1997;
Dokuz Işık; Berikan Elektronik Basım Yayım;
9 Işık; Hamle Yayınevi; İstanbul;
Dokuz Işık ve Türkiye;Hamle Yayınevi; İstanbul;
Ülkücülük; Hamle Yayınevi; İstanbul, 1995;
12 Eylül Adaleti (!) : Savunma; Hamle Yayınevi; İstanbul, 1994;
1944 Milliyetçilik Olayı; Hamle Yayınevi;
Modern Türkiye ; İstanbul,
Milliyetçilik Olayları; Berikan Elektronik Basım Yayım;
27 Mayıs ve Gerçekler; Berikan Elektronik Basım Yayım;
27 Mayıs, 13 Kasım, 21 Mayıs ve Gerçekler; İstanbul, 1996;
Ahlakçılık; Berikan Elektronik Basım Yayım;
Etik (Ahlak Felsefesi), Etik.; Bunalımdan Çıkış Yolu; Kamer Yayınları;
Türk Edebiyatında Anılar, İncelemeler, Tenkidler, Anı-Günce-Mektup;
İstanbul, 1994;
Bunalımdan Çıkış Yolu; Hamle Yayınevi; İstanbul, 1996;
Dış Meselemiz; Berikan Elektronik Basım Yayım;
İlimcilik; Berikan Elektronik Basım Yayım;
Kahramanlık Ruhu; İstanbul, 1996;
Temel Görüşler; Kamer Yayınları;
Sistemler ve Öğretiler; İstanbul, 1994;
Türkiye'nin Meseleleri; Hamle Yayınevi; İstanbul, 1996;
Yeni Ufuklara Doğru; Kamer Yayınları;
Sistemler ve Öğretiler; İstanbul, 1995.
---------------------------------------------------------------------------
-----
(Aşağıdaki bilgiler MHP resmi sitesinden alınmıştır.)
Milletimizin yetiştirdiği son Başbuğ'un hayat hikayesinin başlangıcında da göç var.
Yıl 1860 Orta Anadolu'da, Kayseri'nin, Pınarbaşı ilçesi'nin Yukarı
Köşkerli Köyünde meskun Avşar Obalarından Koyunoğlu ailesi bir toprak
meselesi yüzünden kavgaya girişince Sultan Abdülaziz'in fermanıyla
Kıbrısa sürgün edilir.
Yıl 1917 ve Kasımın 25'i, öğle vakti.. yer, Lefkoşe. Haydarpaşa
Mahallesi Kirlizade sokağı 13 numaralı mütevazi evde, Kıbrısa yerleşen
Koyunoğlu soyuna mensup Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey ve esi Fatma Zehra
Hanimin Ali Arslan adini verdikleri oğulları dünyaya gelir.
Yıl 1921 ve 4 yıl 4 ay 4 günlük Ali Arslan, annesi tarafından yıkanır,
yeni elbiseler giydirilir ve devrin âdetince fesi mücevherler ile
süslenerek Sarayönü ilkokul'una (Sıbyan Mektebi) gönderilir. Sarıklı ve
mübarek bir Osmanlı Uleması olan Hoca Efendi'nin dizi dibine çöken Ali
Arslan'ın ağzından çıkan ilk söz bir euzü besmeledir. Ey Rahman ve
Rahim olan Allahım, annem beni yetiştirdi bu mektebe yolladı, okuyup
yetişip, milletime hizmet etmek istiyorum dermişçesine bir besmeledir,
Ali Arslan'ın ağzından dökülen..
Birbirinin ardısıra gelen ilkokul ve Rüştiye yılları ve her biri
birbirinden daha değerli Hüsnü Bey, Selahattin Bey, Mehmet Asim Bey,
Ragıp Tüzün Bey, Turgut Bey, Osman Zeki Bey ve Faiz Kaymak gibi Türklük
ve Türkçülük şuuruyla bilenmiş birer hançer olan hocalarından feyz
alır. Onlar Ona müfredatın yanısıra Kıbrıs Türklerinin yalnız
olmadığını Devlet-i âli Osman bakiyesi hür ve müstakil Türkiye'nin
yanısıra yeryüzünde kendileri gibi bahtsız esaret altında milyonlarca
Türk olduğunu da öğretirler. Dahası Osman Zeki Bey Ali Arslan'ın adini
adeta senin adin "Alparslan olsun" ve Sultan Alpaslan'a denk bir yiğit
Türk ol, diyerek değiştirir.
Küçük Alparslanın doğup, yetiştiği o yıllarda, Piyale Pasa yadigârı
Kıbrıs, sevgili Yeşilada'mızın tamamı İngiliz işgali altındadır ve
Türk'ün istiklâlini kaybetmesinin ne demek olduğu Onun ruhunun
derinliklerine şuurunun uyanmağa başladığı günden, çocukluk yıllarının
başlangıcından başlayarak siner. O her gece Türkiye'ye gidip asker
olmayı ve gelip ata-baba ocağını kurtarmanın düşüyle uyur, uyanır.
Yıl 1933 ve Alparslanın artik işgal altında, esaret altında yasamaya
dayanacak gücü kalmamıştır. Babası Ahmet Hamdi Bey'i ve Annesi Fatma
Zehra Hanımı ikna eder, aile mallarını satıp savar yanlarında oğulları
Alparslan ve kızları Dervişe olduğu halde, ak toprakların, hür
toprakların, Türk'ün Türk olduğundan utanmadığı, boynunun eğik olmadığı
toprakların, anavatanın, Türkiye'nin yoluna düşerler; Viyana vapuru
ve.. ver elini İstanbul...
Ailesi İstanbula yerleşince Alparslanın ilk isi Kuleli Askeri Lisesi'ne
kayıt olmak olur. Artık O yüreğinin Onu çağırdığı yerde ve düşlerinin
peşindedir. O düşlerini düşleyen başkaları da vardır İstanbulda...
Derlenip toparlanmışlar, Türklük, Türkçülük ülküsünün O bir daha hiç
inmeyecek olan bayrağını açmışlardır. O Yüce Dilek, O aziz Ülkü, O
muhteşem düşler, özellikle, bir Ülkü devi olan Atsız Hocanın can
evinde, ocağında pişer ve sohbetlerle, şiirlerle, dergilerle,
romanlarla mektuplarla Türk aydınlarının gönlüne cemre cemre düşmekte
ve yayılmaktadır. Onlarla tanışır, buluşur, Alparslan Türkeş.
Yıl 1936 Kuleli Askeri Lisesi'ni pekiyi derece ile asteğmen olarak
bitirince Ankara ve Harp Akademisi yılları baslar. 1938'de Harbiye'den
mezun olur, artik O Türk Ordusu'nun genç bir teğmenidir ve Türk
Milleti'nin emrindedir.
Yıl 1940 Isparta'da gönlünü Muzaffer Ana'ya kaptırır ve evlenirler.
Ayzit, Umay, Selcen, Sevenbige (Çağrı) ve Yıldırım Tuğrul adli
çocuklarla çiçeklenir bu evlilik ve bozkurtların Muzaffer Anasının 1974
yılında elim kaybından sonra 1976 yılında, Sevâl Hanımla yaptığı ikinci
evliliğinde de Tanrı Onu Ayyüce ve Ahmet Kutalmış adli iki evlât daha
vererek sevindirecektir.
Yıl 1944 3 Mayıs.. Ankara'da eski tabirle bir nümayiş yani gösteri veya
yürüyüş vardır. Türk'ün, Türklüğün ölmediğini, ölmeyeceğini ve yükselen
Türkçülük bayrağının bir daha hiçbir şekilde inmeyeceğini
gösteriyorlar. Hem dosta hem düşmana... hem devlet hizmetindeki
gafillere hem de yurda sızmaya çalışan hainlere, Asya bozkırlarında
yaratılan bozkurt soyluların bozkurt torunlarının, bir kaç çakalın günü
birlik menfaatleri için göz yumdukları kızıl yılanın farkında ve onun
başını ezme azminde olduklarını gösterirler.
Şâirin öz yurdunda garipsin, özyurdunda parya dediğince tutuklanır
Türkçüler... Devrin dalkavuk iktidarının uyduruk nedenlerle açtığı
Türkçülük-Turancılık Davası baslar. Türkçüler tabutluklara atılırlar,
işkencelere uğrarlar. Türkiye'de Türk Milliyetçisi olmanın bedelidir
bu... Genç Üsteğmen Alparslan Türkeşte bunlar arasındadır. 20 Ekim
1944'te kendisini "vatan hainliği" suçlamasıyla sorgulayan mesnetsiz
Savcıya "Diğer sanıklar gibi bana da vatan hainliği isnat edilmiştir.
Bunu şiddetle redderim. Ben yeryüzünde her şeyden çok milletimi ve
vatanimi severim." diye haykırır. Ancak mahkeme tarafından, 9 ay 10 gün
hapis cezasına çarptırılır ve bir yıldır hücre hapsi yattığı için
tahliye edilir. Kendisine verilen cezada daha sonra Askeri Yargıtay
tarafından bozulur ve 2. numaralı mahkemede beraat eder. Bu onun Türk
Milliyetçisi olduğu için zindanlara ilk atilisidir ve son olmayacaktır.
Ülkücü olmak çileye talip olmaktır, nimete, ikbale değil. O da Türklük
Ülküsü için zaman zaman şiddeti artan çileyi bir ömür boyu bir an bile
tereddüt etmeksizin ve yakınmaksızın, çekmiş ve çile çekmeyi şeref
bilmiştir.
Yıl 1947 Alparslan Türkeş ve 15 diğer Türk subayı, A.B.D. Kara Harp
Akademisi ve Piyade Okulunda iki yıllık bir süre eğitim görürler. Bu
arada ülkemizden Kars ve Ardahan civarıyla Boğazlardan üs talep eden
Sovyetler Birliğinin Komünizm maskesi ardına saklanmış, o eski ve
değişmez "Moskofluğu" ayan beyan ortaya çıkar. Bu atmosferde yurda
dönen Alparslan Türkeş Gelibolu ve Çankırıdaki görevlerinden sonra 1951
yılında Kurmaylık sınavını kazanır ve 1955 yılında Harp Akademisi'nden
Kurmay Binbaşı olarak mezun olur.
Yıl 1955 dış görev için açılan sınavı kazanarak A.B.D. Pentagon'da NATO
Türk Temsil Heyeti üyeliğine atanır. Bu arada ... Üniversitesinde
Uluslararası Ekonomi eğitimi görür. 1957 yılında Türkiye'ye döner.
1959 yılında Almanya'ya Atom ve Nükleer Okulu'na gönderilir ve bu okulu basarıyla bitirir. O artik bir Kurmay Albaydır.
Yıl 1960, tarih 27 Mayıs öteden beri örgütlenen ve memlekette kardeş
kavgasını önleyerek bazı reformlar yapmayı hedefleyen Milli Birlik
Komitesi'nin ülke yönetimine el koyduğunu açıklayan bildiriyi radyodan
okuyan kişi ve "ihtilâl'in kudretli Albayıdır. Kurmay Albay Alparslan
Türkeş ihtilâl hükümetinde Başbakanlık Müsteşarlığı görevini üstlenir.
Bu vazifesi esnasında Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet istatistik
Enstitüsü ve Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü gibi kurum ve
kuruluşları kurar.
Ancak Milli Birlik Komitesi arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar
nedeniyle, 13Kasim 1960'ta Kurmay Albay Alparslan Türkeş ve "ondörtler"
olarak bilinen arkadaşları Komite'nin diğer üyelerince emekliye sevk
edilerek tasfiye edilirler ve zorla evlerinden alınıp yurtdışında
görevlendirilmek suretiyle sürgün edilirler. O da 19 Kasımda
Türkiye'nin Hindistan Büyükelçiliği müşaviri sıfatıyla sürgüne
gönderilir.
1961-62 1963 yılına kadar 2,5 yıl, yönetimi elinde bulunduranlarca Alparslan Türkeşin Türkiye'ye dönmesine müsaade edilmez.
Yıl 1963 tarih 23 Mart Alparslan Türkeş sürgünden yurda döner.
Dava arkadaşlarıyla birlikte kadro oluşturup partileşmek amacıyla "Huzur ve Yükseliş Derneği" adli bir dernek kurar.
Kısa bir süre sonra Talat Aydemir'in giriştiği darbe teşebbüsüne
karıştığı iddiası ile tutuklanır ve Mamak Askeri Cezaevinde dört ay
hücre hapsinde yatar, yargılanır ve beraat eder.
Tarih 31 Mart 1965 saat 11.00 de Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne katılır.
Tarih 1 Ağustos 1965 Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Büyük
Kurultayında Genel Başkanlığına seçilir. Aynı yıl yapılan genel
seçimlerde Ankara milletvekili seçilir.
Yıl 1969 Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin adi Milliyetçi Hareket
Partisi amblemi de Üç Hilâl olarak değiştirilir. O yıl yapılan genel
seçimlerde Adana milletvekili olarak seçilir.
İlki, 31 Mart 1975 -13 Haziran 1977 yılları arasında ve ikincisi de 1
Ağustos - 31 Aralık 1977 tarihleri arasında Süleyman Demirel
başkanlığında kurulan koalisyon hükümetlerinde MHP Genel Başkanı
olarak, Başbakan Yardımcılığı ve Devlet Bakanlığı yapar.
Ülkü Ocakları, Büyük Ülkü Derneği ve diğer mesleki örgütlenmeler baslar.
1968 Yılından itibaren Marksist ve bölücü gençlik hareketleri
üniversitelerde yuvalanır ve üniversite özerkliğinden istifade ederek
buraları silah, cephane deposu haline getirerek "Komünist Devrim" için
üs haline koyarlar. Üniversiteler işgal altındadır. Her yer Lenin'in
Stalin'in Mao'nun resimleri ve komünist sloganlarla doludur. Komünist
yeraltı örgütleri "şehir gerillası" mı "kır gerillası" mi tartışmaları
yapmakta okullara kendilerine tabi olanlardan başka hiç kimseye hayat
hakkı tanımamaktadırlar. Bunun üzerine Başbuğ Alpaslan Türkeş toplanan
çok az sayıdaki gence verdiği seminerlerle onları komünizm konusunda
aydınlatmaya ve alternatif olarak da Türk Toplumculuğunu, Türk
Milliyetçiliğini anlatır. Kısa zamanda çoğalan gençler örgütlenmeye
başlarlar. Doktriner Türk Milliyetçiliği safhası başlamıştır. Türk
Milliyetçileri Dokuz Işık, dokuz prensip etrafında toplanırlar.
Bu gelişmelerden rahatsız olan Türklük ve Türkçülük düşmanları
özellikle de Komünist örgütler kendilerine okulda, fabrikada, köyde,
kentte, dağda her yerde ama her yerde karşı çıkıp mücadele eden Ülkücü
Hareket'e karşı savaş ilan ederler ve 12 Eylül 1980'e kadar 5000
civarında Ülkücüyü şehit ederler. Devlet'in zaaf içinde olduğu
düşünülen "zinde güçlerdi bir şeylerin yani ihtilâlin şartlarının
"olgunlaşması" için daha fazla kanın akmasını beklemektedirler.
Başbuğ için 1978, 1979, 1980 yılları bir çoğunu bizzat kendisinin
yetiştirdiği binlerce ülküdaşının Komünist çetelerce katledildiğini
gördüğü, kan ağlayan bir yürekle her şeye rağmen kaybetmediği
soğukkanlılığıyla bir iç savaşı önlediği ızdırap dolu yıllardır.
12 Eylül 1980 sabahı pusudakiler yeterince olgunlaşan şartların
neticesi ihtilâllerini yaparlar. Başbuğ Alparslan Türkeş ve Türkiye'nin
komünist bir ihtilâle kurban olmasını engelleyen Ülkücü Hareket sanık
sandalyesinde, idam sehpalarındadır. Mamaklar ve C5'ler bu sürecin
şekillendiği mekanlardır.
Başbuğ 12 Eylül'den üç gün sonra teslim olur. Cunta tarafından
tutuklanan Başbuğ, önce 1 ay Uzunada'da daha sonrada Ankara Askeri Dil
Okulu'nda ve hastalandığı dönemde de Mevki Hastahanesinde 4,5 yıl hapis
yatar. O ve 218 Ülkücünün idamı istenir, 9 Nisan 1985'de tahliye olur
ve beraat eder.
Tarih 6 Eylül 1987.. Yapılan referandum neticesi diğer siyasilerle
birlikte Başbuğ'a da konulan siyaset yapma yasağı kalkar ve Başbuğ
Milli Ülküyü iktidar yapmak davayı kitlelere anlatmak için yine
meydanlardadır.
Tarih 4 Ekim 1987.. Milliyetçi Çalışma Partisi olağanüstü kongresinde Genel Başkanlığa seçilir.
Tarih 20 Ekim 1991.. Genel seçimlerde MÇP'nin RP ve IDP ile yaptığı
seçim ittifakı neticesi Yozgat milletvekili seçilir. Başbuğ, son kez
T.B.M.M.dedir. Bu dönemde ülkemizi kasıp kavuran bölücü teröre karşı en
etkili mücadeleyi O gerçekleştirir.
Tarih 27 Aralık 1992.. Oniks Eylül'ün kapattığı partilerin tekrar
açılabilmesini sağlayan değişiklikler neticesi toplanan MHP'nin son
kurultay delegeleri, MHP'nin isim ve amblemini MÇP'nin kullanabilmesine
karar verirler.
Tarih 24 Ocak 1992 MÇP'nin 4. Olağanüstü kurultayı toplanır ve partinin adini MHP amblemini Üç Hilal olarak değiştirir.
Yıl 1997... tarih 4 Nisan...