XBOXCAFE OYUNCU TOPLULUĞU PLATFORMU( www.xboxcafe.com.tr ) 2008 - 2022
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

XBOXCAFE OYUNCU TOPLULUĞU PLATFORMU( www.xboxcafe.com.tr ) 2008 - 2022

Hoşgeldiniz!, Misafir
6126 Gündür yayındayız Toplam Mesajınız: 16777215
 
AnasayfaXboxcafeAramaLatest imagesHtml Deneme AlanıKayıt OlGiriş yap
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
En son konular
» gamestockcity (instagram)
Ahmed b. Hanbel Icon_minitimetarafından Blackdream Ptsi Kas. 28, 2022 9:01 pm

» İngilizce Öğreniyorum Ders 5 (Bahar Şahin)
Ahmed b. Hanbel Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:22 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 4 (Bahar Şahin)
Ahmed b. Hanbel Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:20 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 3 (Bahar Şahin)
Ahmed b. Hanbel Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:17 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 2 (Bahar Şahin)
Ahmed b. Hanbel Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:14 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 1 (Bahar Şahin)
Ahmed b. Hanbel Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:12 am

» P1-P2 Kardeşlik Hesabi Anlatim
Ahmed b. Hanbel Icon_minitimetarafından Blackdream Paz Kas. 20, 2022 12:28 pm

» Oyuncu isimleri paylaşım alani
Ahmed b. Hanbel Icon_minitimetarafından Blackdream Paz Kas. 20, 2022 11:58 am

» PES 2015 SATİLİK VEYA TAKASLİK (100 TL)
Ahmed b. Hanbel Icon_minitimetarafından Blackdream Paz Kas. 20, 2022 11:47 am

» GAMEPASS 3 YILLIK ALMA TAKTİĞİ
Ahmed b. Hanbel Icon_minitimetarafından Blackdream C.tesi Kas. 12, 2022 11:01 pm

Kimler hatta?
Toplam 156 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 156 Misafir :: 1 Arama motorları

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 283 kişi Cuma Kas. 01, 2024 4:43 am tarihinde online oldu.
Veterans FC
Ahmed b. Hanbel Img-2010

 

 Ahmed b. Hanbel

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
www.webyardim.org
Yönetici
Yönetici
www.webyardim.org


Erkek
Zodyak : Aslan
Mesaj Sayısı : 7579
Yaş : 36
Nereden : BURSA
Kayıt tarihi : 26/08/09
Rep Puanı : -1
Rep Puanı : 16240

Ahmed b. Hanbel Empty
MesajKonu: Ahmed b. Hanbel   Ahmed b. Hanbel Icon_minitimeC.tesi Ağus. 29, 2009 10:06 pm

(164/780 - 241/855)


Islâm'da dört büyük fikih mezhebin birisi olan Ahmed b. Hanbel
164/780 yilinda Bagdad'ta dogdu. 241/855'te yine orada vefat etti.
Büyük babasi Hanbel Horasan bölgesinde bulunan Serahs Vilâyeti'nin
valisi idi. Babasi Muhammed b. Hanbel de komutanlik görevi üstlenmis
bir askerdi. Hanbel ailesi, Ahmed'in dogumuna yakin bir sirada Bagdad'a
gelmis ve orada yerlesmisti.


Ahmed b. Hanbel önce Kur'ân'i hifzetmis, daha sonra arapça, hadis
gibi ilimleri, sahâbe ve tabiîlere ait rivâyetleri, Hz. Peygamber'in,
sahabe ve tabiîlerin hayatlarini incelemekle ilim çalismalarina
baslamistir. Özellikle hadis ilmi için Basra, Kûfe, Mekke, Medîne, Sam,
Yemen ve el-Cezîre'yi dolasmis, uzun bir süre Imam Sâfiî'ye (ö.
204/819) talebelik etmistir. Hatta bu yüzden O'nu Sâfiî mezhebinden
sayanlar bile olmustur. Böylece O'nun baslica fikih üstadi Imam
Sâfiî'dir. Sâfiî, O'nun hakkinda söyle demistir: "Ben Bagdad'tan
ayrildim ve orada Ahmed b. Hanbel'den daha âlim ve daha faziletli kimse
birakmadim"(el-Hudarî, Târihu't-Tesrîi'l-Islâmî, terc. Haydar
Hatipoglu, s. 260, 26i).


Ahmed b. Hanbel, Ebû Hanîfe'nin (ö.150/767) ögrencisi ve devrin
ünlü bas kadisi Ebû Yûsuf'tan (ö.182/798) fikih ilmi aldi. Rivâyetle
dirayeti birlestiren bir yol izledi. O, hükmü hadisten çikarir, bu
hükme yeni bir takim meseleleri kiyas ederdi. Bu arada Yemen'e giderek,
San'a'da Abdurrezzâk b. Hemmâm'la (ö. 211/826) görüstü. Orada iki yil
kadar kalarak O'ndan ez-Zuhrî ve Ibnü'l-Müseyyeb yoluyla gelen birçok
hadisleri aldi(Muhammed Ebû Zehra, Islâm'da Fikhî Mezhepler Tarihi,
Terc. Abdulkadir Sener, Istanbul i976, s. 423 vd.)


Adinin ilim, zühd ve takvâ ile birlikte yayilisi toplumu onun
ilmine yöneltti. Mescid'eki derslerini izleyenlerin sayisinin bes bine
kadar ulastigi nakledilir. Derslerinde dikkati çeken üç husus sudur.


a) Onun meclisine ciddiyet, vakar, tevazu ve ruhî huzur hâkimdi. Kendisi saka ve alay etmeyi sevmezdi.


b) Dersinde, ancâk hadisleri rivayet etmesi istendigi zaman
anlatirdi. Hadis rivayetinde hafizasina güvenmez, Hz. Peygamber'e
söylemedigi seyi isnad etmemek için yazili metne bakarak nakiller
yapardi. Kendisine sorulmadikça konusmazdi.


c) Verdigi fetvalarin yazilip nakledilmesini menederdi. Ona göre
yazilmasi gereken ilim, ancak Kitap ve Sünnet'ten ibaret idi. Ahmed b.
Hanbel'in görüsü bu olmakla birlikte ögrencileri kendisinden ciltler
dolusu kitaplar rivayet etmislerdir(Zehebî, Tercemetü Ahmed b. Hanbel,
Müsned'in bastarafi, Mektebetü'l-Maarif tab'i, Misir, t.y.); Ebû Zehra,
a.g.e., s. 437).


Hâlife Me'mûn'un ortaya attigi Kur'ân'in mahlûk (sonradan
yaratilmis) oldugu fikrini Ibn Hanbel kabul etmedi, muhakeme edilerek
zindana atildi. Dayak yedi, kendisine iskence yapildi, fakat yine
inancindan taviz vermedi. (Ahmed b. Hanbel'in hal tercemesi için bk.
el-Hatîbü'l-Bagdâdî, Târihû Bagdâd, Misir 1394/ 1931, IV, 412-423; Ebû
Nuaym, Hilye, Misir 1352/15, IX,161-233; el-Buhârî, et-Tarihu'l-Kebîr,
Haydarâbâd. 1360, I, 2, 5; Ibn Hallikân, Vefeyâtü'l-Ayân, Kahire
1367/1948, I, 47-49; Ibn Ebî Ya'lâ, Tabakâlü'l-Hanâbile, Kahire
1378/1952, I, 4-20: Ibnü'l-Cevzî; Menâkibu'l-Imam Ahmed, Misir 1349;
ez-Zehebî, Tezkiretü'l-Huffâz, Haydarâbâd 1375/1955, I, 43i-432;
Târihu'l-Islâm, I, 58-131 (Ahmed Muhammed Sâkir'in Müsned nesri
mukaddimesi); Ebû Zehra, Ahmed b. Hanbel, Kahire 1949; Fuat Sezgin,
GAS, I, 502-509).


Ahmed b. Hanbel'in Ictihad Usulü:


Dört mezhep imami içinde usul ve fetvalarini yazmaktan en çok
çekinen zât Ahmed b. Hanbel'dir. O, daha çok hadisleri toplayip tasnif
etmeyi gaye edinmistir. Sâfiî gibi O da senedi sahih olunca baska
hiçbir sart ileri sürmeksizin haber-i vâhidle amel eden hadis ehli
müctehidlerindendir. Ebû Hanîfe ise bu konuda râvinin güvenilir (sika)
ve adaletli olmasi yaninda rivayet ettigi seye aykiri bir amelde
bulunmamasini sart kosar. Sahabe adi zikredilmeyen "mürsel hadis"i,
Ahmed b. Hanbel zayif sayar ve konu ile ilgili baska bir hadis
bulunmazsa, yani zarûret karsisinda kalirsa bunu delil. olarak kabul
ederdi (Muhammed Ebû Zehra Usûlü'l-Fikh, Dâru'l-Fikri'l-Arabî tab'i, y.
ve t.y., s. 108 vd.) Böylece O, mür" sel ve zayif hadisleri daha
kuvvetli bir delil bulunmazsa kiyasa tercih ederdi. Ancak O'nun
devrinde henüz hadis için "sahih, hasen, zayif" seklinde üçlü taksim
yapilmamis, hadisler genellikle sahih ve zayif kisimlarina aynlmistir.
Bu yüzden Ibn Hanbel'in kiyasa tercih ettigi hadisler, bâtil ve münker
olmayan "hasen" nevinden hadisler olmalidir (Ibnti'l-Kayyim,
I'lâmil'l-Muvakkiîn, Misir 1955, I, 29, 30).


Ibn Hanbel'e göre, ayni konuda aksi bir görüsün bulundugu
bilinmeyen sahabe kavlî "icmâ"' niteligindedir. Eger sahabe görüsleri
arasinda ihtilaf varsa, ya bunlardan Kitap veya Sünnete yakin olani
tercih eder veya böyle bir tercih yapmaksizin sadece görüsleri
nakletmekle yetinir. konu hakkinda sahabe görüsü nakledilmemisse, büyük
tâbiî'lerin re'ylerini kendi re'yine tercih eder. Mesele hakkinda âyet,
sahih hadis, sahabe kavli, zayif ve mûrsel eser gibi deliller bulamazsa
kiyas yoluna basvurur (Ibnü'l kayyim, a.g.e., I, 32). "


Hanbeliler, hakkinda Kitap, Sünnet ve Icmâ'a dayali bir delil
bulunmayan maslahati (kamu yarari) kiyastan sayarlar. Çünkü bunlar
Kitap ve Sünnet nass'larinin toplamindan elde edilen genel
maslahatlardir. Diger yandan Ibn Hanbel "Siyaset-i ser'iyye" de de
maslahadi esas almistir. Siyaset-i ser'iyye, Islâm Devlet baskasinin,
toplumu islah amaciyla, insanlari yararli islere tesvik etmek ve
zararli islerden uzaklastirmak için izlemis oldugu yoldur. Nass olmasa
bile bu konuda bazi cezalarin uygulanmasi mümkün ve caizdir. Ibn
Hanbel'in konu ile ilgili bazi fetvalari söyledir: Fesat ve kötülük
çikaranlar, serlerinden,güvende olunabilecek bir ülkeye sürgün
edilirler. Ramazan ayinda gündüz sarap içenlerin cezasi arttirilir.
Sahabeye dil uzatan cezalandirilir ve tevbeye davet edilir. Hanbelî
mezhebine bagli bazi bilginler de kamu yararina dayali fetvalari
sürdürmüslerdir. Meselâ; bir ev sahibi, eger evi elverisli ise, kalacak
yeri olmayan bir kimseyi evinde oturtmasi için zorlanabilir. Bu konuda
Ibnü'l-Kayyim (ö. 751/1350) söyle der: "Bir topluluk, herhangi bir
sahsin ovinde oturmak zorunda kalsa, bundan baska bir ev veya otel
(han) bulamasa, O kimsenin anlasmazliga düsmeksizin evini bunlara
vermesi gerekir. Bazi Hanbefîlere göre ev sahibi bunlardan ecr-i misil
kadar kira bedeli alabilir (Ebû Zehra, Islâm'da Fikhî Mezhepler Tarihi,
s. 493, 494).n


Hanbefîler istihsan delilini de kabul ederler. Çünkü istihsan; ya
nass veya icmâ' gibi bir delile dayanmakta yahut da zaruret prensibine
göre kabul edilmektedir.


Sedd-i Zerâyi, prensibini en siddetli uygulayan mezhep
hanefîlerdir. Bu konuda Ibnü'l-Kayyim el-Cevziyye söyle der:
"Maksatlara, ancak onlara götüren vâsita ve yollarla ulasildigina göre,
bu vâsita ve yollar da onlara tabi olur ve ayni hükmü alirlar. Allah
bir seyi haram kilmissa, bu harama götüren yol ve usulleri de
yasaklamis demektir. Aksi halde haram kilmanin hikmeti kalmazdi.
Meselâ; doktorlar, hastaligi önlemek için, hastayi buna sebep olan
seylerden menederler. Aksi halde hasta daha kötü duruma düsebilir
(Ibnü'l Kayyim, a.g.e., I, 119).


Hanbelîlerin çokça kullandigi baska bir metot "istishâb" adini
alir. Bu manasi sabit olan bir hükmün, onu degistiren bir delil
bulununcaya kadar devam etmesidir. Onlarin istishâb metoduna göre
verdikleri ban fetvalar sunlardir:


a) Yasaklandigina dair bir delil bulununcaya kadar esyada aslolan mübahliktir.


b) Pis oldugunu gösteren bir delil bulununcaya kadar suda aslolan temizliktir.


c) Esini bosayan bir koca, daha sonra bir defa mi yoksa üç talakla
mi bosadiginda süphe etse, bir talakla bosadigi esasi kabul edilir.
Çünkü tek talakla bosama kesindir (Ebû Zehra, a.g.e., s. 497, 498).


Ibn Hanbel istishabi; "daha önce var olani sabit görme, önceden yok
olani yok sayma" seklinde uygularken, ayni metodu bazi hanefîler, sâbit
kilmada degil, sadece def'ide geçerli görürler. Meselâ; kaybolan
(mefkud) ve kendisinden haber alinamayan kimsenin hayati, aksi sabit
oluncaya kadar devam eder. Hanefî ve mâlikîlere göre, kendi mallari
bakimindan sag kimseler gibi muamele görür, mülkiyet hakki devam ettigi
gibi, karisi da, onun ölümüne dair bir delil bulununcaya veya mahkeme
tarafindan ölümüne hüküm verilinceye kadar evlilik sifati devam eder;
fakat bu kayip kimse, kayipligi süresince bir takim yeni haklar elde
edemez. Bu süre içinde ona, miras veya vasiyet yoluyla bir sey intikal
etmez. Bir yakini ölürse, kayip kisinin payi bekletilir, sag olarak
döner gelirse bu pay ona verilir. Hâkim onun ölümüne hükmederse, miras
birakan öldügü vakit o da ölmüs sayilarak onun miras payi mûrise geri
döner ve onun öteki varisleri arasinda paylastirilir. Hanbelî ve
Sâfiîlerin istihbab anlayisi ise "hem isbat hem de def etme" esasina
dayandigi için, ölümüne hüküm verilinceye kadar, onu kayiplik sûresince
sag olarak kabul ederler. Onlara göre, bu süre içerisinde o, kendisine
ait mallarin mülkiyet hakkina sahip oldugu gibi kendisine miras,
vasiyet ve benzeri yollarla mal da intikal eder (Ibnü'l-Kayyim, a.g.e.,
Delhi tab'i, I, i25; Ebû Zehra, Usûlü'l-Fikh, s. 299, 300). Istishâb
delilinin re'y ve kiyas ictihadiyla yakin ilgisi vardir. Kiyasi tamamen
inkâr eden Zahirîlerle, Ibn Hanbel gibi çok az kullanan müctehidler,
âyet ve hadislerin temas etmedigi meseleleri Istishâba birakarak;
Allah'in haram kildigi haram, helal kildigini helal, bunlarin disinda
kalanlari ise Istishâb esasina göre mübah kabul eder ve bu metodun
alanini çok genis tutarlar.


Hanbelî Mezhebinin Bazi Görüsleri:


Ahmed b. Hanbel'e göre; iman, kesin olarak inanmaktan ve amelden
ibarettir. Artar ve eksilir, yani iman, iyi amelle artar, kötü amelle
de eksilir. Kisi imandan çikabilir, Islam'dan çikmaz. Tevbe edince
yeniden imana döner. Insani ancak Allah'a sirk kosmak veya farzlardan
birini inkâr ederek yapmamak imandan disari çikarir. Insan herhangi bir
farz tembellik veya gevseklik yüzünden terkederse, onun durumu Allah'a
havale edilir. Dilerse ona azap eder, dilerse onu affeder.


Hz. Ali'nin hilâfetinden itibaren büyük günah (kebîre) isleyenlerin
durumu bilginler arasinda tartisilmistir. Hâriciler bu konuda sert bir
yol izleyerek, büyük günah isleyenin dinden çikacagi görüsünü
benimsemistir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.webyardim.org
www.webyardim.org
Yönetici
Yönetici
www.webyardim.org


Erkek
Zodyak : Aslan
Mesaj Sayısı : 7579
Yaş : 36
Nereden : BURSA
Kayıt tarihi : 26/08/09
Rep Puanı : -1
Rep Puanı : 16240

Ahmed b. Hanbel Empty
MesajKonu: Geri: Ahmed b. Hanbel   Ahmed b. Hanbel Icon_minitimeC.tesi Ağus. 29, 2009 10:06 pm

Hasan el-Basri bunlarin münafik olacagini söylerken Mürcie
firkasinin sapiklari, iman olduktan sonra, günahin hiçbir zarari
olmadigini savunmuslardir. Ebû Hanîfe ve çogunluk Islâm hukukçularina
göre büyük günah isleyen kimse, kesin tevbe ederse, Allah onun
tevbesini kabul eder. Eger tevbe etmeden ölürse durumu Allah'a havale
edilir. O, dilerse azap eder, dilerse kulunu affeder. Ahmed b.
Hanbel'in görüsü de, diger fakihlerin görüsü gibidir. O, söyle
demistir: "Mü'min kendisine gizli olan seyleri Allah'a havale eder,
kendi durumunu da O'na birakir. Günahlarla Allah'in magfiret kapisini
kapatmaz. Herseyin, hayir ve serrin Allah'in kaza ve kaderiyle oldugunu
bilir. Iyilik yapan için Allah'tan ümidini kesmez, kötülük yapanin da
âkibetinden korkar. Muhammed ümmetinden hiçbir kimse yaptigi iyilik
sebebiyle cennete ve kazandigi günah sebebiyle cehenneme girmez. Bu
konuda Allah'in diledigi olur" (Ibnu'l-Cevzî, Menâkibu'l Imam Ahmed b.
Hanbel, s. 168).


Ahmed b. Hanbel'in Islâm Devlet Baskani seçimi (Imam, halife) ile
ilgili görüsü su sekilde özetlenebilir: O, hilâfet ve halîfe konusunda
sahabe tabiilerin çogunluguna tabi olur. Buna göre, Islâm Devlet
baskani (halîfe), kendisinden sonra uygun gördügü birisini hilâfet için
aday gösterebilir. Burada son söz mü'minlerin bîatidir. Nitekim Hz.
Peygamber, Ebû Bekir (r.a)'in, kendi yerine geçmesine isaret buyurmus,
fakat bunu açikça söylememistir. Söyle ki, Hz. Peygamber, hastaligi
günlerinde Ebû Bekr'i namaz kildirmasi için öne geçirmistir. Ashâbi
kiram; "Peygamber (s.a.s) O'nu din isimiz için seçmistir. O halde biz
O'nu dünya isimiz için niçin seçmeyelim" diyerek, Hz. Ebû Bekr'e bîat
etmislerdir. Hz. Ebû Bekir, kendisinden sonra Hz. Ömer'i aday
göstermis, müslümanlari O'na bîat edip etmeme konusunda serbest
birakmistir. Müslümanlar da kendi iradeleriyle Hz. Ömer'e bîat
etmislerdir. Daha sonra, Hz. Ömer, peygamber (s.a.s)'in rizasini
kazanan alti kisiyi seçmis ve bunlara içlerinden birini halife seçip,
müslümanlari buna bîata davet etmelerini tavsiye etmistir. Bunlarin
dört tanesi Hz. Osman'i seçmis ve müslümanlar da ona bîat etmislerdir.
Hz. Ali de O'na biat edenler arasindadir. Ahmed b. Hanbel, "Onlarin
isleri, aralarinda danisma (süra) iledir" (es-Sûrâ, 42/38) âyeti
uyarinca, halifenin sûrâ ile seçilmesi prensibini benimser. Diger
yandan sünnete uyarak halîfenin Kureys'ten olmasini kabul eder.
Yönetimi zorla ele geçiren kimseye facir bile olsa itaâtin gerekli
oldugunu söyler. Böylece fitnelerin önüne geçilmis olur. O, bu konuda
müslümanlarin maslahatini gözetmektedir. O'na göre, düzenli ve kalici
bir yönetim teessüs etmelidir. Bu düzenin disina çikanlar, ümmetin
gücünü bölmekte ve onu temelinden sarsmaktadir. Ibn Hanbel'i böyle
düsünmeye sevkeden sey, Haricilerin o dönemdeki sert, bölücü ve
siddetli eylem ve hareketleridir. Müslümanlarin nizamini bozmak
isteyenler, zâlim yöneticilerin isledikleri suçtan daha fazla suç
islemis olurlar (Ibnü'l-Cevzî, el Menâkib, s. 176). Ahmed b. Hanbel,
mesru nizariim korunmasini savunmakla birlikte kendi devrindeki
yöneticilerle hiçbir sekilde temas kurmamis, onlarin hediye ve
armaganlarini kabul etmemistir. O, hak ve adalete inanan, zulmü
tanimayan, fitne, fesat, isyan ve karisikligi istemeyen yüksek bir ruha
sahipti.


Ahmed b. Hanbel'in Hadisçilik Yönü:


Ibn Hanbel 40 yasina kadar hadis ögrenmek ve ilmini artirmak için
çalismis, Irak, Hicaz ve Yemen arasinda ilim seyahatlerinde
bulunmustur. Fakat bu süre içinde hadis rivayet etmekten veya ders
vermekten kaçinmistir. O, Hz. Peygamber'in peygamberlik çagi olan 40
yasinda hadis rivayetine ve ders vermeye basladigi zaman ilminin en
yüksek derecesine ulasmis ve akranlari arasinda temayüz etmisti. Seyhi
Abdurrezzâk Ibn Hemmâm (ö. 2ii/826) O'nu diger hadisçilerle
karsilastirarak söyle demistir:


"Bize en kudretli hâfiz es-Sazkunî geldi, hadis ricâlini çok iyi
bilen Yahya b. Maîn geldi, fakat bunlarin hepsini kendi sahsinda
toplayan Ahmed b. Hanbel gibi bir Imam daha gelmedi (Ibnü'l-Cevzî,
el-Menâkib, s. 69).


Ahmed b. Hanbel te'lif ettigi Müsned adli hadis eseriyle söhret
bulmustur. Müsned; üçüncü hicret asrinda ortaya çikan ve hadisleri,
diger hadis eserlerinden farkli bir sekilde tâsnife tabi tutan
kitaplardir. Sünen, musannef ve câmi' adi verilen hadis kaynaklarinda
tasnif, "konulara göre" yapilirken, müsnedlerde, hadislerin konulari
dikkate alinmamis, fakat kitaba alinacak hadisler ya onlari rivayet
eden sahabî veya sahabîden sonraki râvilerden birinin ismi altinda
biraraya getirilmistir. Meselâ; Ebû Hureyre'nin Hz. Peygamber'den
rivayet ettigi hadisler, konulari dikkate alinmaksizin, Ebû Hureyre
ismi altinda biraraya getirilerek bir kitap içinde çesitli sahabîlerin
hadislerinden olusan bir mecmua te'lif edilmistir. Müsned'in kelime
anlami "isnad edilmis" demektir.


Iste Ibn Hanbel'in Müsned'i de, diger müsnedler gibi sahabe
adlarina göre tasnif edilmis, ve her sahabenin rivâyet ettigi hadis,
konusu ne olursa olsun kendi ismi altinda toplanmistir. Ebû Bekir
es-Siddîk'in müsnediyle baslayan eserde sirasiyla Hulefâ-i Râsidîn ve
diger sahabelerin müsnedleri bunu izlemistir.


Ahmed b. Hanbel, Müsned'ini topladigi 700 binin üzerindeki hadisler
arasinda seçtikleriyle meydana getirmistir. Müsned'de tekrarlariyla
birlik te 40 bin, tekrarlar disinda yaklasik 30 bin kadar hadis yer
alir (el-Medînî, Hasâisu'l-Milsned (Ahmed Muhammed Sakir tarafindan
Müsned mukaddimesinde nakledilmistir), I, 23; es-Suyûtî,
Tedrîbu'r-Râvî, Misir 1379, s. i0i). Müsned'in bütün sahih hadisleri
içine aldigi söylenemez. Hatta Sahîhayn'da hadisleri bulunan 200 kadar
sahabenin Müsned'te yer almadigi ileri sürülmüstür (es-Süyûlî, a.g.e.,
s. i0i). Müsned, Ahmed b. Hanbel'in hayatinda iki oglu Salih ve
Abdullah ile, kardesinin oglu Hanbel tarafindan Ahmed'ten isitilmis ve
rivayet edilmistir. Ancak asil nüshaya Abdullah'in baskalarindan
isittigi bazi hadislerle, nüshayi Abdullah'tan rivayet eden Ebû Bekir
el-Kati'î'nin bazi hadisleri de ilâve edilmistir. Ancak bunlarin sayisi
bütünü etkilemeyecek kadar azdir (el Medînî, a.g.e., I, 21; es-Suyûtî,
a.g.e., s. i0i). Sonuç olarak Ibn Hanbel'in Müsned'i müslümanlar
arasinda büyük itibar görmüstür. O'nun kaleme aldigi Kitabü'l-Ilel ve
Ma'rifeti'r-Ricâl incelendiginde, hadisleri ve râvîlerini tanimada
genis bilgiye sahip oldugu anlasilir.


Hanbelî Mezhebinin Yayilmasi:


Ahmed b. Hanbel usûl ve fetvâlarini yazmaktan kaçinmistir. Hatta o,
fikhinin yazilmasini menetmistir. Bunun sebebi, Islâm'in asil ana
kaynagini teskil eden Kitap ve Sünnetle mesgul olmayi ön plâna
çikarmaktir. O, bu düsüncesini söyle ifade eder: "el-Evzâî'nin re'yi,
Mâlik'in re'yi, Ebû Hanîfe'nin re'yi... bunlar hepsi re'y'dir ve bana
göre aynidir. Huccet ve delil olma sifati yalniz "âsâr'a aittir" (Ibn
Abdilberr, Câmiu'l-Beyâni'l-Ilm, Misir i346, II,i49). Delilini
incelemeden hiçbir müctehidin söz ve re'yine uyulmaz. Delili
incelendikten sonra uyulunca buna taklid degil "ittiba" denir. Burada
artik müctehidin söz ve re'yi ile degil, onun dayandigi delil ile amel
edilmis olur. Ibn Hanbel bu görüsünü su ifadeleriyle biraz daha
aççiklar: "Ne beni, ne Mâlik'i, ne Sevrî'yi ve ne de el-Evzâî'yi taklit
et, hüküm ve bilgiyi onlarin aldigi kaynaklardan al. Dinini hiçbir
müctehide ismarlama, Hz Peygamber ve ashabindan geleni al, sonra
tabiîler gelir ki kisi onlar hakkinda muhayyerdir" (Ibnü'l Kayyim,
I'lâm, Misir i955, II, i78,i8i, i82).


Daha önce hanefi fikhi Imam Muhammed'in kaleme aldigi ve Ebû Hanîfe
(ö.150/767), Imam Muhammed (ö. 189/805) ile Ebû Yûsuf'un (ö. 182/798)
görüslerini içine alan râhiru'r-rivâye ve nevâdir kitaplari yoluyla
nakledilmis, Imam Sâfiî de (ö. 204/8i9) kendi fikhini bizzat yazmisti.
Ahmed b. Hanbel'e ait bazi fikih meselelerin yazili metinleri
nakledilmisse de bunlar, kendisi için tuttugu notlardir. Hanbelî fikhi,
ahmed b. Hanbel'in talebeleri araciligi ile nakmedilmistir. Bunlarin
basinda oglu Salih (ö. 266/879) gelir. O, babasinin fikhini, yazdigi
mektuplarla yaymis, kadilik yaptigi yerlerde bizzat pratikte
uygulamistir. Diger oglu Abdullah da (ö. 290/903) el-Müsned'i ve
babasinin fikhini gelecek nesillere nakletmistir. Ahmed b. Hanbel'in
yaninda uzun yillar kalan ve onun fikhini nakleden ögrencileri; Ahmed
b. Muhammed el-esrem (ö. 273/886), Abdülmelik b. Abdillah b. Mihran (ö.
274/887), Ahmed b. Muhammed b. el-Haccâc (ö. 275/888) basta
gelenleridir. Bu ögrencilerden sonra Ebû bekir el-Hallâl (ö. 3ii/923)
Ahmed b. Hanbel'in ilimlerini toplamak için bütün gücüyle çalismis, bu
amaçla seyahatlere çikmis ve birçok kitap telif etmistir (Ebû Zehra,
Islâm'da Fikhî Mezhepler Tarihi, Terc. Abdulkadir Sener, Istanbul 1976,
s. 499, 500).


Ahmed b. Hanbel, selefin metodunu benimseyen bir fakih sayilir. Bu
yüzden tercih yapmaktan sakinir, ayni konuda birden çok sahabe veya
tabiî görüsünü terketmeyi gerektiren bir nass bulunmazsa, her iki veya
daha çok görüsü mezhebinde ayri ayri kabul ederdi. Meseleyi soran
kimsenin içinde bulundugu özel durumu dikkate alarak fetvâ verirdi.


Hanbeliler ictihad kapisinin kapanmadigini ve her asirda, mutlak
bir müctehidin bulunmasini farz-i kîfa ye oldugunu söylerler. Çünkü
toplumda karsilasilan yeni olaylar bunu gerekli kilar. Bu, mezhebin
Kitap ve Sünnetin üzerine çikmamasi için de gereklidir.


Hanbelî mezhebinin fakihleri çok güçlü oldugu halde, istenilen
ölçüde yayilmamistir. Halktan bu mezhebe bagli olanlar azinlikta
kalmislardir. Hatta hiçbir Islâm ülkesinde çogunlugu teskil
edememislerdir. Ancak Necid ile Saud (ö. 795/1393) ailesi Hicaz
bölgesine hâkim olduktan sonra Arabistan yarimadasinda Hanbelî mezhebi
oldukça güçlenmistir.


Bu mezhebin fazla yayilmamasinin sebepleri sunlardir: Hanbelî
mezhebi tesekküt etmezden önce Irak'ta Hanef, Misir'da Sâfiî ve Mâlikî,
Endülüs ve Magrib'te yine Mâlikî mezhebi hâkim durumda idi. Diger
yandan Hanbelîler önceleri, baskalarina karsi delilden çok sert
hareketlere basvuruyorlardi. Güçleri arttikça, iyiligi emretme ve
kötülükten sakindirma için insanlara baski yapiyorlardi. Hanbelîlerin
bu gibi davranislari yüzünden insanlar bu mezhepten ürkmüslerdir. Bu
sebeple Hanbelî mezhebi fazla taraftar bulamamistir (Ebû Zehra, a.g.e;
s. 505, 506).


Hamdi DÖNDÜREN
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.webyardim.org
 
Ahmed b. Hanbel
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ahmed Arif Dinle

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
XBOXCAFE OYUNCU TOPLULUĞU PLATFORMU( www.xboxcafe.com.tr ) 2008 - 2022 :: www.webyardim.org Forumu :: WEBYARDİM FORUMU İCİN TİKLAYİN :: Dini Bölüm :: Hayat-üs Sahabe İslam Alimleri-
Buraya geçin: