XBOXCAFE OYUNCU TOPLULUĞU PLATFORMU( www.xboxcafe.com.tr ) 2008 - 2022
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

XBOXCAFE OYUNCU TOPLULUĞU PLATFORMU( www.xboxcafe.com.tr ) 2008 - 2022

Hoşgeldiniz!, Misafir
6126 Gündür yayındayız Toplam Mesajınız: 16777215
 
AnasayfaXboxcafeAramaLatest imagesHtml Deneme AlanıKayıt OlGiriş yap
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
En son konular
» gamestockcity (instagram)
Finansal Yönetim Icon_minitimetarafından Blackdream Ptsi Kas. 28, 2022 9:01 pm

» İngilizce Öğreniyorum Ders 5 (Bahar Şahin)
Finansal Yönetim Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:22 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 4 (Bahar Şahin)
Finansal Yönetim Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:20 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 3 (Bahar Şahin)
Finansal Yönetim Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:17 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 2 (Bahar Şahin)
Finansal Yönetim Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:14 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 1 (Bahar Şahin)
Finansal Yönetim Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:12 am

» P1-P2 Kardeşlik Hesabi Anlatim
Finansal Yönetim Icon_minitimetarafından Blackdream Paz Kas. 20, 2022 12:28 pm

» Oyuncu isimleri paylaşım alani
Finansal Yönetim Icon_minitimetarafından Blackdream Paz Kas. 20, 2022 11:58 am

» PES 2015 SATİLİK VEYA TAKASLİK (100 TL)
Finansal Yönetim Icon_minitimetarafından Blackdream Paz Kas. 20, 2022 11:47 am

» GAMEPASS 3 YILLIK ALMA TAKTİĞİ
Finansal Yönetim Icon_minitimetarafından Blackdream C.tesi Kas. 12, 2022 11:01 pm

Kimler hatta?
Toplam 110 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 110 Misafir :: 1 Arama motorları

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 283 kişi Cuma Kas. 01, 2024 4:43 am tarihinde online oldu.
Veterans FC
Finansal Yönetim Img-2010

 

 Finansal Yönetim

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Blackdream
Yönetici
Yönetici
Blackdream


Erkek
Zodyak : Akrep
Mesaj Sayısı : 56296
Yaş : 36
Nereden : Bursa
İş : Makine Teknikeri
Kayıt tarihi : 24/01/08
Rep Puanı : 28
Rep Puanı : 232054

Finansal Yönetim Empty
MesajKonu: Finansal Yönetim   Finansal Yönetim Icon_minitimeÇarş. Ekim 14, 2009 1:00 pm

Finansal Yönetim ve Fonksiyonları

işletmede finansal yönetimin başlıca karar alanlarının neler olduğunu belirleyebilmek.

• işletmelerin faaliyete geçebilmeleri, faaliyetlerini devam
ettirebilmeleri için çok sayıda varlıklara ihtiyaçları vardır.
işletmeye gerekli olan varlıkların sağlanması, bu varlıklar için
gerekli fon ihtiyacının belirlenerek bu ihtiyacın en iyi şekilde nasıl
finanse edileceğinin belirlenmesi ve elde edilen kârların ne şekilde
dağıtılacağına ilişkin kararların alması finansal yönetimin temel
sorumluluk alanlarıdır. Finansal kararlarda öncelikli amacın ne
olduğunu açıklayabilmek.

• Ticari işletmelerde gerek finansmanla gerekse yatırımlarla ilgili
olsun tüm finansal kararlarda öncelikli amaç, işletmenin değerini
maksimize etmek olmaktadır. Kâr maksimizasyonuna göre en önemli
üstünlüğü zaman ve risk boyutunu dikkate almasıdır.Finansal yönetiminde
yaşanan gelişmelerle bunların etkilerini betimleyebilmek.

• Bir zamanlar finansal kayıtların tutulması, raporların hazırlanması,
işletmenin nakit durumunun yönetilmesi gibi işleri kapsamaktayken, son
yıllarda finans yöneticilerinin görevleri, bu sayılanların çok ötesine
geçmiştir.

• 1930 öncesi finans yönetiminde, esas olarak finanslama ya da
bilançonun pasif tarafında yer alan borçlanmalar ve öz sermaye üzerinde
yoğunlaşılmıştır.

• 1940 ve 1950 ’li yıllarda finansal yönetimde kantitatif yöntemlere
yer verilmiştir. ilk defa, finansal yönetimde, fonların kullanımı,
diğer bir ifade ile bilançonun aktif tarafıyla da ilgilenilmiştir.

• 1960’lı yıllarda sabit aktişerle, stoklar, alacaklar ve nakit gibi
döner aktişerin dağılımında optimizasyon ve istatiksel tekniklerin
kullanıldığı matematiksel modeller uygulanmaya başlanmıştır.

• 1980’li yıllardaki gelişmeler, finansal kararlar almada bilgisayarlı
uygulamalara gittikçe artan bir önemin verilmesi yönündedir. Ayrıca bu
yıllarda finans yöneticileri, sık sık yükselen faiz oranları karşısında
varlıkların yönetiminde de daha atak davranmaktadırlar.

• Özellikle 1980’lerden sonra gelişmelerin hızı artmıştır. ilk dikkati
çeken eğilim, sermayenin dolaşım hızının olağanüstü artmasıdır.
Sermayenin uluslararasılaşması yeni bir olgu değildir. Ancak; dünya
ekonomisinin merkez ülkelerinden çevre ülkelere yapılan doğrudan
sermaye yatırımlarında ve daha çok da portföy yatırımlarında çok büyük
sıçramalar yaşanmıştır.

• Dünya ekonomisinde yaşanan, yukarıda sayılan ve benzeri değişimler
nedeniyle finans yöneticisinin işlevleri de büyük ölçüde nitelik
değiştirmiştir. Karar alma, değişimin hızından dolayı daha çok
zorlaşmış, daha riskli hale gelmiştir. Bu nedenle daha kapsamlı karar
alma modelleri kullanma gereği ortaya çıkmıştır. Zamanın önemi büyük
olduğu için, verilerin hızla alınarak kullanılabilmesinde bilgi işlem
teknikleri yaygın bir biçimde kullanılmaya başlanmıştır. Değişimin
yüksek olması belirsizlik ve risk ortamı yaratmıştır. Diğer taraftan
piyasaların entegre olması nedeniyle piyasalar arasında etkileşim
artmıştır. Dolayısıyla finansal yönetimde yeni finansal araçların ve
yeni risk yönetim tekniklerinin kullanılması kaçınılmaz
olmuştur.Finansal yönetimle yakın ilişkisi olan diğer disiplinleri
saptayabilmek.

• Muhasebe: Finans yöneticisi karar vermede sık sık muhasebe
verilerinden faydalanır. Genellikle muhasebeciler, geleceği öngörmede
ve geçmişi değerlendirmede yönetime yardımcı olacak verileri ve
finansal raporları hazırlamakla sorumludurlar.

• iktisat: Tipik olarak bir işletme, ekonominin genel durumuyla çok
yakından ilgili olup, yatırım için para ve sermaye piyasasına
bağımlıdır. Dolayısıyla finans yöneticisi; kredinin elde edilebilirliği
ve fonların maliyetine, parasal politikaların nasıl etkileyebileceğini
anlamak ve bilmek durumundadır. Aynı zamanda finans yöneticisi, mali
politikalarda ve mali politikaların ekonomiye etkileri konusunda da
uzmanlaşmış olmalıdır.

• Pazarlama, Üretim ve Kantitatif Yöntemler: Finansal yönetim ile onu
ikinci derecede fonksiyon gören disiplinler pazarlama, üretim ve
kantitatif yöntemlerdir. Bu disiplinler, finans yöneticisinin günlük
kararlarıyla dolaylı olarak ilgilidir. işletmelerin yasal türlerinin
finansal yönetim açısından taşıdığı özellikleri açıklayabilmek.

• işletmelerin finansal yönetimle ilgili kararlarında yasal yapı
arasında önemli ilişki vardır. Sermayenin sağlanması, kârın dağıtımı,
vergi tahakkuku, sermaye arttırımı, borçlanma miktarı, alacaklılara
karşı sorumluluk gibi çeşitli açılardan bireysel işletme, şahıs
ortaklıkları ve sermaye ortaklıkları arasında önemli farklılıklar
bulunmaktadır
Paranın Zaman Değeri



Paranın zaman değerini açıklayabilmek.

• ister yatırımlarla isterse finansmanla olsun tüm finansal kararlarda
rasyonelliği yakalayabilmek, doğru karar verebilmek için paranın zaman
değeriyle ilgili hesaplamaları bilmek gerekir. Yatırım ya da
finansmanla ilgili farklı seçeneklerde farklı zaman noktalarında farklı
miktarlarda para giriş-çıkışları söz konusu olmaktadır. Paranın zaman
değeriyle ilgili hesaplamalarını bilmeksizin bu seçenekleri
karşılaştırarak doğru kararların verilmesi mümkün değildir. Araya
zamanın girmesi bugünkü parayı, diğerine göre değerli kılmaktadır.
Çünkü parayı sunan açısından o günkü kullanım hakkından vazgeçmenin bir
getirisi olmalıdır. Değilse bu hakkını ertelemesi beklenemez. Parayı
talep eden açısından da; sonraki zamanda tüketebileceği parayı bugünden
tüketebilme hakkını elde etmenin bir bedeli olmalı dır. işte bu bedel,
paranın zaman değerinden doğmakta ve “faiz” olarak adlandırılmaktadır.

Basit faiz hesaplama yöntemiyle faiz maliyetini hesaplayabilmek.

• Faiz hesaplamalarında basit ya da bileşik faiz yöntemi
kullanılabilir. Genellikle bir yıla kadar süreli finansal işlemlerde
basit faiz, uzun vadeli (Bir yıldan daha uzun) işlemlerde bileşik faiz
kullanılmaktadır. Ancak günümüzde kısa vade ya da uzun vade anlayışının
ülkelere, piyasanın özelliklerine göre değişmesi ve faizlerin gittikçe
yükselmesi nedeniylekısa vadeli işlemlerde de bileşik faiz uygulaması
yaygınlık kazanmıştır.

• Basit faizde faiz tutarı, her devre değişmeyen ana para üzerinden
hesaplanır. Faiz, işleme konu olan para miktarına, faiz oranına ve
süreye bağlı olarak değişir. iskontolama işlemlerinin hangi durumlarda
söz konusu olduğunu ve iskonto hesaplarını yapabilmek.

• iskontonun kelime anlamı indirim demektir. Bu ünitede iskonto
kavramıyla, özellikle işletmeler arasında yapılan vadeli alışverişlerde
karşılaşılmaktadır. Kredili alışverişlerde belirli bir tarihte, belirli
miktardaki bir paranın ödeneceğini gösteren bir belge düzenlenir

ki bu belgeye “ticari senet” ya da “bono” denir. Senedi elinde
bulunduran, senedin vade tarihinde senet bedelini alabileceği gibi vade
öncesinde senedi bir finansal kuruma iskonto ettirebilir.

• iskonto tutarı, senedin peşin değeri ya da vadeli değeri üzerinden
hesaplanabilmektedir. iskonto tutarı senedin peşin değeri üzerinden
hesaplanıyorsa buna iç iskonto yöntemi, vadeli değeri üzerinden
hesaplanıyorsa dış iskonto yöntemi denir.

Bileşik faizin basit faize göre farklılıklarını saptayabilmek ve bileşik faiz hesaplamalarını yapabilmek.

• Bileşik faizde faiz, basit faizde olduğu gibi yalnızca anapara
(başlangıç sermayesi) üzerinden hesaplanmaz; her devre kazanılan faiz
ana paraya ilave edilerek her devre değişen sermayeler üzerinden faiz
hesaplanır. Bu durumda da faizin de faizi hesaplanmaktadır. Her devre
bir evvelki devrenin faizi kadar artan anaparalar üzerinden faiz
hesaplandığından bileşik faizin faiz kazancı daha büyük olmaktadır.
Basit faizle bileşik faiz arasındaki farklılık, faiz oranları
yükseldikçe devre sayısı arttıkça büyük boyutlara ulaşmaktadır.

Eşit taksitli ödemelerin (anüite) bugünkü ya da gelecekteki değerlerini hesaplayabilmek.

• Belirli bir zaman süreci içerisinde, eşit aralıklarla verilen ya da
alınan eşit ödemeler dizisi anüite olarak adlandırılır. Anüitelerde;
ödemelerin ve ödeme aralıklarının eşit olması yanında vade boyunca faiz
de değişmemektedir.

• Anüiteler, ödemelerin başlama noktasına göre, devre başı ve devre
sonu olarak gruplandırılır. Bazı anüitelerde periyodik ödemeler
devrenin başında yapılırken - kira ödemeleri gibi- bazı ödemelerde
devre sonunda -kredi taksitlerindeki gibi- yapılır. Ödemeleri her devre
sonunda yapılan anüitelere normal anüite denilir. Az sayıda taksitten
oluşan anüitelerde gelecekteki toplam değer ya da bugünkü değer her bir
taksit için ayrı ayrı hesaplama yapılarak bulunabilir. Ancak çok
taksitli ödemelerde bu şekilde hesaplama zaman alıcıdır. Geometrik dizi
özelliğinden faydalanarak geliştirilmiş formüller yardımıyla bu tür
hesaplamalar kolaylıkla yapılabilmektedir.

Enflasyon, nominal ve reel faiz arasındaki ilişkiyi saptayabilecek ve
nominal faizin enflasyondan arındırılmasını açıklayabilmek.

• Enflasyon, zaman içinde mal ve hizmet fiyatlarının ortalama düzeyinin
yükselmesidir. Paranın ya da kredinin fiyatı olan faizin de enşasyondan
etkilenmesi kaçınılmazdır. Enflasyonist ortamlarda fon arz edenlerin
nominal faizden daha çok reel getiriyi bilmeleri gereklidir. Reel
getiri oranı, para arz edenin satın alma gücündeki artışı gösterir.
Satın alma gücünde bir artış yoksa reel getiri elde edilmemiş demektir.
Nominal faiz; işleme konu olan ya da finansal varlığın üzerinde yazılı
faiz oranını ifade eder. Reel getiri; Eflasyondan arındırılmış getiriyi
ifade eder.

• Ekonomist Irving Fisher nominal faiz, reel faiz ve enflasyon oranı arasındaki ilişkiyi şu şekilde ortaya koymaktadır:

1 + Reel Faiz Oranı = 1 + Nominal Faiz Oranı

1 + Enflasyon Oranı


Finansal Analiz



Finansal analizin önemini ve finansal analizden kimlerin faydalandığını açıklayabilmek.

• Finansal analiz hem mikro açıdan hem de makro açıdan yapılması
gerekli denetim, kontrol ve planlama aracıdır. Mikro açıdan
işletmelerin finansal analizinin yapılması işletmenin faaliyet
sonuçlarının değerlendirilmesi, planlar yapılabilmesi için gerekli
iken, makro açıdan da işletmelerin analiz edilmesi, kaynakların doğru
alanlara yönlendirilmesi, kalkınmanın hızlandırılması, kamu
gelirlerinin belirlenmesi açılarından önemlidir.

• işletmelerin faaliyet sonuçları bir çok kesimi ilgilendirir. işletme
yöneticileri; işletmenin performansını ölçmek, geleceğe yönelik planlar
yapabilmek için, devlet; alacağı vergiyi belirlemek ve kamuoyunu
korumak, ortaklar; koydukları sermayenin getirisini hesap edebilmek,
yatırımcılar; yatırım yapacakları işletmelerin durumunu görebilmek için
işletmelerin faaliyet sonuçları hakkında bilgi sahibi olmak isterler.
Tüm bu kesimlerin isteklerinin karşılanabilmesi için, işletmelerin
yayınladığı finansal tablolardan hareket edilerek finansal analiz yapma
gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

Finansal analizde kullanılan tabloları sıralayabilmek.

• Finansal analiz yapılırken, işletmeyle ilgili tüm veri ve bilgilerden
yararlanılmaktadır. Ancak en çok kullanılan iki finansal tablo bilanço
ve gelir tablosudur. Bilanço, belli bir tarihte işletmenin sahip olduğu
varlıkların neler olduğunu ve bunların hangi kaynaklardan sağlandığını
gösteren tablodur. Gelir tablosu ise, işletmenin belli bir döneminde
elde ettiği tüm gelirler ve aynı dönemde katlandığı bütün maliyet ve
giderleri ve bunların sonucunda işletmenin elde ettiği kâr ya da zararı
gösteren tablodur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.xboxcafe.com.tr
Blackdream
Yönetici
Yönetici
Blackdream


Erkek
Zodyak : Akrep
Mesaj Sayısı : 56296
Yaş : 36
Nereden : Bursa
İş : Makine Teknikeri
Kayıt tarihi : 24/01/08
Rep Puanı : 28
Rep Puanı : 232054

Finansal Yönetim Empty
MesajKonu: Geri: Finansal Yönetim   Finansal Yönetim Icon_minitimeÇarş. Ekim 14, 2009 1:00 pm

Finansal analiz türlerini sıralayabilmek.

• Finansal analiz, bir takım teknikler kullanılarak yapılır. Bunların
belli başlıları oran analizi, karşılaştırmalı tablolar analizi, yüzde
yöntemi ile analiz ve trend analizidir.

Oran analizinde hangi oranların kullanıldığını ve analizin nasıl yapıldığını açıklayabilmek.

• Oran analizi, bilanço ve gelir tablosu kalemlerinin birbirine
bölünmesi ile bulunan oranlarla yapılır. işletmenin kısa vadeli borç
ödeme gücünü ölçen oranlara, likidite oranları; varlıkların
kaynaklarını gösteren oranlara, finansal yapı ile ilgili oranlar;
varlıkların ne ölçüde etkin kullanıldığını tespit etmeye yarayan
oranlara, faaliyet oranları; satışlar,aktişer ve öz sermaye üzerinden
işletmenin kârlılığını ölçen oranlara, kârlılık oranları denir.

Karşılaştırmalı tablolar analizinin temel prensiplerini açıklayabilmek.

• Karşılaştırmalı tablolar analizi dinamik bir analizdir. işletme
faaliyetlerinin, varlık ve kaynaklarının belirli bir dönemdeki
değişimlerini ve bu değişimlerin işletmenin mâli yapısına etkisinin
ölçülmesi, karşılaştırmalı tablolar analizi ile yapılır.

Yüzde yöntemi ile analizin nasıl yapıldığını açıklamak.

• Yüzde yöntemi ile analiz ile finansal tablolarda bulunan bir kalemin
toplam veya grup içindeki oransal büyüklüğü incelenir. Bu yönteme göre
düzenlenmiş finansal tablolar analiz edilebileceği gibi birden fazla
dönemin finansal tabloları da analiz edilebilir. Bu nedenle dikey
yüzdeler hem statik hem de dinamik bir analiz yöntemi niteliği taşır.

Trend analizinde yapılan işlemleri sıralayabilmek.

• Finansal tabloların analizinde kullanılan tekniklerden biri de trend
analizidir. Trend analizi ile işletmenin gösterdiği gelişmeler yıllar
itibariyle görülür. Bu yöntemde, birbirini izleyen dönemlere ait
kalemlerin temel alınan finansal tablo kalemlerine göre gösterdiği
artış veya azalışlar yüzde olarak hesaplanır.

Başabaş ve Kaldıraç Analizleri



işletmelerde başabaş analizinin önemini ve başa baş analizinin işletme yönetimlerine sağlayacağı faydaları saptayabilmek.

• Başabaş analizi çeşitli üretim düzeylerinde kârla giderler arasındaki ilişkiyi analiz eden bir araçtır.

• Başabaş analiz tekniği, işletme giderlerinin sabit ve değişken olarak
ayrımının yapıldığı kısa dönemli bir tekniktir. Başabaş analizi, kâr
hedeflerine ulaşmada gerekli iş hacminin belirlenmesi; çeşitli üretim
düzeylerinde birim maliyetlerin ve en az satış fiyatının belirlenmesi;
değişken giderler, sabit giderler ve/veya birim satış fiyatındaki
değişikliklerin,işletmenin kâra geçiş noktası ve toplam kârına
olabilecek etkilerini incelemek, en kârlı mamul türlerinin seçilmesi ve
üretim bileşiminin buna göre düzenlenmesi; yeni yapılacak yatırımlarda,
risk derecesini veya emniyet marjını dikkate alarak, asgari üretim
kapasitesinin ne olması gerektiğinin belirlenmesi; işletmenin üretim
kapasitesini artırması halinde, bu tür bir büyümeyi haklı gösterecek
satış hacminin belirlenmesi; işletmenin izleyeceği üretim, fiyat,
yatırım politikaları konusunda yönetimin alacağı kararlara yardımcı
olması; faaliyetlerin kontrol edilmesi; işletmenin izlediği
politikaların ve işletme yönetiminin değerlendirilmesi şeklinde
sayılabilecek yararlar sağlar.

işletme giderlerini açıklayabilmek ve türlerini sıralayabilmek.

• Başabaş analizinin dayandığı varsayımların en önemlilerinden biri
işletme giderlerinin sabit ve değişken (değişir) gider olarak iki
grupta toplanmasıdır. Bu ayrıma göre işletmelerde sabit giderler,
belirli bir dönem içinde üretim hacmine bağlı olarak değişiklik
göstermeyen giderlerdir. İşletmelerdeki değişken giderler ise, bir
dönem içinde iş hacmine bağlı olarak değişiklik gösteren giderlerdir.

Başabaş analizini yapabilecek hesaplama tekniklerini sıralayabilmek.

• Başabaş analizinin varsayımları altında işletmelerin başabaş noktası;
grafik, deneme yanılma ve/veya matematiksel yolla hesaplanabilir.
işletmenin başa baş noktası matematiksel yöntem kullanılarak hem
üretim/satış hacmi (adet) olarak hem de tutar olarak hesaplanabilir.

işletmelerin kârlı çalışırken üretim hacimlerinde meydana gelecek
değişikliklerden kârlarının nasıl etkileneceğini betimleyebilmek.

• Giderlerin hangi oranda değişken gider, hangi oranda sabit gider
olduğunu açıklayan kavram “faaliyet (çalışma) kaldıracı”dır. Toplam
yabancı kaynakların öz kaynaklar veya toplam kaynaklar üzerindeki
etkisini açıklayan kavram ise “finansal kaldıraç”tır. Faaliyet
(çalışma) kaldıracı bir bakıma işletme faaliyetlerinde sabit
varlıkların kullanılma derecesidir. Faaliyet kaldıracı, sabit giderler
ile değişir giderler arasında ilişki kurarak sabit giderlerin nereye
kadar kabul edilebileceğini araştıran bir analiz tekniğidir. işletme
satışlarındaki küçük bir değişiklik, işletme kârında ciddi
büyüklüklerde değişmelere neden

oluyor ise bu durumda “kaldıraç etkisi” adı verilen etkinin yüksek olduğundan söz edilir.

işletmenin kârındaki değişikliklerin hisse başına kâra etkisini açıklayabilmek.

• işletmenin finansal kaldıraç derecesi, hisse başına kârdaki yüzde
değişikliğin faaliyet kârındaki (FVÖK) değişikliğe bölünmesiyle
bulunabilir. İşletmelerde faaliyet kaldıracı ile finansal kaldıracın
birlikte olabilecek etkisi “birleşik kaldıraç derecesi” adını almakta
ve faaliyet (çalışma) kaldıracı ile finansal kaldıracın çarpımına eşit
olmaktadır.

Finansal Planlama ve Kontrol



Finansal planlama kavramını açıklayabilmek.

• Finansal planlama, işletmelerde gelecekte gereksinim duyulacak
fonların belirlenmesiyle, bu fonların nereden ve ne zaman
sağlanabileceği konusunda yapılan faaliyetlerdir. Finansal planlama
işletmenin tahmin edilen fon ihtiyaçlarının karşılanması için uygun
olarak hazırlanan düzenlemelerin tümüdür ve bu planlama ile gelecekteki
finansman ve tedarik programları belirlenir. Bu programların
gerçekleşip gerçekleşmedikleri ise finansal kontrol aracılığıyla
saptanır.

• Finansal planlamanın temel amacı; işletme için optimal bir likidite
durumunun sağlanarak faaliyetlerin devam ettirilmesidir. Diğer bir
deyişle işletmenin yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için nakit
akışlarında düzenlemeler yapılarak fonların etkin bir şekilde
yönetimini sağlamaktır.

işletmelerde finansal planlama sürecini sıralayabilmek.

• Finansal planlama süreci, tüm işletme faaliyetlerinin yerine
getirilmesiyle ortaya çıkacak olan gelir ve giderlerin önceden tahmini
ile başlar. Finansal tahminlerin hazırlanmış olmasıyla finansal
planlamanın sonucu da açık bir biçimde ortaya konulmuş olur.Finansal
planlamanın ikinci aşamasında, finansal yönden alternatif olan planın
uygulanması gelir. Bunun için finansal tahminlerle ortaya konulan
sorunun çözümlenebilmesi için, söz konusu seçim olanaklarının
saptanması gereklidir. Buna ek olarak her bir seçeneğin gerçekleşmesi
durumunda, ortaya çıkması beklenen ve seçime tâbi tutulacak farklı
olanakların da analizi gereklidir. Ancak çeşitli seçim olanaklarının
analizinden sonra, optimal seçenekler belirlenebilecektir. Optimal
seçeneklerin saptanmasından sonra, finansal planlama sürecinde karar
verme aşamasına gelinir.

Planlama ve bütçeleme ilkelerini belirleyebilmek.

• Modern yönetim anlayışının bir parçası olan planlama ve bütçeleme
faaliyetlerinin belirli bir anlam ve faydayı işletme yönetimine
sağlayabilmesi her şeyden önce plan ve bütçelerin belirli kurallar ve
ilkeler çerçevesinde hazırlanmasını gerektirir. Bu ilkeler; bütünlük
ilkesi, birlik ilkesi, şeffaflık ilkesi, kesinlik ilkesi, uzmanlaşma
ilkesi, dönemsellik ilkesi ve iktisadilik ilkesi şeklinde sayılabilir.

işletmelerde uzun süreli finansman ihtiyacının nasıl saptandığını açıklayabilmek.

• Genellikle işletmeler, uzun dönemli planlama faaliyetlerinde proforma
(tahmini) finansal tablolardan faydalanırlar. Proforma tablolar
yardımıyla işletmelerin gelecekte gereksinim duyacakları fonların
önceden görülmesi sağlanır. Proforma tabloların hazırlanmasında en çok
kullanılan yöntemler ise; satışların yüzdesi yöntemi, regresyon yöntemi
ve oranlardır. işletmeyle ilgili geçmiş dönemlere ilişkin sahip
olunabilecek verilerin durumuna göre bu yöntemlerden faydalanılarak
proforma tablolar hazırlanabilir.

işletmelerde kısa süreli finansman ihtiyacının nasıl saptandığını açıklayabilmek.

• işletmelerin kısa vadeli fon ihtiyacının ya da fazlalığının önceden saptanabilmesinde bütçelerden faydalanılır.

• Nakit bütçesinin düzenlenmesinde ilk yapılması gereken bütçenin
kapsayacağı süre ve süre içindeki zaman dilimlerinin belirlenmesidir.
Nakit bütçesi altı aylık, üç aylık, aylık olarak, hatta günümüzde
bilgisayarların artan kullanımı nedeniyle daha kısa süreler için nakit
bütçeleri hazırlanabilmektedir. Bu süreler belirlendikten sonra
içindeki dilimler ay ya

da hafta olarak belirlenir. Daha sonra işletmenin en önemli nakit
kaynağını oluşturan satışların tahminine sıra gelir. Satış tahminleri
ve satış politikasına bağlı olarak ilgili bütçe dönemindeki nakit
girişleri belirlenir.

• işletmelerin belirlenen nakit girişlerine paralel olarak nakit
çıkışları tahmin edilir.Temel nakit çıkışları ham madde alımları,
işçilik giderleri, borçların geri ödemeleri, maaş ve ücret ödemeleri
oluşturur.

• Nakit bütçesinin düzenlenmesindeki diğer bir aşama, işletmenin
çalışması ile doğrudan ilişkili olmayan ve nakit girişi sağlayan ve
nakit çıkışı gerektiren etmenleri belirlemektir.

Esas faaliyetlerle diğer faaliyetlerden nakit giriş ve çıkışları
dikkate alınarak işletmenin ilgili dönemde nakit durumu ortaya konulur.

işletmelerde bütçelemenin yararları ve sakıncalarını belirleyebilmek.

işletmeyi başarıya ulaştıracak bilimsel nitelikteki araçlardan biri olan bütçelemenin işletmeye sağlayacağı yararlar şunlardır:

• Tutarlı düşünmeyi, planlamayı; önemli kararlara varmadan önce ilgili tüm faktörlerin dikkate alınmasını sağlar.

• işletme yöneticileri geleceği düşünme ve tahmin etme yeteneği kazanır.

• izlenecek işletme politikalarının önceden belirlenmesini gerektirir.

• Faaliyet sonuçlarının değerlendirilmesinde, ölçülmesinde kullanılacak
standartların geliştirilmesini, ortaya konulmasını sağlar.

• Yöneticilerin, rutin işlerden uzaklaşarak planlama için daha fazla zaman ayırmasına imkan sağlar.

• Yöneticilerin, iş hayatındaki gelişmelerin işletmenin faaliyetleri
üzerindeki muhtemel etkilerini önceden görerek tedbir almalarını
sağlar.

• Üretim faktörlerinin işletme yöneticilerince en verimli şekilde kullanılmasına katkıda bulunur

• işletme içinde çeşitli bölümler arasında daha iyi bir koordinasyon kurulmasına imkan sağlar.

• iş programlarının hazırlanmasını ve finansal kurumlardan kredi
alınmasını kolaylaştırır. Bütçelemenin bir çok yararlı yönüne karşılık
bazı sakıncalı yönleri de bulunmaktadır. Bütçelemenin başarısını
sınırlayan başlıca sakıncalı yönler aşağıdaki gibi özetlenebilir.

• Gereken özen gösterilmeden, bir formalitenin yerine getirilmesi anlayışı içinde bütçe

düzenlenmesi.

• Girişimci ya da yöneticilere ait bazı hayallerin bütçe olarak ifade edilmesi.

• Bütçelerin, bilimsel olamayan yöntemler kullanılarak, sağlıklı verilere dayanmadan hazırlanması.

• Bütçelerde belirlenen hedeşerin gerçekleştirilmesine aşırı önem verilerek, temel amaçların ikinci plana itilmesi.

• Bütçelerin, verimsiz harcamaları gizleyici bir araç olarak kullanmak amacıyla hazırlanması.

• Yöneticilerin, bütçelemenin kendilerini başarıya ulaştıracak bir araç
olduğunu gözden kaçırarak, bütçelerin her derde deva olduğuna inanması.

• Bütçelerle ulaşılması olanaksız hedeşer çizilmesi veya hedeşerin saptanmasında çok gevşek davranılması.

• Büyük işletmelerde yöneticilerin, yaratıcılıklarını ve düşüncelerini kısıtlayarak, tutucu stratejilerin gelişmesine yol açması

• Giderlerin denetim altına alınmasına ağırlık verilerek büyüme hedeşerinin arka plana atılması

• Bütçeler hazırlanırken aşırı derecede ayrıntıya girilerek asıl amacın gözden kaçırılması

• Bütçelerde çizilen hedeşerin gerçekleştirilmesine aşırı önem verilerek, işletmenin temel

amaçlarının gözden kaçırılması veya ikinci plana atılması

• Bütçelerin üst yönetim tarafından alt kademe yöneticilerinin üstünde bir baskı aracı olarak kullanılması.

Büyüme ve finansal planlama arasındaki ilişkiyi saptayabilmek.

• Büyüme arzu edilen bir amaç olmakla birlikte, büyümenin uzun süreli
kaynaklarla finanse edilmesi gereği göz ardı edilmemelidir. Diğer
yandan, büyüme ve mevsimlik fon gereksinmesi finansal planlamada
genellikle tahmin edilmektedir. Ancak bazı gelişmelerin önceden tahmin
edilmesi kolay olmamaktadır. Ekonomideki gelişmeler, işletmenin
finansal planlama çabalarını olumsuz etkileyebilmektedir. Ayrıca grev,
üretimdeki aksaklıklar, arz fiyatlarındaki değişmeler, ani yatırım
fırsatları ve teknolojideki gelişmeler gibi olayların önceden başarı
ile tahmin edilmesi de mümkündür. Söz konusu olaylar işletme
varlıklarında beklenmeyen artışlara, karlı lığının ani olarak düşmesine
ya da planlanan düzeyin üstünde bir dış kaynak gereksinmesine yol
açabilir.

Finansal planların uyumlaştırılmasını ve kontrolünün nasıl yapılacağını açıklayabilmek.

• Finansman kaynakları, fon ihtiyacını karşılamasında yetersiz
kalıyorsa ya da planlama döneminde gerekli likidite sağlanamıyorsa,
finansal planlamada dengenin sağlanması için uyum önlemlerine
başvurulur. Entegre edilmiş finansal planlamada uyum önlemleri
sayesinde düşük bir likidite bakiyesinin yanı sıra, öngörülen uygun bir
kârlılık hedefine de ulaşılır. Uyum önlemleri hem finansal alanda ve
hem de üretim alanında uygulanabilir. Ayrıca ödeme ve sevkiyat
koşullarındaki değişmeler de finansal planlamanın dengesini
etkileyebilir.

Finansal Planlama ve Kontrol
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.xboxcafe.com.tr
Blackdream
Yönetici
Yönetici
Blackdream


Erkek
Zodyak : Akrep
Mesaj Sayısı : 56296
Yaş : 36
Nereden : Bursa
İş : Makine Teknikeri
Kayıt tarihi : 24/01/08
Rep Puanı : 28
Rep Puanı : 232054

Finansal Yönetim Empty
MesajKonu: Geri: Finansal Yönetim   Finansal Yönetim Icon_minitimeÇarş. Ekim 14, 2009 1:00 pm

Finansal planlama kavramını açıklayabilmek.

• Finansal planlama, işletmelerde gelecekte gereksinim duyulacak
fonların belirlenmesiyle, bu fonların nereden ve ne zaman
sağlanabileceği konusunda yapılan faaliyetlerdir. Finansal planlama
işletmenin tahmin edilen fon ihtiyaçlarının karşılanması için uygun
olarak hazırlanan düzenlemelerin tümüdür ve bu planlama ile gelecekteki
finansman ve tedarik programları belirlenir. Bu programların
gerçekleşip gerçekleşmedikleri ise finansal kontrol aracılığıyla
saptanır.

• Finansal planlamanın temel amacı; işletme için optimal bir likidite
durumunun sağlanarak faaliyetlerin devam ettirilmesidir. Diğer bir
deyişle işletmenin yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için nakit
akışlarında düzenlemeler yapılarak fonların etkin bir şekilde
yönetimini sağlamaktır.

işletmelerde finansal planlama sürecini sıralayabilmek.

• Finansal planlama süreci, tüm işletme faaliyetlerinin yerine
getirilmesiyle ortaya çıkacak olan gelir ve giderlerin önceden tahmini
ile başlar. Finansal tahminlerin hazırlanmış olmasıyla finansal
planlamanın sonucu da açık bir biçimde ortaya konulmuş olur.Finansal
planlamanın ikinci aşamasında, finansal yönden alternatif olan planın
uygulanması gelir. Bunun için finansal tahminlerle ortaya konulan
sorunun çözümlenebilmesi için, söz konusu seçim olanaklarının
saptanması gereklidir. Buna ek olarak her bir seçeneğin gerçekleşmesi
durumunda, ortaya çıkması beklenen ve seçime tâbi tutulacak farklı
olanakların da analizi gereklidir. Ancak çeşitli seçim olanaklarının
analizinden sonra, optimal seçenekler belirlenebilecektir. Optimal
seçeneklerin saptanmasından sonra, finansal planlama sürecinde karar
verme aşamasına gelinir.

Planlama ve bütçeleme ilkelerini belirleyebilmek.

• Modern yönetim anlayışının bir parçası olan planlama ve bütçeleme
faaliyetlerinin belirli bir anlam ve faydayı işletme yönetimine
sağlayabilmesi her şeyden önce plan ve bütçelerin belirli kurallar ve
ilkeler çerçevesinde hazırlanmasını gerektirir. Bu ilkeler; bütünlük
ilkesi, birlik ilkesi, şeffaflık ilkesi, kesinlik ilkesi, uzmanlaşma
ilkesi, dönemsellik ilkesi ve iktisadilik ilkesi şeklinde sayılabilir.

işletmelerde uzun süreli finansman ihtiyacının nasıl saptandığını açıklayabilmek.

• Genellikle işletmeler, uzun dönemli planlama faaliyetlerinde proforma
(tahmini) finansal tablolardan faydalanırlar. Proforma tablolar
yardımıyla işletmelerin gelecekte gereksinim duyacakları fonların
önceden görülmesi sağlanır. Proforma tabloların hazırlanmasında en çok
kullanılan yöntemler ise; satışların yüzdesi yöntemi, regresyon yöntemi
ve oranlardır. işletmeyle ilgili geçmiş dönemlere ilişkin sahip
olunabilecek verilerin durumuna göre bu yöntemlerden faydalanılarak
proforma tablolar hazırlanabilir.

işletmelerde kısa süreli finansman ihtiyacının nasıl saptandığını açıklayabilmek.

• işletmelerin kısa vadeli fon ihtiyacının ya da fazlalığının önceden saptanabilmesinde bütçelerden faydalanılır.

• Nakit bütçesinin düzenlenmesinde ilk yapılması gereken bütçenin
kapsayacağı süre ve süre içindeki zaman dilimlerinin belirlenmesidir.
Nakit bütçesi altı aylık, üç aylık, aylık olarak, hatta günümüzde
bilgisayarların artan kullanımı nedeniyle daha kısa süreler için nakit
bütçeleri hazırlanabilmektedir. Bu süreler belirlendikten sonra
içindeki dilimler ay ya

da hafta olarak belirlenir. Daha sonra işletmenin en önemli nakit
kaynağını oluşturan satışların tahminine sıra gelir. Satış tahminleri
ve satış politikasına bağlı olarak ilgili bütçe dönemindeki nakit
girişleri belirlenir.

• işletmelerin belirlenen nakit girişlerine paralel olarak nakit
çıkışları tahmin edilir.Temel nakit çıkışları ham madde alımları,
işçilik giderleri, borçların geri ödemeleri, maaş ve ücret ödemeleri
oluşturur.

• Nakit bütçesinin düzenlenmesindeki diğer bir aşama, işletmenin
çalışması ile doğrudan ilişkili olmayan ve nakit girişi sağlayan ve
nakit çıkışı gerektiren etmenleri belirlemektir.

Esas faaliyetlerle diğer faaliyetlerden nakit giriş ve çıkışları
dikkate alınarak işletmenin ilgili dönemde nakit durumu ortaya konulur.

işletmelerde bütçelemenin yararları ve sakıncalarını belirleyebilmek.

işletmeyi başarıya ulaştıracak bilimsel nitelikteki araçlardan biri olan bütçelemenin işletmeye sağlayacağı yararlar şunlardır:

• Tutarlı düşünmeyi, planlamayı; önemli kararlara varmadan önce ilgili tüm faktörlerin dikkate alınmasını sağlar.

• işletme yöneticileri geleceği düşünme ve tahmin etme yeteneği kazanır.

• izlenecek işletme politikalarının önceden belirlenmesini gerektirir.

• Faaliyet sonuçlarının değerlendirilmesinde, ölçülmesinde kullanılacak
standartların geliştirilmesini, ortaya konulmasını sağlar.

• Yöneticilerin, rutin işlerden uzaklaşarak planlama için daha fazla zaman ayırmasına imkan sağlar.

• Yöneticilerin, iş hayatındaki gelişmelerin işletmenin faaliyetleri
üzerindeki muhtemel etkilerini önceden görerek tedbir almalarını
sağlar.

• Üretim faktörlerinin işletme yöneticilerince en verimli şekilde kullanılmasına katkıda bulunur

• işletme içinde çeşitli bölümler arasında daha iyi bir koordinasyon kurulmasına imkan sağlar.

• iş programlarının hazırlanmasını ve finansal kurumlardan kredi
alınmasını kolaylaştırır. Bütçelemenin bir çok yararlı yönüne karşılık
bazı sakıncalı yönleri de bulunmaktadır. Bütçelemenin başarısını
sınırlayan başlıca sakıncalı yönler aşağıdaki gibi özetlenebilir.

• Gereken özen gösterilmeden, bir formalitenin yerine getirilmesi anlayışı içinde bütçe

düzenlenmesi.

• Girişimci ya da yöneticilere ait bazı hayallerin bütçe olarak ifade edilmesi.

• Bütçelerin, bilimsel olamayan yöntemler kullanılarak, sağlıklı verilere dayanmadan hazırlanması.

• Bütçelerde belirlenen hedeşerin gerçekleştirilmesine aşırı önem verilerek, temel amaçların ikinci plana itilmesi.

• Bütçelerin, verimsiz harcamaları gizleyici bir araç olarak kullanmak amacıyla hazırlanması.

• Yöneticilerin, bütçelemenin kendilerini başarıya ulaştıracak bir araç
olduğunu gözden kaçırarak, bütçelerin her derde deva olduğuna inanması.

• Bütçelerle ulaşılması olanaksız hedeşer çizilmesi veya hedeşerin saptanmasında çok gevşek davranılması.

• Büyük işletmelerde yöneticilerin, yaratıcılıklarını ve düşüncelerini kısıtlayarak, tutucu stratejilerin gelişmesine yol açması

• Giderlerin denetim altına alınmasına ağırlık verilerek büyüme hedeşerinin arka plana atılması

• Bütçeler hazırlanırken aşırı derecede ayrıntıya girilerek asıl amacın gözden kaçırılması

• Bütçelerde çizilen hedeşerin gerçekleştirilmesine aşırı önem verilerek, işletmenin temel

amaçlarının gözden kaçırılması veya ikinci plana atılması

• Bütçelerin üst yönetim tarafından alt kademe yöneticilerinin üstünde bir baskı aracı olarak kullanılması.

Büyüme ve finansal planlama arasındaki ilişkiyi saptayabilmek.

• Büyüme arzu edilen bir amaç olmakla birlikte, büyümenin uzun süreli
kaynaklarla finanse edilmesi gereği göz ardı edilmemelidir. Diğer
yandan, büyüme ve mevsimlik fon gereksinmesi finansal planlamada
genellikle tahmin edilmektedir. Ancak bazı gelişmelerin önceden tahmin
edilmesi kolay olmamaktadır. Ekonomideki gelişmeler, işletmenin
finansal planlama çabalarını olumsuz etkileyebilmektedir. Ayrıca grev,
üretimdeki aksaklıklar, arz fiyatlarındaki değişmeler, ani yatırım
fırsatları ve teknolojideki gelişmeler gibi olayların önceden başarı
ile tahmin edilmesi de mümkündür. Söz konusu olaylar işletme
varlıklarında beklenmeyen artışlara, karlı lığının ani olarak düşmesine
ya da planlanan düzeyin üstünde bir dış kaynak gereksinmesine yol
açabilir.

Finansal planların uyumlaştırılmasını ve kontrolünün nasıl yapılacağını açıklayabilmek.

• Finansman kaynakları, fon ihtiyacını karşılamasında yetersiz
kalıyorsa ya da planlama döneminde gerekli likidite sağlanamıyorsa,
finansal planlamada dengenin sağlanması için uyum önlemlerine
başvurulur. Entegre edilmiş finansal planlamada uyum önlemleri
sayesinde düşük bir likidite bakiyesinin yanı sıra, öngörülen uygun bir
kârlılık hedefine de ulaşılır. Uyum önlemleri hem finansal alanda ve
hem de üretim alanında uygulanabilir. Ayrıca ödeme ve sevkiyat
koşullarındaki değişmeler de finansal planlamanın dengesini
etkileyebilir.

Çalışma Sermayesi Yönetimi




Çalışma sermayesini açıklayabilmek ve özelliklerini sıralayabilmek.

• Çalışma sermayesi; bir tesisin faaliyete başlayabilmesi ve işletme
faaliyetlerini sürdürebilmesi için kullanılan, kısa sürede paraya
dönüşme özelliğine sahip varlıklar ve bu amaçla yapılan harcamalar
olarak tanımlanabilir. Çalışma sermayesi unsurları sabit varlıklarla
karşılaştırıldığında bazı açılardan farklılık göstermektedir. Bu
farklılıkları; çalışma sermayesi unsurları bölünebilir özelliğe
sahiptir, kısa vadeli ve likittir, unsurların hareketliliği fazla olup,
unsurlar birbirleri ile ilişkilidir şeklinde sıralamak mümkündür.

Çalışma sermayesinin türlerini sıralayabilmek.

• Çalışma sermayesi; sürekli çalışma sermayesi, değişken işletme
sermayesi ve olağanüstü işletme sermayesi olmak üzere üçe ayrılır.

Çalışma sermayesi döngüsünün nasıl işlediğini açıklayabilmek.

• ihtiyaç duyulan kaynakların elde edilmesiyle başlayıp, bu kaynakların
menkul değerlere, stoklara ve alacaklara yatırılıp, bunların tekrar
nakde dönüştürülmesine kadar geçen sürece çalışma sermayesi döngüsü
denilir.

Çalışma sermayesi yönetiminin önemini saptayabilmek.

• Çalışma sermayesi, işletmenin tam kapasite ile çalışabilmesi,
üretimin kesintisiz devam edebilmesi, iş hacminin genişletilebilmesi,
yükümlülüklerini karşılayamama riskinin azaltılması, kredi
değerliliğinin artırılması, olağanüstü durumlarda mali yönden zor
durumlara düşmenin önlenmesi, faaliyetin kârlı ve verimli bir şekilde
yürütülmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Çalışma sermayesine yatırım politikalarının etkisini betimleyebilmek.

• Üç tür yatırım politikasından bahsedilebilir. Yüksek tutarda çalışma
sermayesiyle çalışılarak, likiditenin yüksek tutulması ihtiyatlı
politika olarak nitelendirilirken, en düşük düzeyde çalışma
sermayesiyle faaliyette bulunulması atılgan (atak) politika olarak
bilinir. ikisinin arasında kalan politikaya ise dengeli yatırım
politikası denilir.

Çalışma sermayesinin finansman şekillerini açıklayabilmek.

• Çalışma sermayesi kısa ya da uzun vadeli borçlarla finanse
edilebilir. Kısa vadeli borçlarla finanse edilmesi durumunda risk
artarken, kârlılık da yükselebilmektedir. Uzun vadeli borçlarla finanse
edilmesi durumunda ise risk azalırken, kârlılığın da düşmesi beklenir.

Çalışma sermayesi ile risk ve kârlılık arasındaki ilişkiyi saptayabilmek.

• Gerek çalışma sermayesine yatırım politikası, gerekse de finansman
politikası işletmenin riskini ve kârlılığını yakından etkilemektedir.
Toplam varlıklar değişmezken daha fazla çalışma sermayesine yatırım,
işletmenin riskini düşürürken, kârlılığını da düşürür. Diğer taraftan
çalışma sermayesinin finansmanında daha fazla kısa vadeli kaynaklara
yönelmek işletmenin riskini arttırırken, finansman maliyetlerinin
düşmesi nedeniyle kârlılığını da arttıracaktır.

Çalışma sermayesinin finansmanında kısa vadeli borçların fayda ve sakıncalarını açıklayabilmek.

• Çalışma sermayesinin finansmanında kısa vadeli borca daha çok yer vermenin üstünlükleri şu şekilde sıralanabilir:

• Daha kolay ve daha kısa sürede sağlanabilir.

• Orta ve uzun vadeli borç faizleriyle karşılaştırıldığında normal koşullarda daha düşük maliyetlidir.

• Sermaye piyasasının gelişmemiş olduğu ülkelerde işletmelerin fon sağlayabileceği en önemli kaynak olmaktadır.

• Kısa vadeli borçlanmalarda, borç verenlerce uzun vadelilerde olduğu
gibi işletmeyi kısıtlayan hükümler pek söz konusu olmamaktadır.

• Kısa vadeli borçlanmalarda esneklik daha fazladır. Faiz oranlarındaki
değişmelerden daha az etkilenme söz konusudur.Sayılan bu üstünlüklerine
karşı kısa vadeli borçlanmaların işletmenin riskini artırdığı gerçeği
gözden kaçmamalıdır. Hem anaparanın hem de faizin aynı yıl içinde
ödenmesi zorunluluğu işletmeleri likidite sıkıntısına sokabilir.

Çalışma sermayesi ihtiyacını belirleyen etmenleri sıralayabilmek.

• Çalışma sermayesi ihtiyacının belirlenmesinde; ortalama stok tutarı,
yıllık satış tutarı, yıllık genel giderler tutarı, satış fiyatı
üzerinden brüt kâr, satıcıların tanıdığı kredi süresi, müşterilere
tanınan kredi süresi gibi faktörler etkili olmaktadır.

Nakit ve Nakit Benzerleri Yönetimi


Nakit ve nakit benzeri varlıkların işletmeler açısından önemi ile nakit
ve nakit benzeri varlıkların neler olduğunu açıklayabilmek.

• işletmeler; ne nakit açığı vererek faaliyetlerinde aksamaların
olmasını ne de fazla nakit tutarak onun getirdiği maliyetlere
katlanılmasını arzu ederler. Faaliyetlerin kesintisiz devamı için ne
miktarda nakit ve benzeri varlıklara sahip olması gerektiği önemli bir
konudur.

• Çalışma sermayesi unsurları içerisinde en likit olanları nakit ve
geçici amaçlarla yatırım yapılmış olan finansal varlıklardır. Hazır
değerler, nakit olarak elde veya bankada bulunan varlıklar ile normal
koşullarda en fazla bir yıl veya işletmenin normal faaliyet dönemi
içerisinde paraya çevrilmesi veya tüketilmesi öngörülen varlık
unsurlarını kapsar.

Nakit yönetiminin işletmelere sağladığı faydalarla, yeterli nakit bulundurmamanın doğuracağı sonuçları açıklayabilmek.

• işletmelerde nakit yönetiminin temel amacı; likidite ile işletmenin
uzun vadeli kârlılığı arasında denge kurmaktı. Birinci amacı
gerçekleştirebilmek için, doğru, kesin ve zamanında yapılmış tahmin ve
raporlama sistemine, nakit toplama ve harcama yöntemlerinin
belirlenmesine ihtiyaç vardır. ikinci amacı gerçekleştirebilmek için
ise, nakit gereksinimini en aza indirmek, paranın nereden ve nasıl
sağlanacağını belirlemek, yatırılan fonlardan riski de göz önüne alarak
en yüksek getiri sağlamak gerekmektedir.

• Fazla nakit değer bulundurmak işletmelere maliyet yüklemekte,
kârlılığını düşürmektedir. Ancak; nakit yetersizliği de işletmeler
açısından sakıncalı sonuçlar doğurmaktadır. Günlük giderlerin
yapılamaması, çalışanların ücretlerinin ödenememesi, çeklerin
karşılıksız çıkması, senetlerin protesto edilmesi, elektrik, su,
telefon faturalarının ödenememesi, bankalara olan borçların vadesinde
ödenememesi ilk akla gelen ve hemen hissedilen olumsuzluklardır.

Nakit benzeri varlıklara yatırımın önemi ve gerekliliğini belirleyebilmek.

• işletmeler zaman zaman nakit akışlarındaki zaman uyumsuzluğundan
dolayı nakit fazlalığı verebilirler. Nakit fazlası verildiğinde bu
fazlalığın kısa vadeli finansal araçlarda değerlendirmesi
küçüksenmeyecek getiri sağlar. Ancak, bu araçlara yatırım yapılırken
dikkat edilmesi, göz önüne alınması gereken bazı faktörler vardır.
Bunla; vade, risk, getiri, likidite ve vergidir.

Alacak ve Stok Yönetimi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.xboxcafe.com.tr
Blackdream
Yönetici
Yönetici
Blackdream


Erkek
Zodyak : Akrep
Mesaj Sayısı : 56296
Yaş : 36
Nereden : Bursa
İş : Makine Teknikeri
Kayıt tarihi : 24/01/08
Rep Puanı : 28
Rep Puanı : 232054

Finansal Yönetim Empty
MesajKonu: Geri: Finansal Yönetim   Finansal Yönetim Icon_minitimeÇarş. Ekim 14, 2009 1:00 pm

işletmelerde alacakların yönetiminde göz önünde bulundurulacak faktörleri belirleyebilmek.

• Alacakların etkin bir şekilde yönetilmesi işletmenin likidite ve
kârlılığını da yakından ilgilendirmektedir. işletmelerde alacakların
düzeyini bir çok faktör belirlemektedir. Birincisi; kredili satışların
toplam satışlara oranıdır. ikincisi ise satışların hacmidir. Alacaklara
yapılacak yatırımın düzeyini belirleyen bir diğer faktör de işletmenin
kredi ve tahsilat politikasıdır.

işletmelerce kredili satış politikaları oluşturulurken dikkate alınması gereken değişkenleri saptayabilmek.

• Kredili satışlar işletmenin toplam satışlarının artmasına yardımcı
olur. Ancak kredili satışlarda esnekliğin yüksek tutulması, problemli
alacakların da artmasına, tahsilatla ilgili maliyetlerin yükselmesine
sebep olur. Bu nedenle finans yöneticileri, kredi politikasını
belirlerken, satışlardaki artışın işletmenin kârlılığına yapacağı katkı
ile getireceği maliyetleri karşılaştırması gerekir.

• Kredili satış politikası oluşturulurken, öncelikle kredili satışlara
ilişkin genel politika oluşturulmalı, daha sonra kredili satış
yapılacak müşterilerde aranılacak nitelikler belirlenmelidir. Kredili
satışların vadesi, erken ödemelerde uygulanacak iskonto kredili satış
politikasının diğer önemli unsurlarını oluşturmaktadır.

işletmelerin ne tür stoklarının olacağı ve stok yönetiminden sağlanabilecek faydaları açıklayabilmek.

• Stok yönetiminin temel amacı; işletmenin kârlılığını artırmak için
tüm stok maliyetlerini minimuma indirecek stok düzeyini belirlemektir.
Genel olarak stoklar hammaddeler, yarı mamüller ve mamüller
başlıklarında sınışandırılabilir. Stok yönetiminin önemi stoklara
yapılan yatırımın büyüklüğüne bağlıdır. Toplam varlıklar içinde
stokların payı işletmeden

işletmeye farklılık gösterir. Dolayısıyla stok yönetiminin ve kontrolünün önemi işletmeden işletmeye değişmektedir.

işletmelerde etkin stok yönetimi için hangi soruların cevaplandırılması gerektiğini betimleyebilmek.

• Etkin bir stok yönetiminde yönetim iki problemi çözmek zorundadır: i) Sipariş Miktarı Problemi, ii) Sipariş Noktası Problemi.

• Sipariş miktarı problemi, stokların beklenen kullanım, taşıma ve
sipariş maliyetlerini de dikkate alarak optimal(en uygun) sipariş
miktarını belirlemeye yöneliktir. Başka bir deyişle, işletmenin
ekonomik sipariş miktarı (ESM) belirlenmeye çalışılır. ESM modeli
toplam stok maliyetlerini minimize edecek sipariş miktarını bulmaya
yönelik çalışmalardır.

• Sipariş noktası problemi ise; stokların sipariş edilmesi ile
işletmeye teslim edilmesine kadar geçecek zamanda beklenmedik, olağan
olmayan stok ihtiyaçları için işletmeler güvenlik (emniyet) stoku
bulundururlar. Emniyet stokunun ne kadar olması gerektiği sipariş
noktası problemini ortaya çıkarır. Bir başka deyişle, stoklar hangi
seviyeye indiğinde sipariş verileceğidir.

işletmelerde stokları değerleme tekniklerini açıklayabilmek.

• işletmelerde stoklar üzerinde alınması gereken finansal kararlardan
birisi de, üretimde kullanılacak olan stokların hangi değerle
değerleneceğidir. Uygulamada işletmelerin niteliğine bağlı olarak
kullanılan değişik stok değerleme teknikleri şunlardır:

• Belirli iş Partilerine Göre Değerleme Yöntemi

• Ortalama Maliyet Yöntemleri

• ilk Giren ilk Çıkar Yöntemi (FIFO)

• Son Giren ilk Çıkar Yöntemi (LIFO)

• Standart Maliyet Yöntemi

• Piyasa Fiyatı Yöntemi

Stok kontrol yöntemlerinin temel amacını ve bu amacın gerçekleştirilmesinde kullanılan teknikleri belirleyebilmek.

• Stok kontrol yöntemlerinin temel amacı; işletmelerin ihtiyaç duyduğu
malzemeleri, ihtiyaç duyulduğu anda, istenilen miktarda ve optimum
sermaye maliyeti ile sağlanmasını gerçekleştirecek stok düzeylerinin
belirlenmesidir. Bu amaçla kullanılan çeşitli teknikler aşağıda
belirtilmiştir :

• Gözle Kontrol Yöntemi

• ABC Yöntemi

• Sabit Sipariş Süresi Yöntemi

• Sabit Sipariş Miktarı Yöntemi

• Malzeme ihtiyaç Planlaması (MiP)Yöntemi

• Stoksuz Malzeme Yönetim (JIT) Sistemi

• Barkod Sistemi.

Stok yönetiminde etkinliği artırmada dikkate alınacak ilkeleri açıklayabilmek.

• Stok yönetiminde çeşitli stok kalemleri arasında denge sağlanarak,
bazı stok kalemlerinde aşırı şişkinliğin önlenmesi; satın alma, üretim
ve finansman bölümleri arasında yakın bir işbirliği sağlanması; üretim
süresinin kısaltılması ve bu yolla yarı mamül stokunun en düşük
seviyeye indirilmesi gibi çeşitli ilkelere özen gösterilmelidir.

Belirlilik Koşulları Altında Sermaye Bütçelemesi



Sermaye bütçelemesi veya sabit varlıklara yatırımların neler olduğunu saptayabilmek.

• Sermaye bütçelemesi, uygun ve verimli yatırım alanları nın
araştırılmasını ve yatırım projelerinin değerlendirlmesini içeren bir
süreçtir.

• Sermaye bütçelemesi, sabit varlıklara yatırım olarakta ifade edilmektedir. Sabit yatırım türlerini belirleyebilmek.

• Sabit varlık yatırımları, alanlarına ve amaçlarına göre, yenileme
yatırımı, genişleme yatırımı, mamul yatırımı, modernizasyon yatırımı ve
stratejik yatırım olmak üzere beşe ayrılır.

• Sabit varlık yatırımları, aralarındaki ekonomik ilişkiler bakımından,
bağımsız yatırımlar ve bağımlı yatırımlar olarak ikiye ayrılır.

Bir yatırım kararının verilebilmesi gerekli olan yatırım verilerini belirleyebilmek.

• Doğru bir yatırım kararının verilebilmesi için beş temel veriye
ihtiyacımız vardır. Bunlar; yatırımın tutarı, yatırımın sağlayacağı net
nakit girişleri, yatırımın ekonomik ömrü, yatırımın ekonomik ömrü
sonundaki hurda değeri ve yatırımdan beklenen verim oranıdır.

Yatırım projelerinin değerlendirilmesinde kullanılan statik ve dinamik
yöntemlerle, bu yöntemlerin üstünlüklerini ve sakıncalarını
saptayabilmek.

• Yatırım projelerinin değerlendirilmesinde kullanılan yöntemler, statik ve dinamik yöntemler olarak ikiye ayrılmaktadır.

• Statik yöntemler, paranın zaman değerini dikkate almazlar. Statik
yöntemler; toplam net nakit girişinin yatırım tutarına oranı yöntemi,
yıllık ortalama net nakit girişinin yatırım tutarına oranı yöntemi,
ortalama yıllık gelirin ortalama yatırım tutarına oranı yöntemi ve geri
ödeme süresi yöntemidir.

• Dinamik yöntemler, paranın zaman değerini dikkate alırlar. Dinamik
yöntemler, net bugünkü değer yöntemi, iç verim oranı yöntemi ve
kârlılık endeksi yöntemidir.

• Bir yatırımın net bugünkü değeri, net nakit girişlerinin belirli bir
iskonto oranıyla indirgenmiş değerleri toplamından, yatırım
harcamalarının bügünkü değerleri toplamının çıkarılmasıyla bulunur.

• iç verim oranı, projenin nakit giriş ve nakit çıkışlarını birbirine eşitleyen iskonto oranıdır.

• Kârlılık endeksi, nakit girişlerinin bugünkü değerleri toplamının,
yatırım harcamalarının bugünkü değerleri toplamına bölümüdür.


Belirsizlik Koşulları Altında Sermaye Bütçesi



Belirlilik, belirsizlik ve risk kavramlarını açıklayabilmek.

• Belirlilik, verilecek kararın sonuçlarının önceden bilinmesidir.
Diğer bir deyişle, belirlilik, yatırım projelerinin nakit girişlerinin
ve nakit çıkışlarının tek bir rakam olarak ifade edilmesidir.

• Gelecekte ne olacağının bilinemediği durum, belirsizliktir. Diğer bir
deyişle, geleceğin belirsizliğine karşın olasılık tahmininin sübjektif
olarak yapılması belirsizlik, objektif olarak yapılması risk olarak
ifade edilmektedir.

• Risk, beklenmeyen bir durumun ortaya çıkma, zarar veya incinme
olasılığıdır. Yatırım projeleri analizi açısından risk, olası nakit
girişlerinin, beklenenden sapma olasılığıdır.

Riskin nasıl ölçülebildiğini saptayabilmek

• Riskin ölçülmesinde standart sapma veya varyans kullanılır. Standart
sapma, olasılık dağılımında nakit akışı değerlerinin, ortalama değerden
(beklenen getiriden) farklarının karesinin kare kökü alınarak bulunur.

Belirsizlik koşulu altında, yatırım projelerinin değerlendirilmesinde kullanılan yöntemleri açıklayabilmek

• Belirsizlik koşulu altında yatırım projelerinin değerlendirilmesinde
kullanılan yöntemler; riske göre düzeltilmiş iskonto oranı yöntemi,
belirlilik eşitliği yöntemi, olasılık dağılımı yöntemi, karar ağacı
yöntemi ve simülasyon yöntemidir.

Yatırım projelerinin değerlendirilmesinde, enflasyonun hesaplamalara nasıl dahil edildiğini saptayabilmek.

• Enflasyon, genel fiyat düzeyinin sürekli olarak yükselmesidir.
Enflasyon, yatırım projelerinin maliyet ve nakit girişlerinin
tutarlarının değişmesine, planlanandan sapmalara yol açmaktadır. Bu
nedenle, enflasyon etkisinin giderilmesi gerekmektedir.

Kısa Vadeli Finansman

işletmelerin kısa vadeli finansman kaynaklarına neden gereksinim duyduğunu belirleyebilmek.

• işletmelerin en fazla bir yıl içinde geri ödemeleri gereken finansman
kaynaklarına kısa vadeli kaynaklar denilir. Genel kural olarak kısa
vadeli finansman kaynakları işletmelerin kısa vadeli varlıklarının
finansmanında kullanılmaktadır. Çalışma sermayesinin özellikle sabitlik
özelliği göstermeyen kısmının finansmanında kısa vadeli kaynakların
kullanımı, işletmenin riskini artırmaması açısından önemlidir. iş
hacmindeki dalgalanmaların gerektirdiği fon ihtiyacının kısa vadeli
fonlarla giderilmesi sık karşılaşılan bir durumdur. Kısa vadeli fonlar
genellikle çalışma sermayesinin finansmanı için kullanılmakla birlikte,
zaman zaman bu kaynakların duran varlıkların finansmanı için de
kullanıldığı görülmektedir.Kısa vadeli kaynakların, duran varlıkların
finansmanında kullanılması yaklaşımı, işletmeler açısından riski
arttıran bir yaklaşımdır.

Ticari kredilerin kısa vadeli finansman kaynakları arasındaki önemini saptayabilmek.

• işletmelerin genellikle kısa vadeli finansmanda kullandıkları
kaynaklar ticari krediler ,banka kredileri,finansman bonosu, repo,
faktoring ve kendiliğinden oluşan fonlar olarak sıralanabilir. Ticari
krediler,herhangi bir ödeme olmaksızın, satıcının malı teslim etmesi ve
alıcıya ödeme için belirli bir süre tanıması sonucunda oluşur. Ticari
kredi kullanan bir işletme nakit iskontosundan yararlanmamaktadır.
Ticari krediler satıcı işletme açısından, satış artırma çabalarını
destekleyıci bir nitelik taşımaktadır.

Finansman bonolarının işletmelerin finansmanındaki önemini belirleyebilmek.

• Finansman bonoları, ihraççının borçlu sıfatı ile
düzenleyip,sattıkları emre veya hamiline yazılı menkul kıymetlerdir.
Finansman bonoları, anonim ortaklıklar, özelleştirme kapsamına
alınanlar dahil kamu iktisadi teşebbüsleri, mahalli idareler ile bu
idarelerle ilgili özel mevzuat uyarınca faaliyet gösteren kuruluş,
idare ve kredi değerliliği yüksek işletmeler tarafından ihraç edilirler.

Geri Satın Alma Anlaşmalarının işletmelerin finansmanındaki önemini saptayabilmek.

• işletmeler ticari faaliyetlerinde ihtiyaç duydukları çalışma
sermayesi yatırımlarının finansmanında kısa süreli banka kredilerinden
de yararlanmaktadırlar. Banka kredilerinin işletme faaliyetlerinde
kullanımı, bankacılık sisteminin etkinliğine ve bankacılık sisteminde
yaşanan gelişmelere bağlı olarak değişebilmektedir. Banka kredileri
gerek nakdi gerekse de gayri nakdi krediler olarak, işletmelerin üretim
faaliyetlerinde kullanılmaktadır.

Banka kredilerinin, kısa vadeli finansman kaynakları arasındaki önemini saptayabilmek.

• işletmelerin kısa süreli fon ihtiyaçlarını karşılamada kullandıkları
bir yöntem de geri satın alma anlaşmalarıdır. Bu anlaşma ile
işletmeler, ellerindeki menkul değerleri belirli bir süre sonunda geri
almak üzere satarak fon sağlarlar. Repo işleminde kısa süreli borç
verme söz konusu olduğundan, bu işlemde menkul kıymetler teminat
anlamında

kullanılmaktadır.

Faktoring işlemlerinin işletmelerin kısa vadeli finansmanındaki yerini belirleyebilmek.

• işletmelerin kısa vadeli fon gereksinimlerinin karşılanmasında
kullanılan bir diğer yöntem ise faktoringtir. Özellikle son yıllarda
önemli bir fon sağlama aracı olarak görülen faktoring, kredili satış
yapan işletmelerin, bu satışlardan doğan alacak haklarını faktor veya
faktoring şirketi olarak adlandırılan finansal kuruluşlara devretmesi
yoluyla, bu kurumdan alacakların tahsili, takibi, muhasebe ve ön ödeme
şeklindeki hizmetlerden yararlanılması işlemidir. Faktoring işlemi
sadece kısa vadeli alacaklar için söz konusu olup, bu işlemde vadeler
genellikle 30 ile 120 gün arasında değişmekle birlikte, bazen vadeler
daha uzun bir süreyi de kapsayabilmektedir.

Kendiliğinden oluşan ne tür fonların olduğu ve bunların işletmelerin
kısa vadeli fon ihtiyacının ne ölçüde karşılayabildiğini saptayabilmek.

• Ödenmesi gereken vergilerin, ücretlerin, ikramiyelerin, faiz
borçlarının ve benzeri ödemelerin belirli bir süre geciktirilmesiyle
yaratılan fonlar işletmelerin serbestçe kullanabileceği kaynaklar
olmaktadır.
Orta ve Uzun Vadeli Finansman

Başlıca orta vadeli finansman kaynaklarının özelliklerini saptayabilmek.

• Kısa vadeli finansman kaynakları, işletmelerin dönen varlıklarının
finansmanında kullanılırken orta ve uzun süreli finansman kaynakları
ağırlıklı olarak işletmelerin sabit varlıklarının finansmanında
kullanılmaktadır. işletmelerin büyümeleri ve kârlılıkları ancak,
yatırımlarında doğru finansman kaynağının seçimi ve bu kaynağın etkin
kullanılması ile mümkün olabilmektedir.

• işletmelerin orta vadeli finansmanda kullandıkları kaynaklardan
birisi de ticaret bankalarından, sigorta şirketlerinden ve satıcılardan
sağlanan kredilerdir. Orta vadeli banka kredilerini diğer işletme
kredilerinden ayıran iki özellik söz konusudur. Bunlardan birincisi; bu
kredilerde vadenin bir yıldan daha uzun olması, diğeri ise bu
kredilerdeki kredi sözleşmelerinin bazı şekil şartlarına tâbi olmasıdır.

• Satıcı kredileri de orta süreli banka kredilerine benzer şekilde geri
ödeme planına göre ödenir. Satıcı kredilerinin özel bir şekli, şarta
bağlı satış sözleşmeleridir. işletme açısından satıcı kredisiyle
finansmanın sakıncalı yönü bu tür finansmanın maliyeti, bazı
koşullarda, çok yükselmektedir. işletmelerin orta vadede fon sağlama
araçlarından birisi de kiralamadır.

Kiralama yoluyla finansman şekillerini, üstünlük ve sakıncalarını belirleyebilmek.

• Kiralama (Leasing), bir malın yatırımcı tarafından satın alınması
yerine, bir kiralama şirketi tarafından alınıp, yatırımcıya belirli bir
dönem kiralanmasıdır. Tüm dünyada yatırımların orta vadeli
finansmanında yaygın olarak kullanılan leasing, özellikle enflasyonist
ekonomilerde kuruluşların her geçen gün artan işletme sermayesi
ihtiyaçlarını karşılamada büyük avantajlar sağlar. Kiralama; finansal
Kiralama, Operasyonel Kiralama, Satma ve Geri Kiralama, .Satışa
Yardımcı Kiralama şeklinde olabilir.

• Kiralama yönteminin sağladığı başlıca faydalar ise; yüzde yüz
finansman, düşük maliyet, kiraların gider yazılması , vergi
avantajı,zamanlama kolaylığı ve ödemede esneklik, likiditenin artması,
planlama kolaylığı, bilanço dışı işlem olması, riskin azaltılması
olarak sayılabilir.

Forfaiting yoluyla finansmanın maliyetini, özelliklerini, üstünlük ve sakıncalarını belirleyebilmek.

• işletmelerin orta vadeli finansmanda kullanacakları tekniklerden bir
diğeri ise forfaitingdir. Forfaiting, özellikle mal ve hizmet
ihracatından doğan ve belirli bir ödeme planına göre tahsil
edilebilecek olan alacakların bir banka ya da bu alanda uzmanlaşmış bir
finansman kurumu tarafından satın alınması olarak tanımlanmaktadır.
Forfaiting, diğer finansman kaynaklarından biraz daha farklıdır.
Forfaiting işleminde yeni bir kaynak yaratılmamaktadır. Mevcut
alacakların paraya çevrilmesi söz konusudur.

işletmelerin sermaye piyasası yoluyla nasıl finansman sağlayabildiklerini belirleyebilmek.

• işletmeler ihtiyaç duydukları orta ve uzun vadeli fonları sermaye
piyasası araçlarını kullanarak da sağlayabilirler. işletmelerin sermaye
piyasasından fon sağlamada kullandıkları araçlar hisse senetleri ve
tahvillerdir. Hisse senedi, sermayesi paylara bölünmüş anonim
şirketlerce çıkarılan, her biri şirket ortaklığını temsil eden yasal
şekil şartlarına uygun menkul kıymete verilen addır. Tahviller ise,
Anonim şirketlerin ödünç para bulmak için itibari kıymetleri eşit ve
ibareleri aynı olmak üzere çıkardıkları borç senetleridir.
Sermaye Maliyeti

Sermaye bileşimi ve sermaye maliyeti arasındaki ilişkiyi ortaya saptayabilmek.

• Firmalarda sermaye maliyeti, varlıkların finansmanında kullanılan her
türlü kaynağın ağırlıklı ortalamasına eşittir. Sermaye maliyeti,
firmanın yatırım kararlarını etkileyen en önemli faktördür. Sermaye
maliyetinin yanlış belirlenmesi, firmanın yapmak durumunda olduğu bir
yatırımı yapmamasına ya da yapmaması gereken bir yatırımı yapmasına
neden olabilir. Yatırım kavramının uzun bir süre içermesi ve geri
dönüşünün zor olması bu önemi daha da artırmaktadır. Yatırımların
finansmanında kullanılan diğer bir anlatımla sermaye yapısını oluşturan
kaynaklar, firmanın kârlılık ve risk durumunu etkiler.

• Firmalar için sermaye maliyeti, yatırımlardan sağlanan minimum getiri
oranını gösterir. Bir firma için teorik olarak, varlıkların
finansmanında yalnızca öz sermaye fonlarının kullanılması mümkündür. Bu
durumda sermaye maliyeti, çıkarılmış olan hisse senetlerini satın alan
yatırımcıların ve şirketin, hisse senetlerinden bekledikleri getiri
oranından oluşur. Bununla birlikte firmalar, sermaye yapılarını
oluştururken, varlıklarının finansmanında önemli miktarlarda uzun
süreli borç ve aynı zamanda da imtiyazlı hisse senetleri kullanırlar.
Böyle bir durumda, sermaye maliyeti, firmanın çeşitli kaynaklardan
sağlamış olduğu ve gerek öz sermaye gerekse de borç şeklinde kullandığı
fonların ortalamasından oluşur.

işletmeler açısından banka borçlarının ve tahville borçlanmaların maliyetini belirleyebilmek.

• işletme açısından borçların maliyeti; borçlanma yoluyla sağlanan fon
girişinin bugünkü değeri ile bu fonlar için gelecekte yapılacak olan
faiz ve anapara ödemelerinin bugünkü değerini eşitleyen iskonto
oranıdır.

• işletmeler açısından borçlanmanın maliyeti, vergi öncesi maliyet ve
vergi sonrası maliyet olmak üzere iki şekilde hesaplanabilir. Ancak,
borçlanmadan dolayı ödenen faizlerin, gider olarak yazılabilmesi ve
dolayısıyla ödenen faizlerin vergi tasarruf etkisi yaratması nedeniyle,
vergi sonrası maliyetin hesaplanması ve kullanılması firma açısından
daha doğru sonuçlar verecektir.

imtiyazlı hisse senedi ile tahviller arasındaki farklılığı ve imtiyazlı hisse senetlerinin maliyetini belirleyebilmek.

• imtiyazlı hisse senetleri, adi hisse senetleri ile tahvil arasında bir karma nitelik taşıyan bir finansal araçtır.

• imtiyazlı hisse senedi sahipleri, adi hisse senedi sahiplerine kıyasla kârdan öncelikli pay alma hakkına sahiptir.

• imtiyazlı hisse senetleri, çıkaran şirket açısından dönemsel olarak
belli bir ödemeyi gerekli kıldığından ve tasfiye durumunda adi hisse
senetleri sahiplerine kıyasla öncelikli talep hakkına sahip
olduklarından tahvile benzetilmektedir.

• imtiyazlı hisse senetlerinde herhangi bir vade söz konusu değildir.
imtiyazlı hisse senetlerinde şirket kâr elde etmedikçe kâr payı ödenme
zorunluluğu yoktur.

• imtiyazlı hisse senedinin maliyeti; ödenen kâr payının net çıkarılma fiyatına bölünmesi yoluyla bulunur.

Adi hisse senedi çıkarılması yoluyla sağlanan fonların maliyetini belirleyebilmek.

• Hisse senetleri yoluyla sağlanan fonların maliyeti, hisse senedi
ihracı yoluyla firmaya sağlanan fon girişlerinin bugünkü değeri ile bu
fonlar için gelecekte ödenecek kâr paylarının bugünkü değerini
eşitleyen iskonto oranıdır.

Dağıtılmayan kâr paylarının maliyetinin hesaplanmasında kullanılan yaklaşımları açıklayabilmek.

• işletmeler elde etmiş olduğu kârların bir kısmını dağıtmama yoluna
giderek fon ihtiyaçları için kullanabilirler. işletmenin elde etmiş
olduğu kârın bir kısmının dağıtılmayarak bünyede bırakılması
otofinansman olarak adlandırılır.

• işletme burada yabancı kaynaklara başvurmamış ve dolayısıyla faiz
giderine katlanmamış olmakla birlikte, dağıtmamış olduğu kârlarında bir
maliyeti vardır ve bu maliyet, alternatif maliyet olarak adlandırılır.

• Dağıtılmayan kârların maliyetinin belirlenmesi oldukça zordur. Bu
konuda yaygın olarak 3 yöntem kullanılmaktadır. Bu yöntemler;

- Finansal Varlıkları Fiyatlama Modeli (CAMP

Yöntemi)

- Tahvil Getirisi+ Risk Primi Yöntemi

- iskonto Edilmiş Nakit Akışları Yöntemidir.

Amortismanların maliyetini belirleyebilmek.

• Amortisman: Bir varlığın öngörülen hizmet süresi boyunca artık
değerinden sonraki elde edilme maliyetinin dönemlere dağıtılmasıdır.

• Amortismana tabi bir varlığın tahmini hizmet süresi, beklenen fiziki
aşınma ve yıpranma, demode olma ve teknolojik yıpranma ve varlığın
kullanımındaki yasal veya diğer sınırlamalara bağlı olarak belirlenir.
Amortisman fonlarının en uygun fırsat maliyeti,
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.xboxcafe.com.tr
Blackdream
Yönetici
Yönetici
Blackdream


Erkek
Zodyak : Akrep
Mesaj Sayısı : 56296
Yaş : 36
Nereden : Bursa
İş : Makine Teknikeri
Kayıt tarihi : 24/01/08
Rep Puanı : 28
Rep Puanı : 232054

Finansal Yönetim Empty
MesajKonu: Geri: Finansal Yönetim   Finansal Yönetim Icon_minitimeÇarş. Ekim 14, 2009 1:01 pm

işletmenin ağırlıklı ortalama sermaye maliyetidir. işletme, amortisman
fonlarını, en az ağırlıklı ortalama sermaye maliyetine eşit
kârlılıktaki yatırım alanlarında kullanmalıdır.

Ağırlıklı ortalama sermaye maliyeti belirleyebilmek.

• işletmelerin çeşitli kaynaklardan sağlamış olduğu fonların işletmeye
ayrı ayrı maliyeti vardır. Fon kaynaklarının tek tek maliyetleri
hesaplandıktan sonra, bu maliyetlerin ağırlıklı ortalaması alınarak,
işletmenin yatırım projelerinin kabulü veya reddinde kullanacağı
sermaye maliyeti belirlenmiş olur.

• Bir işletmenin ağırlıklı ortalama sermaye maliyetini hesaplayabilmek
için her bir fonun sermaye içindeki ağırlığı ile o fonun vergi sonrası
maliyetinin çarpılması gerekir.

Sermaye Yapısı

işletmelerin piyasa değerini yükseltebilmeleri için hedef sermaye
yapısının varlığını açıklayabilmek ve işletmelerin sermaye bileşimi
kararıyla ilgili olarak dikkate almaları gereken faktörleri
sıralayabilmek.

• Sermaye yapısı en basit şekilde işletme faaliyetlerinin finansmanında
kullanılan borç ve özsermayenin bileşimi olarak tanımlanmaktadır.
Optimal sermaye yapısı risk ve getiri oranları arasında denge kuran,
sermaye maliyetini en aza indirgemeye çalışan ve bu şekilde işletmenin
hisse senedi fiyatını maksimize eden yapıdır. işletmeler risk ve getiri
arasında denge kuran, borç ve öz sermaye bileşimi ile faaliyet
gösterdikleri takdirde sermaye maliyetleri azalacak ve piyasa değerleri
yükselecektir.

Optimal sermaye yapısını belirlerken kullanılabilecek bir analiz tekniğini açıklayabilmek.

• işletmeler sermaye bileşimlerini oluştururken, risk durumlarını
dikkate almak zorundadırlar. İşletmelerin karşılaştıkları riskler,
işletme riski ve finansal risk olmak üzere iki ana başlık altında
toplanabilir. işletme riski, varlıklar üzerinden gelecekte sağlanacak
gelirlerin tahminindeki var olan belirsizlik nedeniyle ortaya çıkar.
Finansal risk ise, borç kullanan işletmelerde ortaya çıkan ve hisse
senedi sahipleri açısından faaliyet riskine eklenen ilave bir risk
olarak tanımlanmaktadır.

• işletmenin sermaye yapısının oluşumunda, yüksek oranda borç
kullanması, yalnızca işletme kazançlarının riskliliğini arttırmaz aynı
zamanda öz sermaye üzerinden beklenen getiri oranınını da yükseltir.
işletmeler, sermaye yapılarını oluştururken, borçlanma ile yeni hisse
senedi çıkarılması seçenekleri arasında finansal amaç açısından bir
değerlendirme yapmak zorundadırlar. Bu değerlendirmede kullanılacak
analizlerden birisi faiz ve vergi öncesi kâr hisse başı kâr analizidir.

işletmelerin sermaye yapılarıyla işletme değeri arasındaki ilişkileri açıklayan yaklaşımları açıklayabilmek.

• işletmelerin, sermaye yapısını değiştirmek yoluyla, sermaye
maliyetini ve dolayısıyla piyasa değerini etkileyip etkileyemeyecekleri
konusunda birbirinden farklı görüşlere sahip teorik yaklaşımlar
bulunmaktadır. Bu yaklaşımlardan net gelir yaklaşımı, işletmenin
sermaye maliyetinin ve piyasa değerinin borç/öz sermaye oranından
etkileneceğini savunmaktadır. Net faaliyet geliri ve Modigliani-Miller
yaklaşımları ise işletmenin sermaye maliyetinin değiştirilemeyeceğini,
dolayısıyla piyasa değerinin finansman biçiminden bağımsız olduğunu
ileri sürmektedirler.Geleneksel yaklaşım ise, belli bir düzeye kadar
borçlanmanın, diğer bir anlatımla finansal kaldıracın işletmenin piyasa
değerini olumlu etkileyeceğini, ancak bu olanağın sınırsız olmadığını
belirtmektedir.

alıntı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.xboxcafe.com.tr
 
Finansal Yönetim
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
XBOXCAFE OYUNCU TOPLULUĞU PLATFORMU( www.xboxcafe.com.tr ) 2008 - 2022 :: www.webyardim.org Forumu :: WEBYARDİM FORUMU İCİN TİKLAYİN :: AÇIK ÖĞRETİM FAKULTESİ (Anadolu Üniversitesi) :: Ders Notları & İpuçları :: 3. Sınıf Ders Notları-
Buraya geçin: