Hz. Peygamber s.a.v. efendimizi ziyaret etmenin lüzum ve önemi 13
Mehmet Talü
araştırmacı yazar
Tekrar Resûlullah (S.A.V.) efendimizin başı hizasına gelip, kıbleye
dönerek "Ya Rabbi! Ben Senin Rızan İçin Dua Yapmak İstiyorum." İsimli
kitabımızda yer alan ve benzeri duaları eder. Dilerse orada, dilerse
mescidin uygun olan herhangi bir yerinde başka dualarda bulunur,
kendisi, ailesi ve yakınları için bol bol dua eder. Dua ederken sesini
fazla yükseltmez, aşırılığa kaçmaz, tevazu ve huşu içinde olur.
"Rabbinize alçak gönüllüce ve için için dua edin. Çünkü O, haddi
aşanları sevmez" (A'râf sûresi: 55) ayet-i kerimesinin ışığında hareket
eder.
Bu ziyaret ve dualardan sonra, bu saadete erişmesinden dolayı iki rekat
ta "şükür namazı" kılar ve bu mübarek yerlere gelmeyi kendisine nasip
eden ALLAH Teâlâ'ya şükreder, namazının kabulü, dünya ve ahirete ait
arzu ve istekleri için Cenab-ı Hakk'a dua eder. Dilediği duaları yapar.
Kendisi, anne-babası, ailesi, yakınları ve bütün Mü'minler için,
Cenâb-ı Hak'tan mağfiret ve selamet niyaz eder. Kimse hakkında beddua
etmemelidir.
Bu şükür namazını, Resûlullah (S.A.V.) efendimizin mihrabı yanında;
mümkün olmazsa minber veya mihraba yakın bir yerde, bu da mümkün
olmazsa Ravzada yani Kabr-i Saâdetle minber arasında, daha sonra
Resûlullah (S.A.V.) efendimiz zamanındaki mescid'in herhangi bir
yerinde kılmak daha faziletlidir. Bu da mümkün olmazsa, Mescidin
sonradan genişletilen kısımlarından uygun bir yerde kılınır.
Ravza-i Mutahhara'da, Kabri şerif ile minber arasında İslâmiyetin ilk
döneminden hâtıralar taşıyan ve her birinin ayrı adı olan sütunlar yer
almaktadır. Bunlardan üzerine adları yazılarak diğerlerinden farkları
vurgulanan başlıcaları şunlardır: Üstüvânetü Âişe, Üstüvânetü Ebu
Lübâbe, Üstüvânetüs-serîr, Üstüvânetül-hurres, Üstüvânetül-vüfûd,
Üstüvânetüt-teheccüd ve Üstüvânetü Hannâne.
Daha sonra, müsait bir zamanda işbu sütunlardan Ebu Lübâbe ve Hannâne
sütunlarının yanına gelir. Onların yanında da dua ve istiğfar eder,
mümkün olursa namaz kılar. Mescid'de bulunduğu süreyi Kur'an-ı Kerim
okuyarak, zikir, dua ve niyazda bulunarak değerlendirir.
Ebu Lübâbe: Ensârdan ve Evs Kabîlesindendir. Ebû Lübabe, ikinci Akabe
biatında bulunmuş, Hz.s Peygamber (S.A.V.) efendimiz tarafından
kabilesine temsilci tayin edilmiş Medine-i Münevvereli bir sahabidir.
Benî Kureyza Savaşında bir hatası olmuştu. Şöyle ki: Beni Kureyza
yahudileri Hendek savaşında, Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimizle evvelce
yapmış oldukları anlaşmayı bozup ihanet etmiş ve düşmanlar ile
birleşerek Müslümanları pek müşkül bir durumda bırakmışlardı. Hz.
Peygamber (S.A.V.) efendimiz, henüz Hendek savaşından dönerek
silahlarını çıkarmıştı ki Cebrail (A.S.) geldi. Beni Kurayza üzerine
yürünmesi için ALLAH Teâlâ'dan emir getirdi. Hz. Peygamber (S.A.V.)
Efendimiz, tekrar silahlarını kuşandı, üç bin kadar Ashab-ı Kiramıyla
Beni Kurayza kalesini onbeş gün kuşattı.
Kalede bulunanlar, eski müttefiki ve komşuları olan Ebû Lübâbe'nin
yanlarına gönderilmesini istediler ve kendisini bir kurtarıcı gibi
karşıladılar. Ebû Lübâbe de onlara Sa'd b. Muâz (R.A.) nun hükmüne
boyun eğmelerini ve teslim olmalarını tavsiye etti. Onlar da Sa'd b.
Muaz (R.A.)'nın vereceği hükme razı olacaklarını bildirdiler. O da
hükmetti, eli silah tutan erkekleri idam edildi, toprakları ensarı
kiramın rızasıyla muhacirini kirama verildi.