Okunma
1
Hz. Peygamber s.a.v. efendimizi ziyaret etmenin lüzum ve önemi 10
Mehmet Talü
araştırmacı yazar
"Ey Peygamber! Selam, ALLAH Teâlâ'nın rahmeti ve bereketleri senin
üzerine olsun, sana selam olsun ey Efendim ya Resülellah, sana selam
olsun ya Habibellah!" diye selâm verir ve duâ eder ve tefekkkür eder
ki: Ravzadayım! Rüya değil, Hayal değil, hülya değil. Bizzat kendisi
huzurda ve selam veriyor. Onunla-bununla selam göndermiyor. Ne büyük
nimet! Şairin şu samimi dilekleri ne kadar güzeldir:
"Ey bâd-ı saba, uğrarsa yolun semt-i Haremeyne,
Selâmımı arz eyle Resûlüs-sekaleyne" (Bu mısraların sadeleştirilmiş
şekli şöyledir: "Ey gün doğusundan esen rüzgar! Mekke-i Mükerreme ve
Medine-i Münevvere tarafına yolun düşerse, insanların ve cinlerin
Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) efendimize selamımı arzeyle."
Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimizin huzurunda yapılan duaları ALLAH
Teâlâ'nın geri çevirmeyeceğini düşünerek ihlas ve samimiyetle içinden
geldiği gibi dua eder. Arzu eden "Ya Rabbi! Ben Senin Rızan İçin Dua
Yapmak İstiyorum." İsimli kitabımızda yer alan "Hz. Peygamber (S.A.V.)
efendimizin Kabrini Ziyaret Ederken Okunabilecek Selâm ve Dua"yı okur.
Kendisi Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimize selam verdikten sonra
başkaları tarafından Resûlullah (S.A.V.) efendimize gönderilmiş, emanet
edilmiş selamlar varsa, emanete riayet vacib olduğundan onları da:
"Esselâmü aleyke yâ Resûlellah min fülân. Yesteşfiu bike ilâ rabbike, fe'şfa' lehû ve licemiil-müslimin.
Yâ Resûlellah! fülan kimsenin de selamı var. ALLAH Teâlâ katında senden
şefaat diliyor. Ona ve bütün Müslümanlara şefaat eyle. . ." diyerek
tebliğ eder.
Resûlullah (S.A.V.) efendimize hayatında nasıl hürmet, saygı ve tazim
göstermek gerekli ise, vefatından sonra da aynı şekilde O'na hürmet,
tazim ve saygılı davranmak gerekir. Bu itibarla Resûlullah (S.A.V.)
efendimiz ziyaret edilirken, O'nun mescidinde ve kabr-i şerifinin
yanında yüksek sesle konuşulmaz, başkalarına rahatsızlık verilmez.
Hürmeti bozan, edebe aykırı davranışlarda bulunulmaz. Ziyaret süresince
Resûlullah (S.A.V.) efendimizin sağ olup hücre-i saadetinde istirahat
etmekte olduğu düşüncesi ile hareket edilmelidir. Unutmamak gerekir ki,
o makam, ALLAH Teâlâ'nın bazı sahabîleri:
"Ey îman edenler! Seslerinizi peygamberin sesinden yüksek çıkarmayın.
Ona sözle birbirinize bağırdığınız gibi bağırmayın ki siz farkına
varmadan amelleriniz boşa gidiverir." (Hucûrât sûresi:2) diye uyardığı
makamdır. Şair Nâbî, bu hususu ne güzel ifade ediyor:
"Sakın terk-i edepten, Kûy-i Mahbûb-ı Hüda'dır bu,
Nazargâh-ı İlâhîdir, Makam-ı Mustafa'dır bu.
Edebe aykırı davranıştan sakın! Burası, Cenab-ı Hakk'ın sevgili kulunun
bulunduğu yerdir. ALLAH Teâlâ'nın rahmet nazarı ile baktığı, Hz.
Mustafa (S.A.V.) efendimizin makamıdır bu yer."