Kuran'da
"gayb" kelimesi, insanın algılarının ve ilminin kendisine uzanamadığı,
gözden gizli olan herşeyi ifade eder. Kuran'da Allah'ın varlıklarından
haber verdiği, ama mahiyetlerini gerçek anlamda bilemediğimiz yerler,
varlıklar, geçmişe ait bilgi ve haberler gayb kavramının içinde yer
alır. Gaybın bilgisi yalnızca Allah'ın Katı'ndadır. Ve Allah ancak
dilediği insana bu bilgiyi vereceğini bildirmiştir. Hz. Muhammed (sav),
gaybı yalnız Allah'ın bildiğini şu şekilde tebliğ etmiştir:
De ki: "Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin
gaybı O'nundur. O, ne güzel görmekte ve ne güzel işitmektedir. O'nun
dışında onların bir velisi yoktur. Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak
kılmaz." (Kehf Suresi, 26)
De ki: "Göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka kimse bilmez. Onlar ne
zaman dirileceklerinin şuuruna varmıyorlar." (Neml Suresi, 65)
De ki: "Şüphesiz Rabbim hakkı (batılın yerine veya dilediği kimsenin kalbine) koyar. O, gaybleri bilendir. (Sebe Suresi, 48)
Hz. Muhammed (sav), Kavmine Allah'ın Sonsuz Gücünü Tebliğ Etmiştir
İnsanın yeryüzünde yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan her şartı
yaratan Allah'tır. Dünya'nın Güneş Sistemi içindeki yeri, hayat için
gerekli ortamı sağlayan atmosfer, yerkürenin büyük bir bölümünü
kaplayan ve yaşam için varlığı zaruri olan su, Dünya'nın hareketleriyle
her sabah güneşin doğması, her akşam tekrar batması ve bunlar gibi pek
çok olay Allah'ın izni ile gerçekleşir.
İşte Hz. Muhammed (sav) kavmine Allah'tan korkmaları için O'nun üstün kudretini hatırlatmıştır:
De ki: "Gördünüz mü söyleyin; Allah, kıyamet gününe kadar geceyi sizin
üzerinizde kesintisizce sürdürecek olsa, Allah'ın dışında size aydınlık
verecek ilah kimdir? Yine de dinlemeyecek misiniz?" De ki: "Gördünüz mü
söyleyin, Allah kıyamet gününe kadar gündüzü sizin üzerinizde
kesintisizce sürdürecek olsa Allah'ın dışında size içinde
dinleneceğiniz geceyi getirecek ilah kimdir? Yine de görmeyecek
misiniz? (Kasas Suresi, 71-72)
Hz. Muhammed (sav) ahirete inanmayanlara Allah'ın dünyadaki yaratılış
delillerine bakarak öğüt almalarını bildirmiştir. Bu kusursuz yaratılış
delillerini gören insanların önemli bir gerçeği daha anlamaları
gerekir. Tüm bunları yaratmaya kadir olan Allah elbette ahirette
bunların benzerlerini de yaratacaktır. Hz. Muhammed (sav) bu önemli
gerçeği kavmine şöyle bildirmiştir:
De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın da, böylelikle yaratmaya nasıl
başladığına bir bakın, sonra Allah ahiret yaratmasını (veya son
yaratmayı) da inşa edip yaratacaktır. Şüphesiz Allah, herşeye güç
yetirendir." (Ankebut Suresi, 20)
Allah'ın her türlü eksiklikten münezzeh olduğunu ve herşeyin Yaratıcısı olduğunu anlatmıştır.
İnsan eksikliklere ve zaaflara sahip aciz bir varlıktır. Allah'ın
dilemesiyle yaşamını sürdürür. Oysa herşeyin Yaratıcısı olan Allah tüm
eksikliklerden uzaktır ve tüm kusurlardan münezzehtir. O, hiçbir şeye
ihtiyacı olmayandır. Hz. Muhammed (sav), kavmine bunu tebliğ etmiştir:
De ki: "O, gökleri ve yeri yaratırken ve O, (hep) besleyen (hiç)
beslenmezken, ben Allah'tan başkasını mı veli edineceğim?" De ki: "Bana
gerçekten Müslüman olanların ilki olmam emredildi ve: Sakın
müşriklerden olma." (denildi.) De ki: "Şüphesiz ben, Rabbime isyan
edersem o büyük günün azabından korkarım." (Enam Suresi, 14-15)
Yine Hz. Muhammed (sav), kavmine Allah'ın eşi, benzeri olamayacağını, herşeyin tek sahibi olduğunu şöyle anlatmıştır:
De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Allah'tır." De ki:
"Öyleyse, O'nu bırakıp kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya
güç yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?" De ki: "Hiç
görmeyen (a'ma) ile gören (basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya
karanlıklarla nur eşit olabilir mi?" Yoksa Allah'a, O'nun yaratması
gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine
mi benzeşti? De ki: "Allah, herşeyin yaratıcısıdır ve O, tektir,
kahredici olandır." (Rad Suresi, 16)