Peygamberimiz (sav) bir "Müjdeleyici" idi
Allah "Ey Peygamber, gerçekten Biz seni bir şahid, bir müjde verici ve
bir uyarıcı olarak gönderdik" (Ahzab Suresi, 45) ayetinde Peygamberimiz
(sav)'in bir müjde verici ve uyarıcı olduğunu bildirmektedir.
Peygamberimiz (sav), insanları hem cehennem azabına karşı uyarıp
korkutmuş, hem de onları dünyada iyilerin daima üstün geleceği,
ahirette ise sonsuz cennet hayatı ile müjdelemiştir. Peygamberimiz
(sav)'in bu özelliği Kuran ayetlerinde şöyle bildirilir:
Şüphesiz Biz seni bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak, hak (Kuran) ile
gönderdik. Sen cehennemin halkından sorumlu tutulmayacaksın. (Bakara
Suresi, 119)
Biz onu (Kuran'ı) hak olarak indirdik ve o hak ile indi; seni de
yalnızca bir müjde verici ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik. (İsra
Suresi, 105)
Gerçekten o (Kuran), alemlerin Rabbinin (bir) indirmesidir. Onu
Ruhu'l-emin indirdi. Uyarıcılardan olman için, senin kalbinin üzerine
(indirmiştir). (Şuara Suresi, 192-194)
Biz seni ancak bütün insanlara bir müjde verici ve uyarıcı olarak
gönderdik. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar. (Sebe Suresi, 28)
Peygamberimiz (sav)'i örnek alarak onun sünnetine uyanlar da onun gibi
insanları uyaran ve onlara müjdeler veren kişiler olmalıdırlar. Nitekim
Peygamberimiz (sav) de ümmetine müjde verenlerden olmalarını şöyle
buyurmuştur:
"Kolaylaştırın, güçleştirmeyin. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Birbirinizle iyi geçinin, ihtilafa düşmeyin."21
Müjde vermek, müminlerin şevk ve heyecanlarını artırır, yaptıkları
salih amellerde daha gayretli ve başarılı olmalarına vesile olur.
Yaptığı işi, karşılığını cennette bir güzellik olarak alacağını umarak
yapan kişi, elbette ki işini monotonluk içinde, bir alışkanlıkla veya
mecburiyetten yapan kişiden çok daha farklı bir ruh hali ve tavır
içinde olacaktır. Allah, bu nedenle Peygamberimiz (sav)'e "Müminleri
hazırlayıp-teşvik et" (Nisa Suresi, 84) şeklinde buyurmuştur.
Allah bir başka ayetinde ise, "Müminlere müjde ver; gerçekten onlar
için Allah'tan büyük bir fazl vardır" (Ahzap Suresi, 47) şeklinde
bildirir. Allah'ın emrine ve Peygamberimiz (sav)'in ahlakına uyan her
mümin, tüm Müslümanları müjdelemek ve onları teşvik ederek
şevklendirmekle sorumludur. Olumsuz konuşmalar yapmak, kolay olan
işleri zor gibi gösterip müminleri yıldırmaya çalışmak, güzellikleri,
Allah'ın Kuran'da verdiği müjdeleri unutturarak Müslümanları gaflete
sürüklemek Müslümanca bir tavır değildir. Kuran ahlakına uygun olan,
Peygamberimiz (sav) gibi, Allah'ın Müslümanlara vaat ettiği
güzellikleri sık sık hatırlatmak ve onları hep canlı ve şevkli
tutmaktır.
Peygamberimiz (sav)'e müjdelemesi emredilen konulardan biri Allah'ın günahları bağışlayan olmasıdır:
... De ki: "Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım.
Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları
bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir." (Zümer Suresi, 53)
Bizim ayetlerimize iman edenler sana geldiklerinde, onlara de ki:
"Selam olsun size. Rabbiniz rahmeti Kendi üzerine yazdı ki, içinizden
kim bir cehalet sonucu bir kötülük işler sonra tevbe eder ve (kendini)
ıslah ederse şüphesiz, O, bağışlayandır, esirgeyendir." (Enam Suresi,
54)
Diğer bir müjde konusu ise cennettir:
De ki: "Size bundan daha hayırlısını bildireyim mi? Korkup sakınanlar
için Rablerinin Katında, içinde temelli kalacakları, altından ırmaklar
akan cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın rızası vardır. Allah,
kulları hakkıyla görendir." (Al-i İmran Suresi, 15)