XBOXCAFE OYUNCU TOPLULUĞU PLATFORMU( www.xboxcafe.com.tr ) 2008 - 2022
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

XBOXCAFE OYUNCU TOPLULUĞU PLATFORMU( www.xboxcafe.com.tr ) 2008 - 2022

Hoşgeldiniz!, Misafir
5951 Gündür yayındayız Toplam Mesajınız: 16777215
 
AnasayfaXboxcafeAramaLatest imagesHtml Deneme AlanıKayıt OlGiriş yap
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
En son konular
» gamestockcity (instagram)
Hz. Musa Icon_minitimetarafından Blackdream Ptsi Kas. 28, 2022 9:01 pm

» İngilizce Öğreniyorum Ders 5 (Bahar Şahin)
Hz. Musa Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:22 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 4 (Bahar Şahin)
Hz. Musa Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:20 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 3 (Bahar Şahin)
Hz. Musa Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:17 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 2 (Bahar Şahin)
Hz. Musa Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:14 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 1 (Bahar Şahin)
Hz. Musa Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:12 am

» P1-P2 Kardeşlik Hesabi Anlatim
Hz. Musa Icon_minitimetarafından Blackdream Paz Kas. 20, 2022 12:28 pm

» Oyuncu isimleri paylaşım alani
Hz. Musa Icon_minitimetarafından Blackdream Paz Kas. 20, 2022 11:58 am

» PES 2015 SATİLİK VEYA TAKASLİK (100 TL)
Hz. Musa Icon_minitimetarafından Blackdream Paz Kas. 20, 2022 11:47 am

» GAMEPASS 3 YILLIK ALMA TAKTİĞİ
Hz. Musa Icon_minitimetarafından Blackdream C.tesi Kas. 12, 2022 11:01 pm

Kimler hatta?
Toplam 28 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 28 Misafir :: 1 Arama motorları

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 262 kişi Perş. Mart 29, 2018 2:45 pm tarihinde online oldu.
Veterans FC
Hz. Musa Img-2010

 

 Hz. Musa

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
www.webyardim.org
Yönetici
Yönetici
www.webyardim.org


Erkek
Zodyak : Aslan
Mesaj Sayısı : 7579
Yaş : 35
Nereden : BURSA
Kayıt tarihi : 26/08/09
Rep Puanı : -1
Rep Puanı : 16240

Hz. Musa Empty
MesajKonu: Hz. Musa   Hz. Musa Icon_minitimeÇarş. Mart 17, 2010 3:04 am

Hz. Musa


Allah Teâlâ'nın, dört büyük kitaptan biri olan Tevrat'ı verdiği ve
yeryüzünde dinini tebliğ edip, hakim kılması için gönderdiği Ulu'l-Azm*
peygamberlerden biri. Hz. İbrahim (a.s)'in soyundan olup,
israiloğullarının akidelerini ıslah etmek ve onları Allah Teâlâ'nın
dilediği nizama kavuşturmakla görevlendirilmişti. Küfürle mücadelesi
Kur'ân-ı Kerim'de uzun uzun anlatılmaktadır.

Hz. Adem (a.s)'den, Resulullah (s.a.s)'e kadar pek çok peygamber
gelmiştir. Bu peygamberler, gönderildikleri kavimleri, Allah Teâlâ'ya
iman etmeye çağırmışlar; bu yolda kâfirlerle savaşmışlar, yaşadıkları
diyarlardan çıkarılmışlar; ezilmişler, hor görülmüşler ve hatta
öldürülmüşlerdir.

Mûsa (a.s) da, Allah Teâlâ tarafından israiloğulları'na gönderilmiş bir
resul idi. O da tıpkı kendisinden önce gönderilmiş olan peygamberler
gibi kavmini Allah'a iman etmeye çağırdı. Kavmine zulmeden ve ilâhlık
iddiasında bulunan Firavuna karşı tevhit yolunda mücahede etti. Bu
uğurda, bütün peygamberlerin karşısına çıkan güçlükler, onun da
karşısına çıktı. Doğup büyüdüğü diyardan çıkarıldı, kâfirler tarafından
öldürülmek gayesiyle kovalandı. Allah Teâla Kur'ân-ı Kerim'de bir
ayette Hz. Mûsa (a.s)'dan söyle bahsediyor: "Kur'ân'da Musa'yı da an.
Çünkü o ihlâs sahibi idi ve israiloğulları'na gönderilmiş bir peygamber
idi"(Meryem, 19/51).

Hz. Musa (a.s)'nın Firavun ile olan kıssası, Kuran'ın bazı sûrelerinde
çeşitli üslûplarda ve teferruatlı olarak anlatılmıştır. Firavun ve
ordusunun Kızıldeniz'de boğulmaları olayından sonra, israiloğulları ile
ilgili kıssasına da genişçe yer verilmiştir.

Musa (a.s)'nın Firavun ile olan mücadelesi, bir şahsın bir kralla, bir
peygamberin sadece büyük bir zorba ile olan mücadelesinden ibaret
değildir. Bilâkis bu hak ile bâtıl'ın çatışması, Rahman'ın ordusu ile
şeytanın ordusunun kaçınılmaz savaşıdır. Aslında hak ile batıl
arasındaki bu savaş, insanoğlunun yaratılışından, insanları ıslah etmek
üzere nebîler ve resullerin hayat sahnesine çıkmasından beri devam ede
gelmektedir.

Sapıklık ve batıl, daima iblis ve onun ordusu tarafından temsil
edilmiş, imana, tevhide, peygamberliğe, kısaca Hakka sürekli meydan
okumuştur. Fakat kazanan daima Hak olmuştur. Allah Teâlâ söyle
buyuruyor: "Muhakkak ki Biz peygamberlerimizi ve iman edenleri hem
dünya hayatında, hem de meleklerin şahid olacağı günde muzaffer
kılacağız" (el-Mü'min, 40/51).

Hz. Musa (a.s)'da gönderildiği kavmi cehalet ve sapıklık içerisinde
buldu. Onları Hakka davet etti, yurdundan çıkarıldı, savaştı ve sonunda
Allah Teâlâ'nın izniyle kazandı.

Hz. Musa (a.s)'nın Nesebi, Doğumu ve Hayatı

Musa (a.s)'nin babası, imran'dır Onun babası Yahser, onun da babası
Kahes'dir. Nesebi Yakub (a.s)'a ulaşır; ki, onun babası Hz. ishak
(a.s), onun da babası Hz. İbrahim (a.s)'dır. Musa (a.s)'nın yanında
gördüğümüz Harun (a.s) onun kardeşidir. Allah Teâla, Musa (a.s)'yi
Firavuna, imana davet için gönderdiğinde, Hz. Harun (a.s)'u da ona
yardımcı olarak seçmiş ve görevlendirmişti. Hz. Musa (a.s) Allah
Teâla'ya söyle dua ederek, kardeşi Harun (a.s)'u kendisine yardımcı
yapmasını istemişti: "Bir de bana ehlimden bir vezir, (yardımcı) ver.
Kardeşim Harun'u (ver)" (Tâhâ, 20/29-30).

Hz. Musa (a.s), Mısır'ın çok zor günler yaşadığı bir dönemde doğdu. Bu
sırada, ilâhlık iddialarında bulunarak haddi aşan Firavun,
israiloğulları halkına dayanılamayacak eziyetlerde bulunuyor, bu
insanları zulümle kasıp kavuruyordu. israiloğulları, Kıpt kavminin
muamelelerinden ve krallarının ağır baskılarından bıkmışlardı. Mısır'da
yaşamanın bir tadı kalmadığını biliyor ve dedelerinin yurdu olan Kenan
illerine gitmek istiyorlardı. Ama onlardan her isinde istifade eden
Firavun, yakalarını bir türlü bırakmak istemiyordu. Onlara zulmün en
akla gelmeyecek olanını yaptı. Nitekim Kur'ân-ı Kerim'de; "Biz sana
Musa ve Firavun'un mühim haberlerinden, iman edecek bir kavim için,
gerçek olarak okuyacağız. Çünkü Firavun o yerde (Mısır'da) başkaldırmış
ve ahalisini parçalara bölüp, kendisine bağlamıştı" (el-Kasas, 28/3-4)
buyuruluyor.

Firavun, saltanatı sırasında israiloğullarına çok kötü eziyetlerde
bulundu; onları köle yaptı, en çirkin ve adî islerde çalıstırdı. Allah
Teâlâ, israiloğullarını bu sıkıntıdan, azgın Firavunun şerrinden, zulüm
ve taşkınlıklarından kurtarmak için Hz. Musa (a.s)'yi gönderdi.

Sa'lebî, Kısas-ı Enbiya'sında imam Suddî'den; Firavun'un bir rüya
gördüğünü, korkup kederlendiğini naklediyor. Rüyasında Kudüs tarafından
gelen bir ateş gördü. Bu ateş, Mısır'a kadar uzanıp, Firavunun evlerini
yaktı. Fakat sadece Kıpti'lere zarar verdi, israiloğulları ise
kurtuldular. Uyanınca hemen kâhin ve müneccimlerden rüyayı tabir
etmelerini istedi. Onlar dediler ki; "israiloğulları içinden bir çocuk
dünyaya gelecek, Mısırlıların helâkına ve senin krallığının yok
olmasına sebep olacak. Doğacağı zaman da iyice yaklaştı."

Bu haber üzerine telâşlanan Firavun, israiloğulların'dan doğan bütün
erkek çocukların öldürülmesini emretti. Kur'ân-ı Kerim'de bu olay söyle
anlatılıyor: "Firavun, memleketin başına geçti ve halkı fırkalara
ayırdı. içlerinden bir topluluğu güçsüz bularak onların oğullarını
boğazlıyor, kadınları sağ bırakıyordu. Çünkü o bozguncunun biriydi"
(el-Kasas 28/4).

israiloğulları arasında is yapabilecek insanların azalması üzerine
Kıptîlerin ileri gelenleri Firavun'a giderek, "Eğer böyle öldürmeye
devam ederseniz, ileride bizim işlerimizi yapacak kimse bulamayacağız"
dediler. Firavun da erkek çocukların bir sene öldürülmesini, bir sene
de öldürülmemesini emretti. Erkek çocukların öldürülmediği sene Harun
(a.s) doğdu. Öldürüldükleri sene ise Musa (a.s)...

Musa (a.s) doğunca, annesi çok üzüldü. Allah Teâlâ ona korkmamasını,
üzülmemesini vahyetti. Kalbine bir rahatlık verdi. Bu, Kuran'da söyle
anlatılıyor: "Musa'nın annesine: "Çocuğu emzir, başına geleceklerden
korktuğun zaman onu suya (Nil'e) bırak. Korkma, üzülme. Biz şüphesiz
onu sana döndüreceğiz ve peygamber yapacağız" diye bildirmiştik"
(el-Kasas, 28/7).

Musa (a.s)'nın annesi de ilham edileni yaptı ve yavrusunu bir muhafaza
içerisinde suya bıraktı. Ablasına da, "Onu izle" dedi. Musa (a.s)'yi
taşıyan sandık, Allah'ın izniyle dalgalarla sürüklenerek, Firavun'un
sarayına ulaştı. Yıkanmakta olan cariyeler, sandığı bulup Firavun'un
karısına götürdüler. Allah Teâlâ, Firavun'un karısı Asiye'nin kalbine
bu çocuğun sevgisini koydu. Firavun çocuğu görünce öldürmek istedi.
Ancak Asiye, çocuğu kendisine vermesini istedi. Çünkü hiç çocukları
olmuyordu. Kur'an-ı Kerim, bunu söyle anlatıyor: "Firavun'un karısı:
Benim de senin de gözün aydın olsun! Onu öldürmeyiniz, belki bize
faydalı olur, yahut onu oğul ediniriz" dedi. Aslında işin farkında
değillerdi" (el-Kasas, 28/9).

Hz. Musa (a.s) acıkınca onu emzirmek icab etti. Fakat o kimseden süt
emmek istemiyordu. Allah Teâlâ, bunu söyle zikrediyor: "Önceden, süt
annelerinin memesini kabul etmemesini sağladık. Musa'nın ablası; "size,
sizin adınıza ona bakacak, iyi davranacak bir ev halkını tavsiye edeyim
mi?" dedi. Böylece onu, annesinin gözü aydın olsun diye, ona geri
çevirdik. Fakat çoğu bilmezler" (el-Kasas, 28/12-13).

Musa (a.s) böylece annesine dönmüş oldu. Üstelik Firavunun sarayında
büyüdü. Firavun ailesinin sevgisini kazandı. Allah Teâlâ söyle
buyuruyor: "Musa erginlik çağına gelip olgunlaşınca ona hikmet ve ilim
verdik. iyi davrananları böyle mükâfatlandırırız" (el-Kasas, 28/14).

Yetişip delikanlılık çağına gelen Musa (a.s) bir gün şehre indi. Öğle
üzeriydi. Dükkanlar kapalıydı ve halk evlerinde istirahat ediyordu.
Kur'ân-ı Kerim'de, şehirde geçen hadise söyle anlatılıyor; "Musa,
halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre indi. Biri kendi
adamlarından, diğeri de düşmanı olan iki adamı dövüşür buldu. Kendi
tarafından olan kimse, düşmanına karşı ondan yardım istedi. Musa, onun
düşmanına bir yumruk vurdu, ölümüne sebep oldu. "Bu şeytanın işidir;
çünkü o apaçık saptıran bir düşmandır" dedi. Musa, "Rabbim! doğrusu
kendime yazık ettim, beni bağışla" dedi. Allah da onu bağışladı. O,
şüphesiz bağışlayandır, merhamet edendir. Musa; "Rabbim! Bana verdiğin
nimete and olsun ki, suçlulara asla yardımcı olmayacağım " dedi.
şehirde, korku içinde, etrafı gözeterek sabahladı. Dün kendisinden
yardim isteyen kimse, bağırarak ondan yine yardım istiyordu. Musa ona:
"Doğrusu sen besbelli bir azgınsın " dedi. Musa, ikisinin de düşmanı
olan kimseyi yakalamak isteyince: "Ey Musa! Dün bir cana kıydığın gibi
bana da mı kıymak istiyorsun? Sen islah edenlerden değil, ancak
yeryüzünde bir zorba olmak istiyorsun"dedi" (el-Kasas, 28/15-19).

israillinin, olayı ağzından kaçırması üzerine, bütün halk Musa
(a.s)'nın Mısırlıyı öldürmüş olduğunu öğrendi. Daha sonra bir adam
koşarak geldi ve kendisini öldüreceklerini söyledi.

"Musa korku içinde çevresini gözetleyerek oradan çıktı. Rabbim! Beni
zalim milletten kurtar" dedi. Medyen e doğru yöneldiğinde: "Rabbim in
bana doğru yolu göstereceğini umarım ", dedi" (el-Kasas; 28/21-22).

Musa (a.s) böylece yurdundan uzaklaştı.. Yanına yiyecek hiç bir şey de
almamıştı. Tam sekiz günlük yolu, ağaç yaprakları yiyerek aştı. Mısır
ile Medyen arası sekiz günlük bir mesafedir. Allah Teâlâ'nın bu seçkin
kulu, aç ve bitap düşmüş olarak bu uzun mesafeyi kat etti ve nihayet
Medyen'e ulaştı. Kur'ân-i Kerim'de kıssa şöyle devam ediyor:

"Medyen suyuna geldiğinde, davarlarını sulayan bir insan topluluğu
buldu. Onlardan başka, hayvanlarını sudan alıkoyan iki kadın gördü.
Onlara: "Derdiniz nedir?"dedi. "Çobanlar ayrılana kadar biz sulamayız.
Babamız çok yaşlıdır (onun için bu işi biz yapıyoruz) " dediler. Musa
onların davarlarını suladı. Sonra gölgeye çekildi: "Rabbim! Doğrusu
bana indireceğin hayra muhtacım" dedi" (el-Kasas, 28/23-24).

İbn-i Kesir, El-Bidaye ve'n-Nihaye'de bu olayı söyle anlatıyor: "Medyen
suyunda çobanlar koyunları suladıktan sonra, kuyunun ağzına büyük bir
kaya koyarlardı. Bu iki kadın da artan sularla koyunlarını sulamaya
çalışırlardı. Musa (a.s), kayayı kuyunun ağzından tek başına kaldırdı,
su çekti ve kadınların koyunlarını suladı. Sonra tekrar kayayı yerine
koydu. Bu kayayı ancak on kişi kaldırabilirdi. Musa (a.s) ise, on
kişinin halledebileceği bu isleri tek basına halletmişti. Kızlar
babalarına gidip Hz. Musa'yı ve yaptığı iyiliği anlattılar. Kur'an-ı
Kerim'de kıssa söyle devam ediyor:

"O sırada, kadınlardan biri utana utana yürüyüp ona geldi: "Babam sana
sulama ücretini ödemek için seni çağırıyor dedi. Musa ona gelince,
başından geçeni anlattı. O: "Korkma! Artık zâlim milletten
kurtuldun"dedi. iki kadından biri: "Babacığım, onu ücretli olarak tut.
Ücretle tuttuklarının en iyisi bu güçlü ve güvenilir adamdır, dedi.
Kadınların babası bana sekiz yıl çalışmana karşılık bu iki kızımdan
birini sana nikâhlamak istiyorum. Eğer on yıla tamamlarsan, o senden
bir lütuf olur. Ama sana ağırlık vermek istemem. inşallah beni iyi
kimselerden bulacaksın" dedi. Musa: "Bu seninle benim aramdadır. Bu iki
süreden hangisini doldurursam doldurayım, bir kötülüğe uğramayacağım.
Söylediklerimize Allah vekildir" dedi" (el-Kasas, 28/25-28).

Ibn-i Kesir söyle diyor: "Kızların babasının kim olduğu hakkında görüş
ayrılığı vardır. Bunun Şuayb (a.s), olduğu hususunda kanaatler vardır.
Ulemanın çoğunluğu da bu görüştedir. Hasan Basri, Malik b. Enes'den
naklolunan bir rivayeti delil getirerek diyor ki: Hz. Şuayb kavmi helâk
olduktan sonra uzun bir ömür yaşamış, tâ ki Musa (a.s)'a ulaşmış ve
kızını ona nikâhlamıştır.

Hz. Şuayb (a.s)'in kızıyla nikâhlandıktan sonra Musa (a.s), Medyen'de
kalıp, hanımının mehri olmak üzere on yıl koyun güttü. Bir rivayete
göre, Peygamberimize tam olarak ne kadar çalıştığı sorulmuş; o da on
sene olduğunu buyurmuştur. Buradan anlaşıldığı üzere, tam on yıl
çobanlık yapmıştır.

Hz. Musa (a.s) ya Peygamberliğinin Bildirilmesi

Musa (a.s) Medyen'de on sene kalıp mehrini tamamladıktan sonra, Mısır'a
dönmeye karar verdi. Ailesiyle birlikte yola koyuldu. Karanlık ve soğuk
bir gecede yolu şaşırdı ve dağ geçidinin yolunu bir türlü bulamadı.
Çakmak tasıyla bir şeyler tutuşturmaya çalıştı, başaramadı. Soğuk iyice
şiddetlendi. Karısı da hamileydi ve doğum zamanı da yaklaşmıştı. Musa
(a.s) ve ailesinin gerçekten yardıma ihtiyacı vardı. Kur'an-ı Kerim'de,
bu olay şöyle anlatılıyor: "Musa, süreyi doldurunca ailesiyle birlikte
yola çıktı. Tur tarafından bir ateş gördü. Ailesine: "Durunuz, ben bir
ateş gördüm; belki oradan size bir haber veya tutuşmuş, bir odun
getiririm de ısınabilirsiniz" dedi. Oraya gelince, kutlu yerdeki
vadinin sağ yanındaki ağaç cihetinden: "Ey Musa! şüphesiz ben âlemlerin
Rabbi olan Allah'ım " diye seslenildi. "Değneğini at!." Musa, değneğin
yılan gibi hareketler yaptığını görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı.
"Ey Musa! Dön, gel. Korkma. şüphesiz güvende olanlardansın" denildi.
"Elini koynuna koy, lekesiz, bembeyaz çıksın. Korkudan açılan kollarını
kendine çek! Bu ikisi Firavun ve erkânına karşı Rabbinin iki delîlidir.
Doğrusu onlar yoldan çıkmış bir millettir" denildi. Musa: "Rabbim!
Doğrusu ben onlardan bir cana kıydım. Beni öldürmelerinden korkarım.
Kardeşim Harun'un dili benimkinden daha düzgündür. Onu, beni
destekleyen bir yardımcı olarak benimle gönder, çünkü beni
yalanlamalarından korkarım" dedi, Allah: "Seni kardeşinle
destekleyeceğiz, ikinize bir kudret vereceğiz ki, onlar size el
uzatamayacaklardır. Ayetlerimizle ikiniz ve ikinize uyanlar üstün
geleceklerdir" dedi" (el-Kasas, 28/29-35).

Tâhâ sûresinin ilk ayetlerinde, Allah Teâlâ ile Musa (a.s) arasında
geçen konuşma, daha ayrıntılı bir şekilde verilir. su ayetler Allah
Teâlâ'nın Musa (a.s)'yi rasul olarak görevlendirdiği zamanın
anlaşılmasında yardımcı oluyor: "Ben seni seçtim, artık vahyolunanı
dinle. şüphesiz ben Allah'ım. Benden başka ilâh yoktur. Bana kulluk et,
Beni anmak için namaz kıl!" (Tâhâ, 20/13-14).

Ve daha sonra Allah Teâlâ, Musa (a.s)'ya söyle buyuruyor: "Firavun'a
gidin; doğrusu o azmıştır. Ona yumuşak söz söyleyin, belki öğüt dinler
veya korkar" (Tâhâ, 20/43-44).

Allah Teâlâ'nın, Musa (a.s)'ya bunu emretmesinden sonra, Musa (a.s) ile
Firavun arasında amansız bir mücadele de başlamış oluyordu. Hak ile
bâtıl'ın amansız savaşı. Bütün peygamberlerin birbirlerine miras
bıraktıkları tevhit mücadelesi...

Hz. Musa (a.s), Allah Teâlâ'nın bu emriyle Firavun'a gitti. Onu
güzellikle Allah'a iman etmeye davet etti: "Musa: Ey Firavun! Ben
âlemlerin Rabbinin peygamberiyim! Bana Allah'a karşı ancak gerçeği
söylemek yaraşır. Size Rabbinizden bir mucize getirdim,
israiloğulları'nı benimle beraber salıver" (el-A'raf, 7/104-105).

"Firavun: "Musa! Rabbiniz kimdir?" dedi. Musa: "Rabbimiz, her şeye ayrı
bir özellik veren, sonra doğru yola eriştirendir" dedi" (Tâhâ 20/49-50).

Firavun, bu davete icabet etmedi ve direndi. Musa (a.s)'yi zindana
atmakla tehdit etti. Musa (a.s)'da Firavun'a, belki iman eder diyerek,
ispat edici bir delil getirmek istedi. Asasını yere attı, kocaman bir
yılan oldu. Elini koynuna sokup çıkardı, gözleri kamaştıran bir güneş
parçası oluverdi. Musa (a.s)'nın gösterdiği bu mucizeler karşısında
Firavun gerçekten korkmuştu. Bunun üzerine o da sihirbazlarını
toplayıp, Musa'yı mağlup etmeyi kararlaştırdı. Ülkesindeki bütün ünlü
sihirbazları çağırttı ve onlardan Musa (a.s)'nın yaptıklarından daha
büyük bir sihir yapmalarını istedi. Onlarda hazırlandılar ve bir gün
kararlaştırdılar. O gün gelince de halkın gözleri önünde Musa (a.s) ile
yarışmaya başladılar.

"Sihirbazlar: "Ey Musa! Marifetini ya sen ortaya koy veya biz koyalım"
dediler. Musa: "Siz koyun"dedi. Sihirbazlar marifetlerini ortaya
koyunca, insanların gözlerini sihirlediler ve onları ürküttüler, büyük
bir sihir yapılar. Biz de Musa'ya: "Asanı koyuver" dedik o da
koyuverdi. Hemen onların uydurduklarını yutmaya başladı. Hak tahakkuk
etti. Onların yaptıkları boşa gitti. iste orada yenildiler, küçük
düştüler. Sihirbazlar secdeye kapanıp: "Âlemlerin Rabbine, Musa ve
Harun'un Rabbine inandık" dediler" (el-A'râf, 7/115-122).

Sihirbazların iman etmeleri, Firavun'u çok kızdırdı. Onları öldürmekle
tehdit etti. iste küfür, acizliğini bu olayla bir kere daha ortaya
koymuş oldu.

Gelişen bu olaylar, Firavun'u yola getireceği yerde, onu daha çok
azdırdı. Ve Musa (a.s) ile kavmini ortadan kaldırmadıkça rahata
kavuşamayacağına inanıp, bu arzusunu yerine getirmeye çalıştı. Musa
(a.s), Firavun ve kavmini, imana çağırmaya devam etti. Firavun inkâr
ettikçe, Allah Teâlâ onun kavmine tufan, çekirge, haşarat, kurbağa, kan
gibi çeşitli azaplar gönderdi. Ancak bunların hiç biri, Firavun ve
kavmini yola getirmedi.

Firavun, küfür ve inadında, ısrar ve Musa (a.s)'nin davetine de icabet
etmemeye devam etti. Allah Teâlâ, Musa (a.s)'ya israiloğullarını bir
gece Mısır'dan çıkarıp Filistin diyarına götürmesini vahyetti. Bir gece
Musa ve kavmi şehirden çıkıp, Süveyş halici boyunca Kızıldeniz'e
yöneldiler. Firavun şehirde israiloğullarından hiç bir iz göremeyince,
kaçtıklarını anladı ve bütün ordusunu seferber ederek, peşlerine düştü.
Firavun ordusunun çok kalabalık olduğu rivayet edilmektedir. Firavun
iki gün sonra israiloğullarına yetişti. israiloğullarının önlerinde
geçilmesi mümkün olmayan bir deniz arkalarında kocaman bir ordu vardı.
israiloğulları "Yakalandık yâ Musa" diye yakınmaya başladılar. Kur'ân-i
Kerim'de olay şöyle anlatılıyor: "Musa: "Hayır, Rabbim benimle
beraberdir, bana elbette yol gösterecektir"dedi. Bunun üzerine Biz Musa
ya: "Değneğinle denize vur" diye vahyettik. Hemen deniz ikiye ayrıldı,
her parçası yüce bir dağ gibiydi. iste oraya geridekileri de
yaklaştırdık. Musa ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık"
(es-şuara, 26/62-65).

"Firavun, ordusuyla onları takip etti. Deniz de onları içine alıverdi. Hem de ne alış!" (Tâhâ, 20/78).

Kur'an-ı Kerim'de Allah Teâlâ, bir zâlimin, kâfirin sonunu böyle
anlatıyor; ve bir kavmi nasıl kurtardığını da. iste Hak, Bâtıl'ın
tepesine böyle inip, onu ortadan kaldırabiliyor.

Firavun ordusu, bir tek kişi kalmamacasına yok oldu. Firavun ise,
ölümün geldiğini anlayınca iman ettiğini açıkladı: "Firavun boğulacağı
anda: "israiloğullarının inandığından başka tanrı olmadığına inandım,
artık ben de ona teslim olanlardanım" dedi. Ona: "şimdi mi (inandın)?
Daha önce başkaldırmış ve bozgunculuk etmiştin"dendi" (Yunus, 10/90,
91).

Bu olaydan sonra Allah Teâlâ, Hz. Musa (a.s)'ya kavmiyle birlikte Beyti
Makdis'e yönelmelerini emretti. Yola koyuldular. Çölde su bulamayıp,
şiddetli bir susuzluğa kapıldılar. Gelip Musa (a.s.)'a sitem ve
şikayette bulundular. Allah, Musa (a.s)'a, âsâsını taşa vurmasını
emretti. Vurunca taşın oniki yerinden su fışkırdı. Her Yahudi
kabilesine bir göze düşüyordu. Onlar bu gözelerden kana kana içtiler,
susuzluklarını giderdiler. Allah Teâlâ israiloğullarına, gökten kudret
helvası ve bıldırcın eti de gönderdi. Fakat israiloğullarının o
ikiyüzlülükleri, bütün bu nimetlere rağmen, kendini burada da ortaya
çıkardı. Bir tek yemekle yetinemeyeceklerini söylediler: "Ey Musa! Bir
çeşit yemeğe dayanamayacagız. Bizim için Rabbine yalvar da, bize yerin
bitirdiği sebze, kabak, sarmısak, mercimek ve soğan yetiştirsin"
demiştiniz de, "hayırlı olanı daha düşük şeyle mi değiştirmek
istiyorsunuz? Bir şehre inin, orada şüphesiz istediğiniz vardır"
demişti" (el-Bakara, 2/61).

Sonra Allah Teâlâ Hz. Musa'ya, Filistin'e gitmeyi emretti. Orada
Heysanilerin kalıntıları ve Kenanlılardan meydana gelen zalim bir
topluluk ile karşılaştılar. Musa (a.s) kavmine, buraya girip bu
zalimlerle savaşmalarını, ve onları bu mukaddes beldeden çıkarmalarını
emretti. Fakat, israiloğulları buna cesaret edemedi: "Ey Musa! "Onlar
orada oldukça biz asla oraya girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin savaşın,
doğrusu biz burada oturacağız" demişlerdi" (el-Maide, 5/24).

Çünkü israiloğulları, Firavun ülkesinde zillet ve adiliğe, aşağılanmaya
alışmışlardı. Onlar için bazı değerleri ele geçirmek için savaşmak, bir
manâ taşımıyordu. Allah'da onları Tih çölüne attı ve yollarını
şaşırttı. Kavmine söz geçiremediğinden yakınan Musa'ya, Allah Teâlâ:
"Orası onlara kırk yıl haram kılındı. Yeryüzünde şaşkın şaşkın
dolaşacaklar. Sen, yoldan çıkmış bir millet için tasalanma" dedi"
(el-Maide, 5/26).

Zamanla, bu zillet içinde yasayan nesil, yerini hürriyetle yetişen ve
izzetle yasayan bir nesile terk etti. Bunlar da bir müddet sonra Arz-i
Mukaddes'e girmeye muvaffak oldular.

israiloğulları, bu kırk yıl içinde çok çeşitli sapıklıklarda
bulundular. Hz. Musa'nın Tur dağında kırk gün geçirdiği bir zamanda,
Sâmirî isimli bir şahsın imal ettiği ve "iste sizin de Musa'nın da
tanrısı" dediği altından bir buzağıya tapmaya başladılar. Musa (a.s)
döndüğünde onları buzağıya tapınır görünce çok üzüldü. Harun (a.s)'a
çıkıştı. israiloğullarını buzağıya tapınmaktan vazgeçirmeye çalıştı.
israiloğulları ise, her fırsatta iki yüzlülüklerini sergilediler
(Sâmirî olayı bak. Daha fazla bilgi için bk. Sâmirî mad.). Musa (a.s),
hayatı boyunca tevhid yolunda mücadele etti. Bu uğurda pek çok eziyetle
karşılaştı. Yurdundan çıkarıldı, ölümle tehdit edildi ve etrafında
kendisiyle beraber, inanan pek az insan bulabildi.

Musa (a.s), Tih çölünde, Harun (a.s)'dan sonra öldü. israiloğullarını
Arz-i Mukaddes'e sokamadı. Öldüğünde yüz yirmi yaşında idi. Buhârî,
onun ölümü ile ilgili olarak şunları rivayet ediyor: "Ölüm meleği
geldiğinde, Musa (a.s) onun yüzüne dikkatle baktı. Canını almaya gelen
Azrail (a.s) korktu ve gözü karardı. Sonra: "Yarabbi, beni bir kuluna
gönderdin ki, ölmek istemiyor" diye tazarru eyledi. Allah Teâlâ, o hali
üzerinden kaldırarak, tekrar Musa'ya gönderdi: "Söyle, sayılı olmak
şartıyla istediği kadar yaşasın". Hz. Musa: "Yarabbi, sonra ne olacak?"
dedi. "Öleceksin" buyuruldu. "Öyle ise ölüm simdi gelsin" niyazında
bulundu. Sonra Allah Teâlâ'dan, kendisini bir taş atımı Beyti Makdis'e
yaklaştırmasını, orada ölmesini ve oraya gömülmesini istedi. Ebu
Hureyre (r.a) söyle diyor: "Rasulullah (s.a.s): "Eğer ben sizinle
beraber orada bulunsaydım, onun yol kenarında ve kızıl bir kum
tepesinin yanında bulunan kabrini size gösterirdim" buyurdu".
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.webyardim.org
 
Hz. Musa
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ...hz.musa
» H.Z MUSA
» HZ. MUSA

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
XBOXCAFE OYUNCU TOPLULUĞU PLATFORMU( www.xboxcafe.com.tr ) 2008 - 2022 :: www.webyardim.org Forumu :: WEBYARDİM FORUMU İCİN TİKLAYİN :: Dini Bölüm :: Hz. Muhammed s.a.v Efendimiz ve Diğer Peygamberler-
Buraya geçin: