Bir gün Ashabdan Abdullah bin Câbir (r.a.),
"Yâ Resûlallah," dedi, "bana, Allah'ın herşeyden evvel yarattığı şey nedir, söyler misin?" Şu cevabı verdiler:
"Herşeyden evvel senin Peygamberinin nûrunu, kendi nurundan yarattı.
Nur, Allah'ın kudreti ile dilediği gibi gezerdi. O zaman ne Levh-i
Mahfuz, ne kalem, ne Cennet, ne Cehennem, ne melek, ne semâ, ne arz, ne
güneş, ne ay, ne insan ve ne de cin vardı." 1Semâyı bütün haşmetiyle
aydınlatan nûr, sonra ilk olarak Hz. Âdem'in alnında parladı. Sonra
peygamberlerden peygambere geçerek İbrâhim'e (a.s.) kadar geldi. Ondan
da oğlu Hz. İsmâil'e intikal etti…
Hz. İbrâhim, bu mukaddes binânın tekrar inşası için Cenâb-ı Haktan emir
aldı ve oğlu İsmâil'le birlikte derhal çalışmaya koyuldu.
Kâbe'nin inşâsı tamamlanınca, baba oğul ellerini dergâh-ı İlâhîye açarak şöyle yalvardılar:
"Ey Rabbimiz! Neslimizden gelen Müslüman ümmet içinden bir peygamber
gönder. Ki o, onlara âyetlerini okusun, Kitabı ve hükümlerini öğretsin.
Onları günâhlardan temizlesin!"2 İşte, Cenâb-ı Hak, yapılan bu samimi
duâyı cevapsız bırakmadı ve Hz. İsmâil'in neslinden peygamberlerin
reisi Hz. Muhammed'i (a.s.m.) göndererek kabul etti. Bu gerçeği
Kâinatın Efendisi, "Ben, babam İbrâhim'in duâsıyım..." 3 buyurarak
ifade etmişlerdir.
Hz. İsmâil'in evlâd ve torunları gittikçe çoğaldı ve Arap Yarımadasının
her tarafına dağıldı. İçlerinden Adnanoğulları, onlar içinden
Mudaroğulları ve onlar içinden de Kureyş Kabilesi diğerlerinden üstün
ve farklı oldu. Kureyş Kabilesi içinde ise Hâşimîler kolu hepsinden
daha çok fazilet ve şeref buldu.
Bu gerçeği de bizzat kendileri şu şekilde ifade buyururlar:
"Allah, İbrâhimoğullarından İsmâil'i, İsmâiloğullarından
Kinâneoğullarını, Kinâneoğullarından da Kureyş'i, Kureyş'ten de Beni
Hâşim'i, Benî Hâşim'den de beni seçmiştir." 4
"Ben devirden devire, (nesilden nesile, âileden âileye) seçilerek
intikal eden Âdemoğulları soylarının en temizinden naklolundum, sonunda
içinde bulunduğum 'Hâşimoğulları' âilesinden neş'et ettim."
"Allah beni, dâima helâl babaların sulbünden, temiz anaların rahmine
naklederek, sonunda babamla annemden ızhâr etti. Âdem'den, anne-babama
gelinceye kadarki nesebim içinde nikâhsız birleşen olmamıştır."
1. Kastalanî, Mevabibü'l-Ledünniye:1/7
2. Bakara Sûresi, 129
3. İbni Hişâm, Sîre: 1/175; Taberî, Tarih: 2/128.
4. İbni Sa'd, Tabakât: 1/20. Müslim: 7/58