XBOXCAFE OYUNCU TOPLULUĞU PLATFORMU( www.xboxcafe.com.tr ) 2008 - 2022
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

XBOXCAFE OYUNCU TOPLULUĞU PLATFORMU( www.xboxcafe.com.tr ) 2008 - 2022

Hoşgeldiniz!, Misafir
5939 Gündür yayındayız Toplam Mesajınız: 16777215
 
AnasayfaXboxcafeAramaLatest imagesHtml Deneme AlanıKayıt OlGiriş yap
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
En son konular
» gamestockcity (instagram)
Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Icon_minitimetarafından Blackdream Ptsi Kas. 28, 2022 9:01 pm

» İngilizce Öğreniyorum Ders 5 (Bahar Şahin)
Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:22 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 4 (Bahar Şahin)
Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:20 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 3 (Bahar Şahin)
Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:17 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 2 (Bahar Şahin)
Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:14 am

» İngilizce Öğreniyorum Ders 1 (Bahar Şahin)
Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Icon_minitimetarafından Blackdream Perş. Kas. 24, 2022 12:12 am

» P1-P2 Kardeşlik Hesabi Anlatim
Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Icon_minitimetarafından Blackdream Paz Kas. 20, 2022 12:28 pm

» Oyuncu isimleri paylaşım alani
Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Icon_minitimetarafından Blackdream Paz Kas. 20, 2022 11:58 am

» PES 2015 SATİLİK VEYA TAKASLİK (100 TL)
Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Icon_minitimetarafından Blackdream Paz Kas. 20, 2022 11:47 am

» GAMEPASS 3 YILLIK ALMA TAKTİĞİ
Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Icon_minitimetarafından Blackdream C.tesi Kas. 12, 2022 11:01 pm

Kimler hatta?
Toplam 25 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 25 Misafir :: 1 Arama motorları

Yok

Sitede bugüne kadar en çok 262 kişi Perş. Mart 29, 2018 2:45 pm tarihinde online oldu.
Veterans FC
Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Img-2010

 

 Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)

Aşağa gitmek 
2 posters
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3
YazarMesaj
Blackdream
Yönetici
Yönetici
Blackdream


Erkek
Zodyak : Akrep
Mesaj Sayısı : 56296
Yaş : 35
Nereden : Bursa
İş : Makine Teknikeri
Kayıt tarihi : 24/01/08
Rep Puanı : 28
Rep Puanı : 232054

Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)   Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Icon_minitimePtsi Tem. 21, 2008 11:47 pm

Konunun ilk mesajı :

Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Ustbgkw9




    I-Peygamberlikten Önceki Hayatı


    HZ. MUHAMMED (S.A.S)'İN ÇOCUKLUK DÖNEMİ



    1- DOĞUMU:



    Hz. Muhammed (s.a.s.) Milâddan sonra 571 senesi, Fil Yılı'nda, 12
    Rebiülevvel (20 Nisan) pazartesi gecesi sabaha karşı, Mekke'nin
    doğusunda bulunan "Hâşimoğulları Mahallesi"nde, babasından kendisine
    mirâs kalan evde doğdu. Arapların takvim başı olarak kullandıkları "Fil
    Vak'ası", Peygamberimiz (s.a.s.)'in doğumundan 52 gün kadar önce
    olmuştu.


    Abdülmuttalib, torununun doğumu şerefine verdiği ziyâfette çocuğun adını soranlara:



    "Muhammed adını verdim. Dilerim ki, gökte Hakk, yeryüzünde halk, O'nu hayırla yâdetsinler..."
    cevâbını verdi. Annesi de "Ahmed" dedi. (Muhammed, üstünlük ve
    meziyetleri anılarak çok çok övülüp senâ edilen; Ahmed de Cenab-ı
    Hakk'ı yüce sıfatları ile öven, hamdeden kimse demektir. ıslâm
    târihçileri, Peygamberimiz (s.a.s.)'in doğduğu gece bir takım
    olağanüstü olayların meydana geldiğini naklederler. O
    gece İran Kisrâsı (Hükümdarı)'nın Medâyin şehrindeki sarayının 14
    sütûnu yıkılmış, mecûsîlerin İran'da Istahrâbat şehrinde bin yıldan
    beri yanmakta olan "ateşgede"leri sönmüş, Sâve (Taberiyye) gölü yere
    batmış, bin yıldan beri kurumuş olan Semâve deresi'nin suları taşmış,
    mecûsîlerin büyük bilgini Mûdibân korkunç bir rüya görmüş, Kâbe'deki
    putların yüz üstü devrildikleri görülmüştü.
    Gerçekten O'nun
    doğması ile bütün dünyada hüküm sürmekte olan cehâlet ve küfür ateşi
    sönmüş, putperestlik yıkılmış, zulmün baskısı son bulmuştur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.xboxcafe.com.tr

YazarMesaj
Blackdream
Yönetici
Yönetici
Blackdream


Erkek
Zodyak : Akrep
Mesaj Sayısı : 56296
Yaş : 35
Nereden : Bursa
İş : Makine Teknikeri
Kayıt tarihi : 24/01/08
Rep Puanı : 28
Rep Puanı : 232054

Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)   Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Icon_minitimeSalı Tem. 22, 2008 12:04 am


    Tayy Kabilesi Puthanesinin Yıktırılması:

    Tayy Kabilesi, fevkalâde cömertliği dillere destan olan meşhur
    Hâtem-i Tai'nin kabilesi idi. Yemen'de otururlardı. Hicretin sekizinci
    senesinde Arabistan'ın her tarafı putlardan temizlenip, puthaneler
    yıktırılırken, bu kabilenin puthaneleri henüz duruyor ve Füls (Fels)
    adındaki putları da yıktırılmamış bulunuyordu.



    Resûl-i Ekrem Efendimiz, Hicretin bu dokuzuncu yılı, Rebiülâhir
    ayında Hz. Ali'yi Ensarın ileri gelenlerinden yüz elli kişilik bir
    kuvvetle Füls'ü yıkmaya gönderdi. Hz. Ali, emrindeki mücahidlerle Tayy
    Kabilesi yurduna vardı. Tayyoğulları mücahidlere karşı koydular.
    Çarpışma meydana geldi. Düşman bir çok kayıp verdi. Müslümanlar
    çarpışmadan galip çıktılar ve bir çok esirle, bol miktarda ganimet
    malları elde ettiler. Bu arada, Tayyoğulları puthanesi de bir daha
    onarılmayacak bir şekilde mücahidler tarafından yıkıldı. Putları Füls
    ise parçalanarak yakıldı.



    Kabile reisi Adiyy bin Hatem, henüz Hz. Ali gelmeden durumu haber
    almış ve Suriye tarafına kaçmıştı. Bu sebeple de ele geçirilememişti.
    Ancak esirler arasında Hatem-i Tâi'nin Seffâne adındaki kızı vardı.








    Seffâne'nin İsteği:

    Hz. Ali memur olduğu vazifeyi yerine getirdikten sonra esirler ve
    ganimet mallarıyla birlikte Medine'ye döndü.Esirler arasında bulunan
    Seffâne, Mescid-i Nebevînin kapısında bir odaya konuldu. Oldukça zeki,
    ağır başlı bir kadındı.


    Günün birinde Resûl-i Ekrem bu odanın yanından geçerken, Seffâne ayağa kalkarak şöyle dedi:

    "Yâ Resûlallah! Babam dünyadan
    göçmüş, kardeşim ise kaçmış bulunuyor. Kurtulmak için verecek bir şeyim
    yok. Hürriyete kavuşmam için yüksek affına, merhamet ve şefkatına
    sığınıyorum."




    Resûl-i Ekrem, kim olduğunu sorunca, Seffine kendisini şöyle tanım:

    "Yâ Resûlallah!"Ben, âileleri
    koruyan, esirlerin esaret bağlarını çözen, açları doyuran, çıplakları
    giydiren, misafirleri ağırlayan, yemekler yediren, selâmlaşmayı yayan
    Hâtem-i Tâî'nin kızıyım."


    Seffâne'nin kendisini böyle tanıtmasından memnun olan Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:

    "Ey kadın! Bu saydıkların gerçekten mü'minlerin sıfadandır. Keşke baban Müslüman olsaydı da, onu rahmetle ansaydık."



    Bu sözleriyle Peygamber Efendimiz mühim bir gerçeği ortaya koyuyordu.
    Her kâfirin her vasfının kâfir olması gerekmediği gerçeğini. Evet,
    Hâtem-i Tâî Müslüman değildi ve Müslüman olmadan da ölmüştü. Ama
    yukarıda zikredilen sıfatları Müslüman sıfatıydı. Resûl-i Ekrem de bu
    sözleriyle Hatem'in bu Müslümanca sıfatlarını takdirle karşılıyordu.
    Bunu takdir etmekle kalmayıp Seffâne'yi de serbest bırakarak
    hürriyetine kavuşturdu. Lâyık olandan şefkat ve merhametini, af ve
    safhını asla esirgemeyen Resûl-i Kibriyâ bununla da kalmadı. Seffine'ye
    bol bol ikramda da bulundu. Ona elbise ve yol harçlığı vererek,
    güvenilir bir kafile ile de Şam'a, kardeşinin yanına gönderdi.



    Doğruca Şam'a varan Seffine derhal kardeşini buldu.
    Peygamberimizden gördüğü insanî muameleyi anlattı. Kızkardeşine yapılan
    bu şefkatli muamele, Adiyy'in mânâ âleminde dalgalanma meydana getirdi
    ve "Bu zât hakkındaki fikrin nedir?" diye sordu.



    Fahri Âlemin mübârek simalarını bir kerecik gören ve onun bir tek
    insanî muamelesine mazhar olan Seffâne(Üsdü'l-Gâbe adlı eserde
    Seffâne'nin Müslüman olduğunu ve güzel amellerle İslâmiyetini
    geliştirdiğini kaydeder. Tereddüt etmeden, "Bana sorarsan" dedi, "hemen
    gidip ona tâbi olmanı tavsiye ederim."



    Adiyy, bir müddet düşünceye dalınca, kızkardeşi buna hiç gerek olmadığını şu sözleriyle belirtti:

    "Neden düşünüp duruyorsun? Eğer
    peygamberse, ona bir an evvel tâbi olur, büyük hayır ve fazilete
    erersin. Yok eğer hükümdar ise hiç bir şey kaybetmezsin. Yemen'deki
    saltanatın yine elinde kalır. Üstelik hor ve hakir de görülmezsin!"




    Adiyy, kızkardeşinin tavsiyesini uygun buldu. Derhal Medine'ye gelerek
    Peygamber Efendimizin huzuruna çıktı.Babası gibi meşhur olan bu zâtı,
    Hz. Resûlullah evinde ağırlayıp, misafir etmek istiyordu. Mescid'den
    çıkıp Hâne-i Saadetlerine doğru beraber yürüdüler. Bu sırada önlerine
    bir kadın çıktı. Kadın, ihtiyacı için uzun uzadıya konuştu. Hz.
    Resûlullah, sabırsızlık göstermeden ve rahatsızlık duymadan onu
    dinliyordu.



    İhtiyar kadına karşı Peygamber Efendimizin (a.s.m.) bu güzel
    muâmelesi ve nezâketini müşâhede eden Adiyy, yalnız kendisine
    işittirmek istiyormuşcasına mırıldandı:

    "Vallahi, o bir hükümdar değildir!"



    Kala kala ikinci ihtimal kalmıştı: "Öyle ise peygamberdir"
    ihtimâli beraberce Hâne-i Saadete vardılar. Efendimiz, Adiyy'i deriden
    bir şiltenin üzerine oturtmak istedi. Ancak o, buna razı olmadı. Oraya
    oturmağa kendisinin lâyık olduğunu söyledi. Fakat, Peygamberimiz
    oturmadı ve yine onun oturması için ısrar etti. Bu ısrar üzerine Adiyy
    deriden şiltenin üzerine geçip oturdu. Hz. Resûlullah ise, bu değerli
    misafiri karşısında çıplak yerde oturdu.



    Efendimizin tevazuunu ve misafire karşı gösterdiği alâka ve
    nezaketini ortaya koyan bu davranışı Adiyy'in gönlünü biraz daha
    yumuşattı ve îmâna bir nebze daha yaklaştırdı. Bundan sonra Hz.
    Resûlullah, onu Müslüman olmaya davet etti. Bu dâvetini üç defa
    tekrarladı. Ne var ki Adiyy, bu dâvete o anda müsbet cevap vermekten
    kaçındı:

    "Ben" dedi, "Hıristiyanım!"



    Bunun üzerine Kâinatın Efendisi şöyle konuştu:

    "Ey Adiyy! Belki de, 'Onun dinine
    insanların zâif, fakir ve güçsüzleri giriyor' diye söylenmiş olmasından
    dolayı İslâma girmekten geri duruyorsun. Vallahi, öyle bir gün gelecek
    ki, o Müslümanlar, bol servete kavuşacaklar, hattâ mala talib olacak
    kimse bile bulamayacaklardır. Yine Müslümanlar az, düşmanları çok diye
    düşünmüş olabilir ve bunun için de Müslüman olmaktan çekiniyor
    olabilirsin!



    Sen Hîre'yi bilir misin? İşte bu din, öylesine bir emniyet, bir
    asayiş temin edecek ki, bir kadın tek başına Allah korkusundan başka
    hiç bir korku duymayarak Hire'den kalkıp Kâbe'yi tavaf etmeye
    gidecektir!''




    Bu konuşma, Adiyy'in gönül kapısını İslâma açtı ve orada Müslüman olmakla şereflendi.

    Ashabı Kirâmın büyüklerinden olan Adiyy bin Hâtem işte bu zâttır.






Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.xboxcafe.com.tr
Blackdream
Yönetici
Yönetici
Blackdream


Erkek
Zodyak : Akrep
Mesaj Sayısı : 56296
Yaş : 35
Nereden : Bursa
İş : Makine Teknikeri
Kayıt tarihi : 24/01/08
Rep Puanı : 28
Rep Puanı : 232054

Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)   Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Icon_minitimeSalı Tem. 22, 2008 12:04 am


    PEYGAMBERİMİZİN NECÂŞİNİN CENAZE NAMAZINI KILMASI



    Hicretin 9. senesi, Recep ayından bir gündü.Hz. Resûlullahın etrafında birçok Sahabî vardı.



    Bu sırada, "Bugün sizin salih bir kardeşiniz vefat etti. Kalkın onun namazını kılın!" buyurdu.

    Sahabîler derhal hazırlandılar ve Hz. Resûlullahın arkasında saf bağlayarak "salih kardeşleri" üzerinde gâib namazı kıldılar. Namazdan sonra Resûl-i Ekrem, "Kardeşiniz Necaşî Ashame için Allah'tan mağfiret taleb ettik." buyurdu.



    Bunun üzerine Sahabîler "salih kardeşlerinin"
    Habeş hükümdarı Ashame olduğunu öğrenmiş oluyorlardı. Medine'ye
    yaklaşık bir hafta sonra gelen haber; Habeş Hükümdarının aynı günde
    vefat ettiğini bildiriyordu.



    Habeş Necaşîsi Ashame, Hz. Resûlullah tarafından bir mektupla
    Hicretin yedinci senesinde İslâma dâvet edilmiş ve derhal Müslüman
    olmuştu. Müslüman elçiye de, "Keşke şu saltanata bedel Muhammed-i Arabinin (a.s.m.) hizmetkârı olsaydım. O hizmetkârlık, saltanattan çok daha üstündür" demişti.






Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.xboxcafe.com.tr
Blackdream
Yönetici
Yönetici
Blackdream


Erkek
Zodyak : Akrep
Mesaj Sayısı : 56296
Yaş : 35
Nereden : Bursa
İş : Makine Teknikeri
Kayıt tarihi : 24/01/08
Rep Puanı : 28
Rep Puanı : 232054

Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)   Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Icon_minitimeSalı Tem. 22, 2008 12:04 am

Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Gul1

ARTIK
kâinat garip değil. Dünyada yetim ağlayışları, mazlum hıçkırışları
işitilmiyor. Çünkü tenlere can, canlara canan geldi. Hepsi sahibini
buldu, hepsi ruhunu buldu, hepsi de ''Muhammedim'' diye kucağına atılacak bir sevgili buldu.



Bu güneş, O'nun doğuşunu gördü. Bu yıldızlar, O'nun başı üzerinde dolaştı. Bu dünya, O'na beşiklik etti.



Ama o güneşin ve o yıldızların altında, o mavi dünyanın üzerinde, hepsinden daha talihli biri var.



O benim !



Çünkü ben onun ümmetiyim !



Sıkıntıya düştüğümde, bilirim ki O'na pek ağır gelir. Hastalandığımda, O yanı başımda, derdimde O benimledir. O benimle üzülür, benimle sevinir. Selâm gönderdiğimde, selâmımı alır. Duasına âmin, dediğimde O beni bilir.



Çünkü ben, O'nun ümmetiyim !



Her peygamberin bir duası vardı; O, duasını benim için sakladı. Eğer mahşerde bütün ümmeti kurtulup da tek ben sıkıntıda kalacak olsam, bilirim ki, O beni elimden tutup kurtarmadıkça, Cennete adım atmaz! Havuzdan bir yudum içmez.



Çünkü boğazından geçmez.



Çünkü ben O'nun ümmetiyim !



O'NUN ÜMMETİ olana, herşey dost olur. Çünkü herşey, O'nun dostu ve müştakıdır. O'nun dostlarıyla dolu bir dünya, O'nun ümmetine bir Cennet olur.



İşte güvercinler, işte örümcekler...

Hani dedeleri Hirâ Mağarasında O'nu
beklemişlerdi. Ne zaman bir güvercine yem versem, bir Peygamber dostuna
ikramda bulunmanın hazzını yaşarım. Ne zaman bir örümcek bulsam evimde,
bir Peygamber yadigârını bana misafir gönderene hamd ederim. ''Böyle
dostluğun firakı yok, hep visaldir.'' Nerede olsam, O'ndan ne hâtıra bulsam, bilirim ki, O benimledir.



O'nu gören güneşe ve yüzündeki tebessümüne merhaba! O'nu
parmak izini taşıyan aya ve nuruna merhaba! Sabaha ve ışığına, geceye
ve âyetlerine merhaba! Gökkubbeye ve ışıl ışıl kandillerine merhaba! O'nu bağrında büyüten dünyaya ve içindekilere merhaba! Meleklere merhaba, cinlere merhaba! O'nun
ümmetinden bir vücudun parçası olabilmek için, ellerini uzatıp bana
meyvelerini sunan ağaçlara merhaba! Benim için süslenen çiçeklere
merhaba! Dalgalarıyla O'na selâm gönderdiğim denizlere merhaba! Cıvıldaşan kuşlara ve gürleyen göklere merhaba! O'nu
bekleyen güvercine, örümceğe ve torunlarına merhaba! Ayağı altında
konuşan dağlara ve avucunun içinde tesbih eden taşlara merhaba! Milyon
dillerle bana Rabbimi tanıtan, bütün varlıklara tek tek ve hep beraber
merhaba! Hayata merhaba, ölüme merhaba, haşre merhaba! Âyetü'l Kübrâ'ya
ve seyyahına merhaba!


Biz dostuz ve kardeşiz. Münkirlerin dünyasındaki yabancılıklar ve düşmanlıklar yok bizim dünyamızda. Çünkü O geldi ve bizi Allah'ın kulluğunda birleştirdi.



O'nunla mesut olan, asra merhaba! O asır semâsında doğan yıldızlara, merhaba! O yıldızlarla yolunu bulanlara merhaba!



Yirminci yüzyılın fetret geceleri artık bizi ürkütmüyor.



Ol taze güneş, ülkeye serptikçe ışıklar;



Hep şâd olacak, şevk bulacak kalbi kırıklar...





Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.xboxcafe.com.tr
Blackdream
Yönetici
Yönetici
Blackdream


Erkek
Zodyak : Akrep
Mesaj Sayısı : 56296
Yaş : 35
Nereden : Bursa
İş : Makine Teknikeri
Kayıt tarihi : 24/01/08
Rep Puanı : 28
Rep Puanı : 232054

Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)   Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Icon_minitimeSalı Tem. 22, 2008 12:04 am


    PEYGAMBERİMİZİN, BİR AY HANIMLARINDAN UZAK KALMASI



    Hicretin dokuzuncu senesinde, İslâm nûru bütün haşmetiyle Arabistan
    Yarımadasını kucaklamıştı. Hz. Resûlullahın elinde artık bir çok maddî
    imkânlar vardı. İslâm Devletinin serveti çoğalmış, Müslümanların maddî
    durumları oldukça düzelmişti.



    Her türlü imkâna kavuşmuş olmasına rağmen Hz. Resûlullah, sade
    hayatından ayrılmıyor, mütevazi yaşayışına devam ediyor, lüks ve
    debdebeye iltifat etmiyordu. Fakat, Ezvâc-ı Tâhirat, kadınlığın
    fıtratında bulunan ziynet ve dünya malına karşı meyil saikiyle dünyanın
    refah ve bolluğundan, giyim kuşam ve ziynetinden, bol nimetler içinde
    yaşamaktan nasiplerini almak istiyorlardı. Bunun için de zaman zaman
    Peygamberimizin etrafında toplanarak, "Bizler de başka kadınların
    istedikleri ziynetleri isteriz" derlerdi.Sonra da herbiri bir takım
    şeyler isterdi. Fakat, Peygamber Efendimiz, kendisi sâde yaşadığı gibi
    hanımlarının da sâde bir hayat sürmelerini ve buna rıza göstermelerini
    arzu ediyordu. Bunun için de isteklerine müsbet cevap vermiyordu.
    Ayrıca Ezvâc-ı Tâhiratın bu tarz isteklerde bulunmasından da mübârek
    gönülleri rahatsızlık duyuyordu.



    Efendimizin mutad bir âdeti vardı: Her ikindi namazından sonra
    hanımlarını dolaşır, onların hal ve hatırlarını sorar, ihtiyaçlarını
    tesbit ederdi. Akşam da sıra hangi hanımında ise, o hanımının odasında
    diğer bütün hanımları da toplanır, sohbet ederlerdi. Sonrada herkes
    kendi hücresine çekilirdi

    Bu mutad ziyaretlerinde Evzâc-ı Tâhiratın her biri de yanlarında
    bulunanlardan kendilerine ikram ederlerdi. Günün birinde Hz. Zeyneb
    binti Cahş Validemize bir tulum bal hediye getirmişti. Hz. Zeyneb de
    her gelişinde Resûl-i Ekreme çok sevdiği baldan şerbet yaparak ikramda
    bulunurdu. Bu sebeple o, Hz. Zeyneb'in yanında her zamankinden fazla
    kalırdı.



    Bu durum Hz. Âişe'nin nazarından kaçmadı. Sebebini merak etmeye
    başladı. Bir ara cariyesi vasıtasıyla bu fazla duruşun sebebinin ikram
    edilen bal şerbeti olduğunu öğrendi. Hz. Âişe ile Hz. Zeyneb arasında
    her nedense bir rekabet vardı. Hattâ bu yüzden Peygamberimizin pâk
    zevceleri iki gruba ayrılmışlardı. Hz. Sevde, Hz. Safiyye ve Hz. Hafsa
    Hz. Âişe'nin tarafını, Ümmü Seleme ile Ümmü Habibe, Meymune ve
    Cüveyriye (r.a.) ise Hz. Zeyneb binti Cahş'ın grubunu teşkil
    ediyorlardı.

    Resûl-i Ekremin, Hz. Zeyneb'in odasında fazla kalmasından müteessir olan Hz. Âişe gayrete geldi.



    Taraftan olan diğer hanımları toplayarak kendilerine şu talimatı verdi:

    "Resûlullah hangimizin yanına gelirse, kendisine şöyle soracağız: 'Yâ Resûlallah! Megafır mi yediniz?'



    Resûlullah, 'Hayır' diyecektir. Biz de o zaman, 'O halde bu koku
    ne' diye soracağız. Tabiî ki o, 'Zeynep bana bal şerbeti içirmişti'
    cevabında bulunacaktır. O zaman da biz, 'Demek o balın arısı urfut
    ağacından yayılmış, bal toplamış' deriz."



    Megafir, 'mağfur'un çoğuludur. Mağfur, fenâ kokulu urfut ağacının
    yapışkan, tatlı, fakat fena kokulu bir zamkıdır. Peygamber Efendimiz
    (a.s.m.) bu kokudan fazlasıyla rahatsız olurdu. Hz. Âişe bunu bildiği
    için bu tarz bir talimatta bulunmuştu.



    Kâinatın Efendisi, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz bir gün Hz. Hafsa'nın odasına girerken, "Yâ Resûlallah! Megafir mi yediniz?" sorusuyla karşılaştı. Peygamber Efendimiz, "Hayır!" dedi. Hz. Hafsa, "O halde bu koku ne?" diye sordu. Peygamber Efendimiz, "Zeynep binti Cahş'ın evinde bal şerbeti içmiştim" buyurdu. Hz. Hafsa, "Demek ki, o balın arısı Urfut ağacından yayılmış, bal toplamış" dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Efendimiz, "Onu bir daha içmem" diyerek yemin etti.



    Sonra da, "İşte, yemin ettim. Sakın bunu başka bir kimseye duyurma" buyurdu.



    Böylece Peygamber Efendimiz sırf "hanımlarını memnun etmek ve
    aralarındaki iki hizb halinde hissolunan fitrî kadınlık gayret ve
    kıskançlığının aile nizamı üzerinde aksi tesir icrasından çekinmek
    maksadına mebnî olarak kendisine helâl bir gıda olan baldan
    faydalanmamaya yemin etmiş oluyordu.



    Bunu verdiği bir kaç sır ile birlikte gizli tutmasını Hz. Hafsa'ya
    sıkı sıkıya tembih eyledi. Hattâ ondan bu hususta söz aldı.
    Peygamberimizin baldan istifade etmemeye yemin etmesi üzerine şu âyet-i
    kerime nâzil oldu: "Ey
    Peygamber! Niçin hanımlarının hoşnutluğunu arayıp da Allah'ın helâl
    kıldığı şeyi kendine yasaklıyorsun? Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet
    edicidir."




    Hz. Hafsa, Resûl-i Ekremin bu sırlarını gizleyemedi. Çok geçmeden
    anlaştıkları Hz. Âişe'ye duyurdu. Duruma bundan sonra diğer hanımları
    da muttali' oldu. Mahremiyetinin muhafazasını istediği vakıânın ifşâ
    edildiğini Cenâb-ı Hak, Resûlüne vahiy ile bildirdi:

    "Hani Peygamber, hanımlarından birine
    gizlice bir söz söylemişti. Hanımı bu sözü açığa vurunca Allah da
    peygamberine sırrının açıklandığını bildirdi. Sonra Peygamber o
    hanımına, açığa vurmuş olduğu şeyin bir kısmını bildirdi, bir kısmını
    da yüzüne vurmadı. Ona durumu böylece anlatınca, hanımı 'Bunu sana kim
    bildirdi?' diye sordu Peygamber de 'Herşeyi hakkıyla bilen ve herşeyden
    hakkıyla haberdar olan Allah bildirdi' diye cevap verdi."




    Bunun üzerine Hz. Resûlullah, Hz. Hafsa'ya serzenişte bulundu. Sonra da
    Ezvâc-ı Tâhirattan bazıları dünya hayatının ziynet ve refahı ile ilgili
    bazı istek ve tekliflerde bulundular. Peygamberimiz hem bu duruma
    üzüldü, hem de hanımlarının birbirlerini kıskanmalarından fazlasıyla
    rahatsız oldu. Bunun üzerine, dünya hayatının nazarındaki
    ehemmiyetsizliğini anlatmak, hanımlarına bir ders vermek, aynı zamanda
    aralarındaki kıskançlık ve çekememezliğe bir derece mani olabilmek
    düşüncesiyle ve neticede onların zâtına besledikleri muhabbet ve
    sadakâtlarını ölçmek maksadıyla onlardan bir ay uzak durmak üzere yemin
    etti. Bu yeminden sonrada, Meşrebe diye anılan çardakta tek başına
    yatıp kalkmaya başladı.



    İşte bu hadiseye İ'lâ Hadisesi denir. İ'lâ'nın lûgat mânâsı "mutlak yemin" dir. Fıkıh dilinde ise, erkeğin cinsî muamelede bulunmamak üzere hanımına yaklaşmamaya yemin etmesi demektir.








    Ashabı Kiramın Telâşı:

    Peygamber Efendimizin (a.s.m.) Meşrebe'de yalnız başına kaldığını duyan Sahabîler, "Hanımlarını boşamıştır" düşüncesiyle telâşlandılar.



    Hz. Ömer, bu telâşını şöyle anlatır:

    - "Medine'nin Avâli semtinde oturuyordum. Ensardan bir komşum
    vardı. İkimiz birer gün arayla Resûlullahı ziyaret ederdik. Ben
    inersem, o gün vahiy ve saireye dair ne duyarsam haberini komşuma
    getirirdim.


    O indiği zaman da aynı şeyi yapardı.

    - "Sıra komşumda idi. Gecenin bir kısmı geçmişti. Gelerek kapıyı şiddetle çaldı.



    Telâşla açtım:

    - "Ne var?'' diye sordum.

    - "Büyük bir felâket' dedi.

    - "Ne oldu?' dedim, 'Gassanîler Medine'ye hücuma mı geçtiler?

    - "Hayır,' dedi, 'daha fena bir şey oldu. Resûlullah, zevcelerini boşamış!



    "Bunun üzerine sabah namazını kıldıktan sonra, giyinip kuşandım ve
    Medine'ye indim. Hafsa'nın yanına vardım. Ağlıyordu. 'Ne diye
    ağlıyorsun?' dedim. 'Ben, seni Resûlullaha karşılık vermekten,
    kendisinden bir şey istemekten sakındırmamış mıydım?'


    Sonra sordum:



    - ''Allah Resûlü sizleri boşadı mı?

    - "Bilmiyorum' dedi.

    - "Resûlullah şimdi nerede?' diye sordum.

    - "Şuradaki Meşrebe'de. İnzivaya çekilmiş' dedi.

    - "Kalktım, Resûlullahın bulunduğu yere yaklaştım.



    Kapıda hizmetçisi Rebâh vardı. 'Ey Rebah' dedim, Resûlullahın
    yanına girmem için izin iste. "Rebâh içeri girip çıktı: 'Arzunuzu arz
    ettim. Sustu, bir şey söylemedi' dedi. "Dönüp Mescide gittim. Ashab-ı
    Kiramdan bazıları minberin etrafında üzgün üzgün oturuyorlardı. Bazısı
    ise ağlıyordu. Ben de biraz oturdum. Fakat, canımın sıkıntısı bir türlü
    geçmiyordu. Resûlullahın odasına tekrar yaklaştım. Rebâh'a 'Ömer'in
    içeri girmesi için izin iste' dedim. "Köle içeri girip çıktı, 'Seni
    kendisine söyledim. Sustu, bir şey söylemedi' dedi. "Tekrar mescide
    döndüm. Minberin yanında bir müddet oturdum. Endişe ve üzüntümden bir
    türlü kurtulamıyordum. "Yine Resûlullahın bulunduğu odaya yaklaştım.
    Sesimi yükselterek, 'Ey Rebâh' dedim, 'ben Resûlullahı görmek
    istiyorum. Müsaade iste. Şayet Resûlullah benim Hafsa lehinde
    tavassutta bulunacağımı zannediyorsa, yemin olsun ki, eğer Resûlullah
    emrederse onun boynunu uçururum.'Rebâh içeri girdi. Çıkınca,
    'Kendilerine söyledim. Sustu, bir şey söylemedi' dedi.



    "Bunun üzerine dönüp giderken, kölenin ikinci sesini işittim: 'Gir,
    artık sana izin verdi!' "İçeri girdim, Allah Resûlüne selâm verdim.
    Hasırdan örtülü bir yatak üzerinde idi. Hasır derisinin üzerinde izler
    bırakmış, çizgiler belli oluyordu. Etrafıma bakındım. Bir yanda bir
    avuç arpa, diğer yanda asılı bir post gördüm. Gözlerim yaşardı.
    Resûlullah, 'Niçin ağlıyorsun?' diye sordu. 'Yâ Resûlallah! Nasıl
    ağlamayayım ki? Kisrâlar, Kayserler dünyanın zevk ü sefasını sürerken,
    siz Allah'ın en sevgili kulu olduğunuz halde bu basit şartlar içinde
    yaşıyorsunuz!' "Resûlullah, 'Ey Hattab'ın oğlu Ömer!' dedi. 'Dünya
    nimeti onların, âhiret saadeti de bizim olmasına râzı değil misin?'
    "Sonra, 'Yâ Resûlallah! Hanımlarını boşadın mı?' diye sordum. "Mübarek
    başlarını bana doğru kaldırarak, 'Hayır' buyurdular.



    "Bu cevap karşısında birden bire 'Allahü Ekber' dedim.

    Sonra da, 'Bütün Ashab keder içindeler. Gidip kendilerine hakikatı söyleyeyim mi?' dedim.

    "Resûlullah, 'Olur' dedi ve yüzünden üzüntüsü dağılıncaya kadar
    konuştu. Nihayet şenlendi ve gülmeye başladı. "Bunun üzerine çıkıp
    mescidin kapısına dikildim ve yüksek sesle bağırdım, 'Resûlullah,
    hanımlarını boşamamıştır."








    Resûlullahın Meşrebe'den Ayrılışı:

    Bir ay dolunca Resûlullah, inzivadan çıkarak hanımlarıyla görüşmeye başladı.



    Bu sırada şu âyet-i kerime nâzil oldu:

    "Ey Peygamber, hanımlarına de ki: 'Eğer dünya hayatını ve zevkini
    istiyorsanız, gelin boşanma bedelinizi verip sizi güzellikte serbest
    bırakayım.'



    "'Eğer Allah'ı, Resûlünü ve âhiret yurdunu istiyorsanız, şüphesiz
    ki sizden iyilik yapan ve iyi kullukta bulunanlar için Allah pek büyük
    bir mükâfat hazırlamıştır." Buna göre, Resûl-i Ekrem Efendimiz
    (a.s.m.), hanımlarını, dünya ve dünya zîneti ile Allah ve Resûlünü
    tercihte serbest bırakmaya memur edilmiş oluyordu. Âyet, nâzil olduğu
    sırada Efendimiz hanımlarından Hz. Âişe'nin yanında idi. İlk önce
    meseleyi ona açtı. Hattâ bu konuda babasına anasına danışabileceğini de
    beyân etti.


    Hz. Âişe derhal cevabını verdi:

    "Ben, bu hususta mı anneme babama danışacağım! Ben elbette ki, Allah'ı, Resûlünü ve âhiret yurdunu tercih ediyorum!"



    Peygamber Efendimiz bu cevaba gülümsedi.



    Diğer Ezvâc-ı Tahirât da aynı şekilde Allah ve Resûlünün rızasını ve
    âhiret yurdunu, dünya ve zînetine tercih ettiler. Böylece Fahr-i Kâinat
    Efendimize muhabbet ve sadakâtlarını ispatlamış oldular.








    Benî Beliy Heyetinin Müslüman Oluşu:

    Hicretin 9. senesi, Rebiülevvel ayı. Bu tarihte, Benî Beliy
    Kabilesinden bir heyet Medine'ye geldi. Peygamber Efendimizle görüşüp
    huzurda Müslüman oldular.(İbni Sa'd, Tabakât, 1:330)



    Heyetin büyüğü Ebüddabib bu arada Peygamber Efendimize bazı sorular
    sordu."Yâ Resûlallah" dedi, 'ben, misafirleri ağırlamayı seven biriyim.
    Bundan dolayı bana âhirette bir sevap var mıdır?"

    Resûl-i Ekrem Efendimiz, "Evet, zengine olsun fakire olsun, yapacağın her iyilik sadakadır"(Uyunü'l-Eser, 2:252) buyurdu.



    Bu cevaptan memnun olan Ebüddabib bu sefer, "Yâ Resûlallah!
    Misafirliğin müddeti ne kadardır?" diye sordu. Resûl-i Ekrem Efendimiz,
    "Üç gündür. Bundan sonra oturmak misafir için uygun olmaz" buyurdu.
    (Uyunü'l-Eser, 2:252)



    Peygamber Efendimiz, bu hadisleriyle misafirliğin hududunu
    çizmiştir. Mü'min, misafir mü'min kardeşini üç gün yedirip içirip,
    barındırmakla vazifelidir. Üç günü geçtikten sonra bu mükellefiyet
    üzerinden düşer. Bundan sonra onu ağırlayıp ağırlamamakta serbesttir.



    Beliy Heyeti, üç gün kaldıktan sonra Resûl-i Ekrem Efendimizin
    verdiği hediyelerle yurtlarına döndüler.(İbni Sa'd, Tabakât, 1:330.)






Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.xboxcafe.com.tr
Blackdream
Yönetici
Yönetici
Blackdream


Erkek
Zodyak : Akrep
Mesaj Sayısı : 56296
Yaş : 35
Nereden : Bursa
İş : Makine Teknikeri
Kayıt tarihi : 24/01/08
Rep Puanı : 28
Rep Puanı : 232054

Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)   Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Icon_minitimeSalı Tem. 22, 2008 12:05 am

Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Logo_52504


Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 M6lm7
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.xboxcafe.com.tr
suu
Yönetici
Yönetici
suu


Kadın
Zodyak : Oğlak
Mesaj Sayısı : 3915
Yaş : 42
Nereden : germany
İş : evde:))
Kayıt tarihi : 10/05/08
Rep Puanı : 3
Rep Puanı : 427

Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)   Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Icon_minitimeC.tesi Tem. 26, 2008 5:29 pm

allah razi olsun
cok güzel bir anlatim
cok tsk
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Blackdream
Yönetici
Yönetici
Blackdream


Erkek
Zodyak : Akrep
Mesaj Sayısı : 56296
Yaş : 35
Nereden : Bursa
İş : Makine Teknikeri
Kayıt tarihi : 24/01/08
Rep Puanı : 28
Rep Puanı : 232054

Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)   Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Icon_minitimeC.tesi Tem. 26, 2008 6:59 pm

tşkrlr bayabi geniş kapsamlı anlatılmış Smile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.xboxcafe.com.tr
suu
Yönetici
Yönetici
suu


Kadın
Zodyak : Oğlak
Mesaj Sayısı : 3915
Yaş : 42
Nereden : germany
İş : evde:))
Kayıt tarihi : 10/05/08
Rep Puanı : 3
Rep Puanı : 427

Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)   Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) - Sayfa 3 Icon_minitimeC.tesi Tem. 26, 2008 10:43 pm

evet cok güzel hemde ama deger okumaya cogunu okumadim yarisni yarinisida okuyacam kesinlikle Smile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)
Sayfa başına dön 
3 sayfadaki 3 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3
 Similar topics
-
» Efendimiz(s.a.v)-ekran koruyucusu
» Peygamber efendimiz (SAV) 24 saati

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
XBOXCAFE OYUNCU TOPLULUĞU PLATFORMU( www.xboxcafe.com.tr ) 2008 - 2022 :: www.webyardim.org Forumu :: WEBYARDİM FORUMU İCİN TİKLAYİN :: Dini Bölüm :: Hz. Muhammed s.a.v Efendimiz ve Diğer Peygamberler-
Buraya geçin: